Dekorasyon

Mobilya sektöründeki daralma ve kriz geçici değil!

Ankara’da durgunluktan şikayetçi olan sektör temsilcileri, “Avrupa’da olduğu gibi, yurtdışında alınan iş kadar içeride düşük faizli kredi imkanı sağlanmalı” önerisini dile getirdi.

Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) dergisi ASOMEDYA ve DÜNYA işbirliğiyle yapılan yuvarlak masa toplantısında bir araya gelen mobilya sektöründe faaliyet gösteren meslek komitelerinin temsilcileri, sektörde daralma yaşandığı ve krizin geçici olmadığı görüşünü savundular. Bazı ürünlerde hammaddeden vergi alınırken, nihai ürünün gümrüksüz girişine izin verildiğine dikkat çeken temsilciler, zorla ayakta duran işletmelere başta finansman olmak üzere destek verilmesinin şart olduğu görüşünde birleştiler. Toplantıya, ASO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Orpan Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğanlar, ASO Yönetim Kurulu Üyesi ve DOSİS Yönetim Kurulu Başkanı Fahrettin Kürklü, ASO Meclis Üyesi ve Gaye Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yıldırım, ASO Meclis Üyesi ve Ersa Ofis Mobilyaları İcra Kurulu Başkanı Ercan Ata, ASO Meclis Üyesi ve Dörtpan Çerçeve Yönetim Kurulu Başkanı Hamza Başaran ile ASO Orman Ürünleri Sanayi Komite Üyesi ve Orkap Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi Naci Doğanlar katıldı. Gerek üretim gerekse ihracatta önemli bir noktaya ulaşan Türk mobilya ve orman ürünleri sektörleri, 2023 yılı ihracatı için belirlenen 6 milyar dolar civarındaki hedefi daha da büyüterek kendilerine 10 milyar dolar gibi yüksek bir çıta koymuş durumda. Ancak sektör temsilcileri bu hedeflere ulaşabilmek için devletin de bazı adımlar atması gerektiğini belirtiyor. Hammadde temini, enerji maliyetlerinin yüksekliği ve kalifiye eleman sorunundan bahseden temsilciler, ucuz ve kolay finansmanın önemine işaret ediyor. Sektör temsilcileri, 2016 ve 2017 yıllarının çok zor geçeceğini düzelmenin ise ancak 2017 sonundan itibaren başlayabileceğini aktarıyor.


Mehmet Doğanlar ASO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı,ORPAN Yönetim Kurulu Başkanı  


“Kayıt dışılık büyük sorun yaratıyor” 


Türkiye’de üretimin önünde çok büyük engeller olduğu açık. Her sektörün ortak ve ayrı ayrı birçok sıkıntısı var. Mobilya sektöründe de diğer sektörlerle ilgili birçok ortak sorunun yanı sıra, spesifi k bazı sorunlarımız da var. Mobilya, emek yoğun bir sektör olduğu için maliyetler oldukça yüksek. Emek yoğun olmasının yarattığı bir başka sıkıntı ise nitelikli eleman konusu. Sektöre yönelik eğitim veren çok az sayıda okul var ve bu eğitimlerin içerikleri de sektörün beklentilerini tatmin etmekten uzak. En büyük sıkıntılarımızdan biri de kayıt dışılık. Merpen altı fi rmaların kalitesiz, çevre ve insan sağlığına uygun olmayan hammaddelerden üretilen ürünleriyle rekabet etmek zorunda kalıyoruz. Bunu denetleyecek mekanizmalar da işlemeyince aradaki fi yat farklarını anlatmak kolay olmuyor. Bırakın vatandaşa, kaliteli mobilyayı devlete bile anlatamıyoruz. Öte yandan yeterli çevre ve sağlık koşullarını sağlayamayan kalitesiz ürünlerin ithalinin önlenmesi de sektörün geleceği için çok önemli. Sitelerde dönüşümü sağlamak zorundayız. Çok katlı binalarda verimli bir üretim yapılamayacağı çok açık. Zaten rekabet edemeyen sektör, bu üretim modeliyle ayakta kalamaz. Yıllarca Türkiye’nin mobilya üretim merkezi olmuş ve bir marka haline gelen sitelerin bu dönüşümü gerçekleştirip eski günlerine dönebilmesini mümkün görüyorum. O ruh ve kapasite sitelerde var. 


Ercan Ata - ASO Meclis Üyesi, ERSA Ofis Mobilyaları İcra Kurulu Başkanı 


“Yaşanan kriz geçici değil, en erken 2017’den sonra düzelme başlar” 


Mobilya sektöründe faaliyet gösteren 35 bin şirkette 220 bin kişi çalışıyor. Sektör temelde, mutfak, ev mobilyası, ofi s mobilyası ve projeli işler olmak üzere temelde 4 bölüme ayrılabilir. Son dönemlerde özellikle iç piyasa ile birlikte çok daralma var. Özellikle projeli işlerde otel yatırımlarında bir daralma var. İhracatta da sıkıntı yaşadık. Çin’e ihracatımız başladı. Bu gerçekten sevindirici bir haber. Biz de fi rma olarak büyük ilgi gördük, distribütörlük anlaşmaları yaptık. Çin’de gerçekten pazar çok büyük, üretim ve ihracat da üst seviyede. Bir süre önce ABD’de High Point adlı dünyanın en büyük mobilya fuarına Türkiye’den milli katılım kapsamında 12 fi rma olarak yer aldık. 6 ay süreyle showroom kiralandı, ekim ayında tekrarlanacak. ABD’de yılda 40 milyar dolarlık mobilya ithalatı var ve pazarda büyük açık bulunuyor. Ben 10 gün kaldığım ülkede Türk bilgisayar mühendislerinin bile mobilya işine girdiğini gördüm, alım satım yapıyorlar. Büyük pazar olan ABD’de bana göre doğru bir yapılanma gerekiyor. Türk mobilya sektörü çok hızlı büyüdü. 2023 yılı için mobilya sektörüne 6 milyar dolar ihracat hedefi verildi. Biz ise sektör olarak 10 milyar dolara ulaşacağımız inancı içerisindeydik. Fakat fi rmalarımızın özellikle hızlı ve yeterli sermaye olmadan büyümeleri en ufak bir krizde bile zor durumda kalmalarına yol açıyor. Ben şu an yaşanan krizin geçici olduğunu düşünmüyorum. 2016 ve 2017 yıllarının çok zor geçeceğini düşünüyorum. Çevremizde coğrafya kaynaklı sorunlar giderilirse, 2017 yılından sonra bazı şeylerin düzeleceğine inanıyorum. Bizim rakiplerimiz özellikle yurtdışı işlerinde bize göre çok avantajlılar. Çünkü fi rmalar dışarıda bir iş aldıkları zaman, ülkeleri fi nansman desteği sağlıyor. Alınan iş miktarı karşılığında düşük faizli kredi kullandırılıyor. Bizim Avrupalı fi rmalar gibi yüzde 1 gibi faizle kredi alıp, aynı zamanda dışarıda yaptığımız işlerin büyüklüğü kadar içeride düşük faizli kredi kullanmamız gerekiyor. İtalya kar etmediği için bu işi bıraktı. Biz ise İtalyanların beğenmediği karın yarısına bile iş yapmaya, çalışmaya razıyız. Büyümenin tam tersi sektörde küçülmek isteyen fi rmalar da hemen kolay işin içinden çıkamıyor. Bu süreçte en büyük beklentimiz, fi rmaların belirli bir seviyede tutunmasını sağlayacak destekler. Yani açık olan firmaların sürekliliğinin sağlanması yönünde destekler şart. KOSGEB’in mevcut destekleri ağırlıklı olarak, genç girişimci, kadın girişimci, yeni girişimcide yoğunlaşıyor. Bu güzel ama mevcut girişimcileri de yaşatmak gerekiyor.


Fahrettin Kürklü - ASO Yönetim Kurulu Üyesi, DOSİS Yönetim Kurulu Başkanı


“Sektör kendi ayağına kurşun sıkıyor” 


Mobilya, Türkiye’de insanların emeklerinin karşılığını alamadığı sektörlerden birisi. Yani, girişimcilerin, yatırımının, mesaisinin, gayretinin fedakarlığının karşılığını alamadığı sektörlerden. Ama bunun sebeplerinden birisi de kendisi. Yani sektör aynı zamanda kendi ayağına kurşun sıkıyor. Bence bunun en önemli sebeplerinden birisi uzmanlaşamamak. Ölçek küçük veya büyük olsun, sadece bir alanda uzmanlaşarak yatırım yapanlar ayakta kalabiliyor. Yani sadece koltuk yapacak kişi, bununla ilgili makine ve teknolojilerle uğraşırsa başarılı olur. Veya mutfak sektörüne adım atan birisi, ekibini bununla ilgili eğitip, pazar araştırması yaptığında ayakta kalabilir. Ancak hem otel mobilyası, hem mutfak mobilyası yapayım, dersen maliyetin artar ve verimlilik düşer. Gayet tabii küçük ölçekli üretim de söz konusu olacak, büyük ölçekli üretim de. Ancak, bunlar yatırımlarını yaparken alacakları makineleri prosese ya da kapasiteye uygun olarak alamıyorlar. Türkiye’de mobilya sektöründe bir makine karmaşası var. Lüzumsuz bir makine alımı ve satımı var, tam anlamıyla makine pazarı yaratılmış. Sitelerin buradan taşınması ancak TOKİ’nin büyük işletmeleri yapıp, üreticiye uzun vadeli satış yapmasıyla olur. Keresteciler Sitesi'ni, esnaf yaptırmasına rağmen, kimse oraya gitmedi, OSTİM’den giden çok oldu. Bizim öncelikle eğitim sistemimizin düzeltilmesi lazım, baştan sona değişmesi gerekiyor. Eğitim sistemi çözülmeden bu sorunların hiçbirisi çözülmez. İş yap-boz tahtasına döndü, çocuklar üzerinde deneyler yapıldı. Eğitecek eleman bulamıyoruz. Eleman ancak bize gelip, sektörde çalıştıktan sonra eğitilmiş oluyor, gerek üretimde gerek tasarımda 3-5 sene çalışıyor, sonra başka bir yere transfer oluyor. Ağaç işleri endüstri mühendisliği bölümü vardı, kapandı. Şimdi orman mühendisleri mobilyaya yöneliyor. Bu sektöre özel eğitim kurumları olması lazım. Mobilya tasarımı ayrı bir konudur. Bunun için ayrı bir eğitim gerekiyor. Yüksekokul niteliğinde olması şart değil, böyle eğitim kurumlarının bulunması gerekiyor.


Naci  Doğanlar - ASO Orman Ürünleri Sanayi Komite Üyesi, ORKAP Orman Ürünleri Yönetim Kurulu Üyesi 


“Herkes ölçeğine bakmadan tüm işi almak istiyor” 


Mobilya sektöründe teknoloji gelişti, özellikle suntalam ve MDF diye malzeme çıktı. MDF’yi CNC tezgahında istediği şekli verip lake boyamayla istediği gibi mobilya haline getiriliyor. Suntalamda ise demonte mobilya yapılıyor. Diğer taraftan masif ve natürel kaplamadan çalışıyor. Gerçek el işçiliği var. Zamanında nesiller yetişmediği için bugün çalışacak eleman kalmıyor. Bugün Avrupa sektörel ayrımı fi yatlama yönünden çok iyi yapmış. Avrupa’da masif kaplama için farklı, el işçiliği için çok çok farklı fi yat konuluyor. Bizde öyle bir sınıfl andırma yok. Büyük fi rmanın yapacağı işi ben yapamam diyen yok, herkes her işe atılıyor.


Ahmet Yıldırım - ASO Meclis Üyesi, Gaye Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı


“Kâr marjları düşük, KDV finansman yükü çekmeyelim” 


Biz küçük işletmeyiz, büyük fabrikalarla, merpenaltı dediğimiz işletmelerin arasında kalmışız. 35 civarında işçi çalıştırıyorum. Benim en büyük sıkıntım işçi bulamamak, kalifi ye elaman bulmakta güçlük çekiyoruz. Biz ölçek olarak standart iş yapmıyoruz, yani her işi yapıyoruz. Anahtar teslimi projeler gerçekleştiriyoruz. Bir otel işi aldığımız zaman, yatak katından, restorana, lobiye kadar bütün işleri yapıyoruz. Burada imalatlar tamamen el işçiliği... İlgili okul mezunu olanlar, mühendisler dahil kimse bizim tezgahlarda çalışmayı beceremiyor. İnsanlara asgari ücretten sigorta yapılıyor ama bunun ödenmesinde bile güçlük yaşanıyor. Yani burada katma değer yaratılacaksa kamusal maliyetlerin düşürülmesi lazım. Hammaddeyi yüzde 18 ile alırken, nihai ürüne çevirip sattığımızda KDV’yi tahsil edemiyoruz. Burada önemli olan KDV’nin yüksekliği değil, eşitliği. Zaten düşük kar marjıyla çalışan sektör, bir de KDV fi nansman yükünü çekmemeli. Bence devletin sitelere ayrı bir gözle bakması gerekiyor. Sitelerin ayakta kalması için sadece el işçiliğine dayalı mobilya yapması gerekiyor. Gidip de büyük mobilya fi rmalarının yaptığı işe talip olursa bu iş olmaz. Bunu yıllarca tartıştık ama bir adım ilerleyemedik. Herkes patron olmak istiyor. Biz artık usta yetiştiremiyoruz, ne de gelen kişiler usta olmak istiyor. Bizde eskiden bir amaç vardı, büyüyelim dükkan açalım, işçi çalıştıralım diye. Şimdi ise işçiler, sabah işe gelince öğlen yemeğini düşünüyor, yemekte de akşam işten çıkıp eve gitmeyi düşünüyor. Sitelerin özeti bu. 


Hamza Başaran - ASO Meclis Üyesi, Dörpan Çerçeve Yönetim Kurulu Başkanı 


“Hammaddeye vergi var, nihai ürün gümrüksüz giriyor” 


Resim çerçeve profi lleri ve resim çerçeveleri ahşap ve plastikten üretiyoruz. Kendi ülkemizin ihtiyacını karşılarken, bazı ülkelere ihracat yapıyoruz. Her yıl ABD, İtalya gibi ülkelerde fuarlara katılıyoruz. Çin’in bazı uygulamalarından dolayı, enerji ve işçilik maliyetlerinden dolayı rekabetimiz çok zayıf. Bizim devletimizde hammadde konusu çok sıkıntılı işliyor. Hammaddeyi ucuza bulsak bile alamıyoruz, bazı üreticiler buna fon koyduruyor. Oysa aynı ülkeden yapılmış ürün alırsanız bu gümrüksüz olarak giriş yapıyor. Somut örnek vermek gerekirse, Güney Kore’den ithal edilen çerçeve STA’dan dolayı vergisiz gelirken, hammaddeden yüzde 15-20 vergi alınıyor. Biz ahşap profi l de üretiyoruz. Türkiye’deki ilk üreticiyiz, Böyle olmasına rağmen sıkıntı çekiyoruz. Bu sene gelişmelerden çok etkilendik, makine sayımız her sene düşüyor. Toplam 17-18 üretim hattımız vardı, talep azaldıkça bunların sayısı da azaldı. Ukrayna ve Rusya’ya da yüklü miktarda satış yaparken, gelişmeler bunu engelledi. Biz hammaddeyi peşin alırken, vadeli satış yapıyoruz. Yani 12 ay sonrası için çek almama rağmen, yani paranın elime 1 yıl sonra geçecek olmasına rağmen, 18 liralık KDV’yi peşin olarak devletin kasasına yatırıyorum. Üstelik bir de o parayı kazandı göründüğüm için gelir vergisi ödüyorum. Eğer çeki tahsil edemezsem o zaman da yaşadığımı siz düşünün. Şimdi Çin’de fi rmalarla görüşüyoruz. Bir fi rma ihracat yaptığı zaman, devlet ihracat bedelinin yüzde 17’sini anında bankasına aktarıyor. Bizde ise KDV iadesini almak için bazen seneler geçiyor. Çin’de fabrikayı devlet yapıp metrekaresini 1 dolardan kiraya veriyor. Bizde de 5 bin metrekarelik fabrikalar yapıp devlet kiraya verebilir. 


Ertan Orbay - Park Kent Mobilyaları Yönetim Kurulu Üyesi 


“ABD’de yatırım için girişimlere başladık” 


Biz firma olarak kent mobilyaları üretiyoruz. Son zamanlarda bizim ihracatımızda da azalma oldu. Arap ülkelerine, Suriye, Libya’ya daha çok ihracat yapıyorduk. İstihdam meselesine gelince herkeste olduğu gibi biz de sıkıntı yaşıyoruz. Suriyelilerin girmesiyle birlikte rakiplerin çoğu kayıt dışı çalıştırmaya başladı. Ben 200 eleman çalıştırıyorum, hepsi sigortalı, ne kadar ödüyorsam o kadar gösteriyorum. Mevcut durum rakiplerimizle haksız rekabete yol açıyor. Bölgede ihracatta sıkıntı yaşandıktan sonra, yeni pazar arayışlarına yöneldik. Güney Amerika’da özellikle Venezuella’ya iyi mal satıyorduk. Chavez öldükten sonra durum biraz değişti. Açığı kapatmak için bu kez ABD’de yeniden yapılanmaya başladık. Türkiye’de ihracat iyi olmazsa, iç piyasada da sıkıntı olur. Her ikisinin de iyi olması lazım.



Dünya