Mimarlardan 'afet riski haritası hazırlayalım' çağrısı!
TMMOB'a bağlı İMO Malatya Temsilcisi Bedir Özten, afetle mücadele için alınması gereken önlemleri açıkladı. Özten, "Afet riski altındaki alanları (deprem, sel, heyelan, çığ, tsunami gibi) belirleyip çevre düzeni planlarımızı ve buna bağlı olarak imar planlarını revize etmeliyiz" dedi...
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Malatya Temsilcisi Bedir Özten, 1-7 Mart Deprem Haftasına ilişkin açıklamlarda bulundu. Bedir Özten, kentsel dönüşümün ulusal afet doğrultusunda yapılması gerektiğine dikkat çekti ve bilimsellikten uzak uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.
Sözcü Gazetesi'nden Evren Demirdaş'ın haberine göre, Malatya İMO Temsilcisi Bedir Özten, Deprem Haftası dolayısıyla yayınladığı basın açıklamasında, “Bilimsellikten uzak politik hırs ve çıkarlar doğrultusunda, liyakat sahibi olmayan kişi ve guruplar tarafından yapılan proje ve uygulamalar ülkemize zarar veriyor” diye konuştu.
“COĞRAFYAMIZIN AFET RİSKİ HARİTALARI HAZIRLANMALI”
Ülkemizi daha yaşanılabilir hale getirmek için bilimin imkanları ölçüsünde coğrafyanın gerçeklerinin bilinmesi gerektiğine dikkat çeken Özten, şunları kaydetti:
-Bu gerçeklerin bir konusu da doğal afetlerdir.
-Doğal afetler içerisinde en çok can ve mal kaybına neden olan depremdir.
-Deprem yer hareketleri ile ilgili olduğundan, ülke topraklarının tamamının jeolojik yapısının haritasını metrekaresine kadar çıkarıp, depremde en tehlikeli olan; fay, alivyon ve sıvılaşmaya müsait zeminler gibi bilgileri edinerek alt ve üst yapıyı bu bilgiler ışığı altında projelendirmemiz gerekir.
-Afet riski altındaki alanları (deprem, sel, heyelan, çığ, tsunami gibi) belirleyip çevre düzeni planlarımızı ve buna bağlı olarak imar planlarını revize etmeliyiz.
-Afet riski altındaki alanları belirleyebilmemiz için coğrafyamızın; jeolojik, yağış, heyelan, çığ gibi haritalarının hazırlanması gerekir.
-Bunlar göz önünde bulundurulmadan yapılan yapılar (bina, baraj, karayolu, demiryolu gibi) ne yazık ki can ve mal kaybına neden oluyor.
-Bilimsellikten uzak politik hırs ve çıkarlar doğrultusunda, liyakat sahibi olmayan kişi ve guruplar tarafından yapılan proje ve uygulamaları ülkemize zarar veriyor.
“2012 YILINDA YÜRÜRLÜĞE GİREN AFET KANUNU RANTA HİZMET ETTİ”
2012 yılında yürürlüğe alınan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un beklenen dönüşümü gerçekleştiremediğini belirten Özten, şöyle konuştu:
-Çoğunlukla ranta hizmet etti.
-Kentsel dönüşüm rant değil ulusal afet politikası mantığı ile yapılmalı.
-Riskli yapıların belirlenmesinin maliyetini düşürmeliyiz; gerekirse ilgili devlet kuruluşları sübvanse etmelidir.
-Ekonomik kaynaklar ölçüsünde bu dönüşümü bir program dahilinde hızlı bir şekilde yapmalıyız.
-Şimdiye kadar uyguladığımız; bir an önce topluma unutturup, örtbas etme afet politikasından vazgeçmeliyiz.
-1999 Marmara depremlerinin üzerinden 21 yıl geçmesine rağmen geldiğimiz nokta ortada.
-Söylendiği gibi; bir devletin kaderi coğrafyasıdır, bu coğrafyada daha mutlu olabilmek için (bir başka değişle toplumsal acıları azaltmak için) eldeki imkanları maksimum seviyede kullanmalıyız.
-Ulusal afet politikamızın en başında; afet öncesi sırası ve sonrası eğitiminin, yaygın ve örgün eğitimin ana okuldan başlayıp lise bitimine kadar en önemli ders olarak verilerek afet bilinci olan bir toplum meydana getirmek olmalıdır.
AFETLE MÜCADELEDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
24 Ocak 2020 Sivrice depremi ve 4-5 Şubat 2020 Van çığ felaketinde afetle ilgili kuruluşların yetersiz kaldığını ifade eden Özten, afetle mücadele için şu önlemlerin alınması gerektiğini söyledi:
-Yapıların uygulama projelerini uzman ve yetkin mühendisler tarafından hazırlanmasını sağlamalıyız.
-Projenin uygulama aşamasında yapılan imalatlar kalifiye eleman, uzman ve yetkin mühendisler tarafından yapılmalı.
-Uzman ve yetkin mühendislik uygulamasına biran önce geçmeliyiz.
-Yapılarda çalışan; kalfa, usta gibi elemanların sertifikalı olması için çalışmalar yapmalıyız, meslek ve sanat okullarını güçlendirip yaygınlaştırmalıyız.
-Mühendislik lisans eğitiminde öğrenci belirlemede seçici olmalıyız, nitelikli mühendisler yetiştirmeliyiz.
-Lisans eğitiminden sonra uzman ve yetkin mühendislik uygulamasını yapmalıyız.
-Yapı denetim sistemini revize edip, uzman ve yetkin mühendislik şartını getirilmeliyiz.
-İlgili Kamu kuruluşlarında uzman ve yetkin mühendisliğe göre liyakatı belirlenmeliyiz.
-Uygulama projelerinde seçilen yapı malzemelerine ulaşım kolaylığını sağlamalıyız, yapı malzemelerinin standartlara uygun olup olmadığı ilgili kuruluşlar tarafından daha disiplinli denetlenmeli.
-Yapılarda sigorta sistemini geliştirmeliyiz.
İstanbul'un gündeminde 'kentsel dönüşüm' var!
İMO'dan hasarlı binalarla ilgili acil önlem talebi!