Mimar Sinan Camii mimari açıdan tartışma konusu oldu!
Ataşehir’de açılan devasa Mimar Sinan Camii, hem mimari açıdan, hem de Başbakan’ın açılıştaki sözleri nedeniyle tartışılıyor...
Erdoğan, “Avrupa yakasında bir Süleymaniye var, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki ilk eseri Şehzadebaşı Camisi var. Bir diğer tarafta Sultanahmet ve Fatih camileri var. Fakat bu yakada böyle bir cuma camisi, bir selatin camii mevcut değildi. Arzu ettik ki, bu yakada da birkaç tane selatin cami, cuma camisi olması lazım. Bu kararı verdik” diyor.
Ancak ‘selatin camii’nin anlamını bilenler, bu sözlere iki açıdan itiraz ediyor:
1. Selatin (sultanlar) camii, Osmanlı’da padişahın, şehzadelerin, hanım sultanların kişisel servetleriyle yaptırdıkları camilere denir. Saltanat kalktığı, bildiğimiz kadarıyla Türkiye bir Cumhuriyet olduğu için, ne Ataşehir’deki Mimar Sinan Camii, ne de bundan sonra yaptırılacak herhangi bir camii, selatin camii olamaz!
2. İstanbul’un sadece Avrupa değil, Asya yakasında da selatin camileri var. Mehmet Tezkan hatırlatıyor; Selimiye, Mihrimah Sultan, Beylerbeyi Camii gibi... Dolayısıyla “Anadolu yakasında selatin camii yok” demek, büyük bir hata. Tartışmayı “Başbakan kendini sultan mı zannediyor?” üzerinden yapmanın bir anlamı var mı, bilemiyorum. Zira Başbakan’ın selatin camii derken aslında “büyük, daha büyük ve daha çok sayıda cami” hayalini kast ettiği ortada. Çamlıca’ya yapılması planlanan camiye bir ön hazırlık diyelim.
Hoş, aynı gafı eskaza bir başka bir siyasetçi, mesela Kemal Kılıçdaroğlu yapsaydı, basına kimbilir nasıl yansırdı? Kılıçdaroğlu, “selatin camii nedir onu BİLE bilmiyor” diye herhalde yerden yere vurulurdu, iş Aleviliğe kadar getirilirdi!
Fakat özne Başbakan olunca “eh o kadarcık hata yapıversin” deniliyor ve görmezden geliniyor... Yani Erdoğan’ın kendini padişah ilan etmesine gerek yok, etrafındakiler ve medya, zaten ona “sultan” muamelesi yapıyor.
Ne de olsa arzu etmişler, yetmemiş “lazım” demişler, kararı vermişler ve bu camiyi yaptırmışlar. Neye göre? Bilinmiyor! Daha da yaptıracaklarmış, “Zira bir olmaya, birlikte olmaya, birlikte Türkiye’yi ve İstanbul’u inşaya mecburuz” diyor Erdoğan...
Bir olmak, birlikte olmak güzel mesajlar da, buradan nasıl ‘Türkiye’yi ve İstanbul’u inşaya mecburuz’a bağlanıyoruz, anlamak mümkün değil!
Bu da böyle biline
Türkiye’nin inşası maşallah, zaten yıllardır tam gaz gidiyor... İstanbul, Tayyip Bey’in belediye başkanlığı döneminden bu yana nüfusunu ikiye katladı. İnşaat sektörü kaça katlandı, yeni yapılar depreme ne kadar dayanıklı, işte onu da bilemiyoruz.
Bugün kişi başına düşen yeşil alan ve dolayısıyla oksijen miktarının dünya metropollerine kıyasla yerlerde süründüğü İstanbul; üçüncü köprü, Taksim Gezi Parkı’nın katliamı, 2-B yasası, Çamlıca’ya dev cami (selatin camii!) gibi projelerle artık dönülmez sona yaklaşıyor.
Gelişmeyi, yoğun nüfus+çok beton olarak değerlendiren bir zihniyet hakim olduğu sürece... Bu zihniyet eleştirilemezken ve şehircilik, kültür, kamusal alan, vatandaşlık hakkı “lüzumsuz ayrıntılar” olarak görülürken... Camiler de, köprüler, yollar, binalar ve AVM’ler de “arzu etme ve en tepeden karar verme” kriterlerine göre yapılır elbet. Yeter ki daha büyük, daha gösterişli olsun..
O nedenle tahminim şu ki: Çamlıca’da bir “selatin” cami yapılacak, adı da R.T. Erdoğan Camii olacak, içinde de muhtemelen bir türbe bulunacak. Bu da böyle biline!
LOGOYA ATAŞEHİR’İ KOYUN!
* İstanbul, 2020’de Olimpiyat kenti olmak için adaylığını koydu. Logomuz da hazır; Kız Kulesi, Galata Kulesi ve Ayasofya’nın iki lale yaprağı (Boğaz’ın iki yakası?) arasındaki tasviri...
* Madem ustalık dönemi deniyor... İstanbul yeniden inşa ediliyor, yeni camiler, finans ve alışveriş merkezleriyle donatılıyor...O zaman neden logoda eski İstanbul’un simgeleri kullanılıyor?
* Mesela tarihi yarımadanın arkasından bıçak gibi çıkan
Zeytinburnu’ndaki üç kuleyi veya Ataşehir’deki gökdelenlere eşlik eden camiyi, yani AKP hükümetinin “kendi eserleri” neden böyle bir logoda yer bulamıyor?
* Cevabı basit: 1- İstanbul’u İstanbul yapan, tarihi, kültürü ve korunabilen dokusu... Yeni yapılan hiçbir şey, bu değerlerle boy ölçüşemiyor. 2- Gökdelenler, büyük yapılar, dünyanın her yerinde var. Logoya “yeni İstanbul”u koymaya kalksanız, İstanbul mu Dubai mi, anlaşılmaz! Başka kentlerle ayrışmaz, logoyu özel kılmaz.
Milliyet/Mehveş Evin