Mualla Sidal Bilecik’te tuğla fabrikası kurdu!
Eşini 1996’da trafik kazasında kaybedince aile şirketinin başına geçen Mualla Sidal, piyasada bugün işi hakkıyla yapan ateş tuğlası üreticisi oldu. Bu alandaki en büyük fabrikayı da Bilecik Bozüyük’te kurdu.
Hükümetin, “Kullandığınız alan kadar hafriyat alanı açmak zorundasınız” kararını yorumlayan Sidal, bu nedenle İstanbul civarında zorlanan maden ocaklarının kapanacak olmasına dikkat çekti.
Belki hâlâ kadın girişimci sayımız az. Buna karşın, öyle kadın girişimciler var ki, “erkek işi” sayılan işlerde at koşturuyorlar.Mualla Sidal da işte böylelerinden. Ateş tuğla üreticisi Ekos firmasının başında ve eskilerin deyimiyle “elinin hamuru” ile erkek egemen bir sektörde canla başla çalışıyor.
1996’da eşini bir trafik kazasında kaybeden Sidal, bakmış ki yapacak bir şey yok, üç oğlu da henüz çok küçük, şirketin yönetimini ele almış. 19 yıldan bu yana da şirketini büyütmüş ve sektörde tek firma olarak piyasada önemli projelere imza atmış.
ATEŞ TUĞLASI BİR KÜLTÜR İŞİ
Hadımköy yakınlarında Arnavutköy’deki fabrikanın kapasitesi yetmeyince Sidal, güç bir karar vermiş ve yeni fabrikayı kurmaya girişmiş. Şimdilerde Bilecik Bozüyük’teki Organize SanayiBölgesi’nde yapımı tamamlanmak üzere olan bu fabrikaya taşınma hazırlığı yapıyor.
Gelişmiş ülkelerdeki yapılarda çok kullanılan bir malzeme olan ateş tuğlası, aslında bir kültür işi. Türkiye’deki inşaat sektöründe ateş tuğlası, yeni yeni değer kazanıyor. Sidal, hem bu trendi değerlendirmek hem de en iyi ürünü üretmenin avantajıyla yeni fabrikasında genişleyecek olan yüksek kapasitenin avantajıyla, başta AB ülkeleri olmak üzere dışarıya ihracatı artırmayı amaçlıyor. Bu haftaki söyleşimizin kahramanı Mualla Sidal’la,tuğla işinde bir kadın patronun neler yaşadığını, çıraklıkla başlayıp işin ustalığına nasıl geçtiğini ve sektörün sorunlarını konuştuk.
HİÇ DENEYİMİM YOKTU
Mualla Hanım, daha çok erkek işi olan bir alanda çalışmak sizin tercihiniz mi oldu? Bu sektöre nasıl girdiniz?
Bizim sektör dediğiniz gibi genelde erkek işidir. Doğrusunu isterseniz, bir gün böyle bir iş yapacağımı da hiç düşünmemiştim. Ancak, şirketi, 1974’te kuran eşim Mehmet Nezihi Sidal’ı 1996’da kaybettikten sonra şirketin başına geçmek zorunda kaldım.
Eşinizden dolayı önceden bir deneyiminiz var mıydı?
Hayır, hiç yoktu. Hiçbir şey bilmiyordum. Çocuklarıma annelik yapıyordum sadece. Eşim öldüğünde 3 erkek çocuğumuzun en küçüğü 9, en büyüğü de 14 yaşındaydı. Okuyorlardı. Eşim vefat edince, fabrikaya gittim ve çalıştığımız arkadaşlara, “Bu iş devam edecek, benim değil sizin işiniz zor. Çünkü, işi bana öğreteceksiniz” dedim.
4 YIL ÇIRAKLIK YAPTIM
İşin içine girince “çıraklık” zor geldi mi?
A’dan Z’ye başladım. Mevcut sistemin içinde neler yapılıyor, bunları öğrenmem 4 senemi aldı. Beni bazıları patroniçe olarak adlandırıyordu ama aslında çıraktım ve tabii ki daha önemliydi. Mevcut kadroyla bir şeyler yapmak zordu ama devam ettik.
ZORLUK ÇEKMEDİM
Bugüne gelinceye kadar hangi zorlukları yaşadınız?
Belki beklenen cevap, “Ahh, neler çektim” olmalı ama çok fazla zorluk çekmediğimi söylemek zorundayım. Tam tersine kadın olmam, bodoslama işe girmenin avantajlarını yaşadım. Destek veya köstek bunu avantaja çevirmek kadının elinde. Kimi zaman çok zarar ettim ama bunlar daha sonra kazanca dönüştü. İnsanları çok iyi tanıdım.
ÜÇ ÇOCUĞUM DA ŞİRKETTE ÇALIŞIYOR
Şu anda çocuklarınız da firmada görev alıyorlar mı?
Büyüyünce işin içine girdiler tabii ki. Üçü de üniversiteyi bitirdi. Ortanca oğlum Emre, işletme okudu ve MBA yaptı. Şu anda şirkettin dış ticaret işlerine bakıyor. Üretimden sorumlu oğlum Oytun, Bozüyük’teki fabrikada montaj işleriyle uğraşıyor. Oytun, müzik eğitimi aldı ama bizimle beraber çalışıyor. En küçük olan Kerem ise işletme mezunu. O da finans ve yönetim işini üstleniyor.
KOLTUĞU EN KÜÇÜK OĞLUMA BIRAKIYORUM
Gelecekte sizin koltuğunuza hangi oğlunuz oturacak? Veliahtınız belli mi?
Kerem’i kendi yerime hazırlıyorum.Kapasitesi ve eğilimi bunu gösteriyor.Aile de bunu onaylıyor. İşi bıraktıktan sonra oğullarıma patroniçelik yapacağım. Şu anda tek torunumvar, çok torun bekliyorum, süper babaanne olacağım.
OCAKLAR KAPANIYOR PİYASADA HAM MADDE SIKINTISI YAŞANIYOR
Ülkemizde sizin gibi iş yapan kaç firma var?
Bunu yapan tek firma kaldık. Ateş tuğlası kalitesinde dekoratif tuğla üretimi yapıyoruz. Diğer firmalar, bunu yapmıyor. Çünkü sistem çok farklı. Onlar, kiremit toprağıyla bizimkine benzer ürünleri yapıyorlar. Oysa biz üretimde kiremit toprağı kullanmıyoruz. 1200 derecede pişen “refrakter kili” yani ateşe dayanıklı hammadde kullanıyoruz. Ancak, madenler sıkıntıda olduğundan piyasada da sıkıntı var.
Sıkıntı nereden kaynaklanıyor?
Hükümetin İstanbul ve çevresindeki kömür ocaklarıyla ilgili kapatma kararları var. Mesela Şile – Ömerli’de hammadde aldığımız ocaklar da kapanacak. Bu durum çok önemli. Çünkü, seramik hammaddesiyle ilgili büyük sıkıntılar gündeme gelecek.
İNŞAAT SEKTÖRÜ PLANSIZ
Dış ülkelere ihracatınız var mı?
Fazla ihracatımız henüz yok. Üretimin yüzde 10-12’sini ihraç ediyoruz. Yeni fabrikamızda kapasitemiz artacağı için ihracatı artırabileceğiz.
İnşaat sektörü sizce doğru yönde ilerliyor mu?
Sanmıyorum. Çok plansız, programsız ilerlediğini düşünüyorum. Estetik ve çevre anlayışı yetersiz. Rant peşinde koşuluyor. Önce-
likle çevreye çok duyarlı olmamız lazım. Yeşili koruyamıyoruz.
BOZÜYÜK'TEKİ FABRİKA ALANINDA EN BÜYÜK OLACAK
İstanbul’dan Bozüyük’e taşınıyorsunuz. Yeni fabrikada yıllık üretimin hacmi ne kadar olacak?
Bizim şu andaki üretimimiz yılda 5 ile 8 bin ton arasında değişiyor. Bozüyük OSB’de kurduğumuz fabrikada inşaatın sonuna geldik. İtalya’dan gelen fırınların da montajına başlandı. Nisan ayına kadar deneme üretimi yapmayı planlıyoruz. Haziran gibi de geçeceğiz. Yılda
18 bin tonluk üretime çıkmayı hedefliyoruz. Bu fabrika, Türkiye’de alanındaki en büyük üretim merkezi olacak.
YATIRIMCILAR BUNU YAPAMIYOR
Hammadde açığınıza nasıl bir çözüm bulunacak?
Henüz herhangi bir çözüm yok. Çünkü alternatif bir hammadde yok. Kömür ocaklarında kömür bittikten sonra bizim kullandığımız “refrakter kili” ortaya çıkar. Koşulan şart şöyle; “Siz kömürü çıkaracaksınız, kili de satacaksınız ama kullandığınız alan kadar da bana hafriyat alanı verecekseniz.” Yatırımcılar da bunu yapamıyor.
ATEŞ TUĞLANIN DEĞERİNİ ANLAMAYA BAŞLADIK
Piyasada büyük firmalara da tuğla satıyor musunuz?
İnşaat firmalarıyla çalışıyoruz tabii ki. Ateş tuğlasını soba tuğlası olarak da üretip satıyoruz. Bu tuğla bir kültür meselesi. Gelişmiş, medeni ülkelerde daha çok 100 yılı aşan binalarda görebilirsiniz. Mesela ABD’de İngiltere’de, Almanya’da, Hollanda’da görürsünüz.
ENERJİ TASARRUFU SAĞLAR
Şimdi artık Türkiye’de de kullanılmaya başlandı. Tuğla dediğiniz zaman toprağın fırınlarda pişmiş halidir. Doğal madde olduğu için ateş daha çok nüfuz eder. Sıcaklığı korur, enerji tasarrufu sağlar. Soğuması da zor olur.
Bugün