Mimar Ufuk Bahar: Modern dünyanın konut anlayışı ekonomiyle şekilleniyor!
Ev kavramı gün geçtikçe farklı anlamlara bürünüyor. Mimari ise dünyada yeniden şeklini belirliyor. VR teknolojisiyle projelerine şekil veren mimar Ufuk Bahar, “Çok zengin bir mimari servetimiz ve bu serveti çağdaş kentsel dönüşüm sistemleri ile besleyecek imkânlarımız var" dedi...
Teknoloji her gün gelişiyor. Bu gelişmelerin farklı meslek gruplarına yansımaları oluyor. Bunun bir örneği de mimari de VR teknolojisinin kullanılmaya başlanması. Bu anlamda öncü olan isimlerdean biri de Ufuk Bahar. İngiltere’de mimari faaliyetlerini sürdüren Bahar, sanal gerçeklik teknolojisinin projelerinde kullanıyor. Bu teknolojinin sorunları önceden tespit edebildiğine vurgu yapan Bahar, bu sayede de projelerin ilerleyen süreçlerindeki kusurları gördüklerini ve baştan önlem aldıklarını belirtiyor. Ufuk Bahar’la VR teknolojisinin yeni nesil mimarlığa olan etkilerini ve doğu batı arasındaki mimari serüven hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Yeni Şafak Gazetesi’nde yer alan Mimar Ufuk Bahar ile gerçekleştirilen röportaj şu şekilde:
-Doğuda mimarlığı sürdürmekle batıda sürdürmek arasında nasıl farklılıklar var?
Doğu mimarisinde görülen estetik anlayış daha sezgisel algılanabilir bir model olarak karşımıza çıkarken, Batı mimarisi simetri ve matematik ile şekillenmiştir. Bu bağlamda, Doğu ve Batı’nın kültürel farklılığı mimariye büyük bir zıtlık kazandırıyor. Aynı zamanda mekan algısı ve estetik algısı da Doğu ve Batı arasında farklılık gösteriyor. Doğu ve Batı arasındaki mekansal algılar gibi küçük farklılıkların yanı sıra başarılı bir tasarım, her nerede olursa olsun danışanlarımızın gereksinimlerini ve ihtiyaçlarını çok iyi analiz etmekten geçiyor. Bu noktada, bu farklılıkları tasarım sürecinde çözüm olarak kullanmak gerekli. Bana göre iyi bir mimarın görevi, danışanlarıyla beraber hayal gücünün sınırlarını aşan fikirler üretip, bambaşka dünyalara yolculuk etmelerini sağlamaktır. Bunun için hem verdiğimiz hizmet hem de vizyonumuz insanların duygularına hitap ederek bir yankı uyandırmalı.
-‘Urbanist 4D gerçeklik’ teknoloji nedir? Nasıl ulaşılır?
Urbanist 4D Gerçeklik teknolojisi sayesinde projenin ilerleyen aşamalarında ortaya çıkabilecek uygulama sorunlarını önceden tespit edip, müdahale edebiliyoruz. VR kulaklıklar, drone kameralar ve özelleştirilmiş yazılımların da dahil olduğu VR teknolojisinin en son gelişmiş ürünlerini kullanarak, müşterilerimiz için evlerinin bitince nasıl görüneceğine dair ‘gerçek’ bir simülasyon oluşturmayı başarıyoruz. Projelerini deneyimleme imkanı veriyoruz; evlerini bu simülasyon ile dolaşabiliyor hatta ışıkları açıp kapata-biliyorlar. Bu sayede projeye dahil olup katkı sağlarken tasarım sürecinde daha fazla kontrol sahibi oluyorlar. Biz ise bu teknolojiyle projelerin ilerleyen süreçlerindeki kusurları önceden görebiliyor ve bu sayede baştan önlem alabiliyoruz.
-Siz bu alanda nasıl çalışmaya başladınız?
Gelişen teknolojiyle birlikte her şey gibi mimarlık ve tasarım sektörünün olanakları da gelişim ve değişim gösteriyor.Dinamik bir ofis olarak teknolojiyi daha deneysel kullanmak adına 4D Gerçeklik teknolojisini geliştirmeye çalıştık. Bu sebepten yola çıkarak VR Teknolojisini tasarım sürecinde kullanan öncü firmalardan biri olmayı başardık.
-Bugün dünyada mimarlık adına pek çok değişiklik ve yenilik mevcut. Bunun yanında sağlıklı biçimde gelişmeyen kent, bizi farklı yaşamlara sürüklüyor. Yani mimari toplumu etkiliyor. Siz yurtdışından bakan, üstelik bu yeni teknikleri kullanan bir mimar olarak sorunu ve çözümü nasıl yorumluyorsunuz? Bu etki üzerine neler söylersiniz…
Toplumların refah düzeyleri onların yerleşim alanları ile doğru orantılı. Kentsel tarihi, mimarlığı ve sosyolojiyi uzun yıllar incelemek, yatay mimarinin mi yoksa dikey mimarinin mi belirli bir kent ortamının çözümü olup olmadığını anlamamı sağladı. Geçmişe oranla her konuda daha fazla seçeneğimiz var ancak modern dünyanın konut anlayışı büyük ölçüde ekonomiyle şekilleniyor. Bu süreçte çözümün toplumda saklı olduğunu öğrendim. Çok zengin bir mimari servetimiz ve bu serveti çağdaş kentsel dönüşüm sistemleri ile besleyecek imkânlarımız var. Alt yapısı güçlü, kimliği belirgin ve sosyal kültürümüze hitap eden bir mimari yaklaşıma daha çok yönelmemiz gerektiğine inanıyorum.