Musa Aykaç: Doğru lokasyon, doğru proje, doğru eller ve doğru fiyat önemli!
Fulya Erdem Star Gazetesi'ndeki bugünki sayfasında Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç ile yaptığı röportaja yer verdi. Musa Aykaç yaptığı açıklamada: "Doğru lokasyon, doğru proje, doğru eller ve doğru fiyat önemli" dedi...
Yatırım tutarı 725 milyon doları bulan üç projeyi aynı anda yürüten Türkiye’nin en önemli gayrimenkul yatırım şirketlerinden Nurol GYO, hedefleri arasına yurt içi yatırımlarının yanı sıra yurt dışı yatırımlarını da aldı.
Dünyanın en büyük taahhüt firmalarından biri olan yarım asırlık Nurol Holding’in bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Nurol GYO, yatırım tutarı 725 milyon doları bulan üç projeyi aynı anda yürütüyor. Bu projelerin başında ise sakin akademik kariyerine hareketli bir iş yaşamı için nokta koyarak özel sektöre geçen Nurol GYO Genel Müdürü Musa Aykaç var. Okulum dediği ve ilk özel şirket tecrübesini yaşadığı Vakko’da patronu Vitali Hakko’dan öğrendiği disiplin, sabır ve işe saygıyı gayrimenkul alanındaki projelerinde de hayata geçiren Aykaç, yurt içindeki yatırımlarına bir yandan devam ederken bir yandan da şirketin yurt dışı için projeler geliştireceğini ifade etti. Aykaç’la hikayesini, işlerini, gayrimenkul sektörünü, hedeflerini konuştuk:
-Türkiye’nin en önemli gayrimenkul yatırım şirketlerinden birini yönetiyorsunuz.
Konyalı’yım ben, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakütesi’ni kazanarak İstanbul’a geldim. Bir süre üniversitede kaldım ve hocalık dönemim oldu. Ancak bir süre sonra Vitali Hakko’yla yollarım kesişti ve Vakko’da proje müdürü olarak çalışmaya başladım, böylece özel sektöre adım attım. Ondan sonra marka olmuş şirketlerde farklı görevlerim oldu, Dubai’de önemli bir gayrimenkul fonunda üst düzey yöneticilik yaptım. Nurol macerası geldi sonra.
-Akademisyenlikten özel sektöre geçiş kararını nasıl aldınız?
Profesör olmak istemedim, bu beni mutlu etmeyecekti. Koşuşturan, durmayan bir yapıya sahibim. Daha hareketli işler yapmalıydım. Vitali Hakko’yla tanışınca bu fırsatı değerlendirmem gerektiğini düşündüm. Ondan disiplini, sabrı ve işe saygıyı öğrendim.
-4 yıldır bünyesinde olduğunuz Nurol Holding’i anlatır mısınız?
Nurol Holding, 20 bin kişiye istihdam sağlayan ve bünyesinde 40’a yakın şirktei bulunduran Türkiye’nin en büyük gruplarından biri. İnşaat da bu grubun içinde. Hali hazırda 10’u aşkın ülkede 15 milyar dolar kontrat değerinde işleri yüklenmiş dünyanın en büyük taahhüt firmaları arasında yer alıyoruz. 48 yıllık bir geçmişe sahibiz. Ilısu Barajı’nı yapıyoruz, Marmaray bitti en son. Bir savunma sanayi şirketimiz var, tank, çelik yelek üretiyoruz. Askeriyeye savunma sanayine çok ciddi bir ekipman üretimi sözkonusu. Yurt dışına da ihracatımız var. Ayrıca turizmde, bankacılıkta, enerjide yatırımlarımız var ve çok hızlı büyüyoruz. Devam eden hidroelektrik santrali inşaatlarımız var.
-Nurol GYO olarak üç projeyi aynı anda yürütüyorsunuz...
Üç tane proje ürettik son zamanlarda. Toplam yatırımı şu anda 725 milyon dolar civarında bu üç projenin. İlki Nurol Tower, Mecidiyeköy’de, orada ev ofis ve günün ihtiyacına göre kullanım fonksiyonlu uyarlayabileceğiniz bir konsept geliştirdik. Bu yıl sonunda yaşam başlayacak. İkinci projemiz ise Nurol Park. Hürriyet Medya Towers’ın bulunduğu alan üzerinde yer alan bu projemiz. Proje içerisinde binin üzerinde konut, bir ofis bloğu, bir yaşam vadisi ve içinde kamuya açık bir aksın bulunduğu bir proje. Üçüncü projemiz ise şubatta lansmanını yaptığımız Nurol Life. TT Arena’nın yanında, ofisleri ve 502 adet rezidansları barındıran bir proje.
-Yurt dışına açılacak mısınız?
Fırsatlara bakarız tabii, neden olmasın. Sonuçta holding dünyada önemli işlere imza atıyor, dışarıda tanınıyor. Yurt dışında proje üretebiliriz ama henüz netlik kazanmış bir plan yok. Kuzey Afrika’yı önemsiyoruz. 50 yıl içinde parlayan yıldız olacak o bölge. Hem turizm hem yeraltı kaynakları olarak işlenmemiş bir kıta. Biz de o bölgeyi takip ediyoruz ve proje geliştirmeye sıcak bakabiliriz. Ama bakarsınız bir başka yerde bir başka fırsat çıkar o zaman oralara da bakarız. Türkiye’de yatırımlarımızı biraz daha artırdıktan sonra tabi ki global olmak isteriz.
-İnşaat sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, 1 milyon 157 bin adet konut satışıyla 2013 yılında rekor kırdı. Gezi olaylarının başlangıcını 1 Haziran kabul edersek üstelik yılın neredeyse yarısı karanlıktı. 2014 Ocak, 2013 Ocak’a göre yüzde 0.22 oranda yani 80 bin konut adediyle daha iyi bir performans ortaya konulmuş. 2014 Şubat ise 82 binden fazla konut satışıyla yüksek performanslı bir ay oldu. 2013 Ocak ayında 888 adet olan yabancıya satış miktarı 2014 Ocak’ta 1.207 adet olarak gerçekleşti. Bu da takriben yüzde 35’lik bir artış anlamına geliyor.
-Siyasi krizlere rağmen inşaat büyümeye devam ediyor. Bu nasıl oluyor?
Bunun bir çok sebebi var. Doğru iş yapanlar etkilenmiyor. Mesela dışarda durum ne olursa olsun bizim 4 tane doğrumuz var. Ben buna ‘4D’ diyorum. Doğru lokasyon, doğru proje, doğru eller ve doğru fiyat. Bunları sağlıklı kurguladığınız takdirde dışarıda koşullar ne olursa olsun satmayacak bir proje olamaz. İkincisi ise gerçekten hayat standartları yükseldikçe ilk değiştirdiğimiz şey yaşam alanımız oluyor. Bu dönemde ev alma istekleri kabardı. Bir deprem gerçeği de var tabi. Bunu düşünen de yeni konuta ilgi duyuyor.
-Merpen altı...
Bugün yapılan tüm markalı konut projeleri sektörün sadece yüzde 10 ile 15’i aralığında bir miktara tekabül ediyor. Sektör hâlâ yüzde 80-85 mertebesinde müteahhitlerin elinde. Zaman içinde halkın daha bilinçlenmesiyle bu oran değişecektir.
-Peki kentsel dönüşüm...
Şehrin 2030 yılında olması gereken görüntüsü planlanmalı. Bunun için Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun çıkarılması gerekiyordu. Ancak sağlıklı dönüşmek önemli burada. Sadece üst yapı değil alt yapının ve çevre donatılarının da planlanıp şekillendirilmesi lazım.
Yabancıya 10 milyar dolar satış hayal değil
Mütekabiliyet cennetten bir pasta aslında. Yabancıya satış konusunda büyük bir pazar var. Geçtiğimiz yıl aşağı yukarı 1.8 milyar dolar gerçekleşti ve bu pazar 10 milyar dolara kadar yıllık bir potansiyeli vardır. 10 milyar dolara gitmesi için sadece nitelikli gayrimenkul üretmek yetmez. Bu konuda hükümet politikası olmalı. Günün birinde bu rakamlara kadar gidecektir. Çünkü Türkiye konut almak için mükemmel bir coğrafya. Özellikle Ortadoğu’dan bakıldığında birkaç saatte tek bir uçuşla buraya gelebiliyorsunuz. Önümüzdeki 10 yıl içinde en popüler sektör yine gayrimenkul olacak. Yabancının oturmak istediği şehir sıralamasında İstanbul 30’uncu sırada. Bu, bu şehire ciddi haksızlık. Konut satışı dünyanın en güzel tariflenmiş ihracatı. Ürün burada, konutu alan buraya geliyor, fatura ödüyor, para harcıyor. Konuyu böyle düşünmek lazım.
En avantajlısı topraktan girmek
Doların psikolojik sınır olan 2’nin altına inmesi çok önemli. Konut fiyatları en az enflasyon oranında bir o kadar artış gösteriyor. Bugün 0.80 ile 1 arasında gidip gelen faiz oranları alıcıyı zorlamaz. Hem politik hem ekonomik olarak stabiliteyi ve büyüme grafiğini yakaladığımız noktada şu anki mevcut konut fiyatları da hayal olacaktır. Şu anda konut satışlarında belki düşme olmadı ama bunun sebebi çok fazla zam yapılmaması. Mevcut fiyatlar korundu. İlk güzel ortamda bütün geliştiriciler zam yapacaklar. Onun içindir ki bu bir fırsattır. Tabii ki her zaman konuta topraktan girmek en avantajlıdır.
Fulya Erdem/ Star Gazetesi