Kent Haberleri

Mustafa Oktay Korkmaz: Buca'yı uçuracak projem Euro Disneyland!

CHP'nin Buca Belediye Başkan Aday Adayları arasında iddialı projeleriyle adından söz ettiren İşadamı Mustafa Oktay Korkmaz, "Buca'ya şeffaf belediyeciliği getireceğiz. Buca'yı uçuracak projem ise Euro Disneyland" dedi


Buca'da sağlık sektöründe faaliyet gösteren, 1999-2004 yılları arasında da Bucaspor'da as başkanlık görevinde bulunan İşadamı Mustafa Oktay Korkmaz, CHP'den Buca Belediye Başkanı olmak için yoğun bir çalışma içerisinde. Yenigün TV'de katıldığı canlı yayında, "Buca'yı ve Bucalıyı çok yakından tanıyorum" diyerek söze başlayan Korkmaz, neden aday olduğunu ve uygulamak istediği projeleri ayrıntılarıyla paylaştı.


Belediye başkanı olma fikri nasıl ve ne zaman oluştu?


Yaklaşık iki yıl ön hazırlık yapmak gerekiyordu bu iş için, emekliliğimi verdim ve tamamen siyasete odaklandım. Buca'daki bu eksikliği en iyi kendimin göreceğini, iyi bir belediye başkanlığı yapmak için Sayın Murat Karayalçın'la, Sayın Gürbüz Çapan'la ve Sayın Osman Özgüven'le bir çalışma grubu oluşturduk. Bu ekiple birlikte belediyeciliği öğrenmeye çalıştım.


Size göre nedir belediyecilik, nasıl olmalı?


Belediyeciliği şöyle tarif etmek gerekiyor zannedersem. Artık parklar bahçeler müdürlüğü gibi çalışan belediye, sosyal belediyecilik yapmak gerekiyor. Dünyada da bunun bir standartı var. İnsanlarımız artık ülkelerinin kentlerinde, sahip oldukları yaşam standartlarında nasıl yaşıyor iseler, hangi kentsel standarda sahiplerse bunu hakediyorlar. Ve bunları sizden talep ediyorlar. Sanat ve spor gibi tüm ölçütlerde diğer Avrupa kentlerini yakalaması gerekiyor. Toplumsal sorunların çözüldüğü, yoksulluk, açlık gibi sıkıntıların yaşanmadığı kentlerde yaşamayı hakediyorlar. Bunun yolu gerçek anlamda bir yerel yönetim olmaktan geçer. Bir belediye herşeyden önce, yerel halkla bütünleştiğinde, yerel halkın güvenini kazandığında yerel yönetim hakkına sahip olur. Bunu sağlamak için bir kaç tane şart vardır. Öncelikle belediyecilik katılımını sağlamak gerekiyor. İktidar, iktidarı verenlerle bütünleştiği durumda istenilen durumları verir. Kaptan ne kadar iyi olursa olsun, mürettebat doğru kürek çekmediği sürece istenilen limana varılmaz. Halkın yönetime katılmasının ön şartı, belediyenin beldedeki kültürlere hitap etmesi, kültürel faaliyetlerin kendilerine ait değerlerin tamamını yaşatmalarını ve sonraki nesillere aktarmalarını sağlamakla ilgili gerekli her türlü çalışmayı yapmak zorundadır. Katılım için oluşturulması gereken kurumların başında belediye bütçesini sivil topum örgütleriyle ve halktan bireysel temsilcilerin tartışacağı ilçe kurultayı gelmektedir. Ayrıca kentin iktisadi geleceğinin ve istihdam olanaklarını değerlendirilebilmesi için, esnaf odalarının ve işçi konfederasyonlarının, baroların temsilcilerinin katılacağı ilçe ekonomik ve sosyal komisyonları kurulmalıdır. Ben mesela bu noktada öğrencilerin, bir öğrenci kenti olan Buca'nın öğrenci potansiyelinden yararlanmayı çok önemsiyorum. Öğrencilerimiz bizim iyi niyet elçilerimiz olarak çalışacak ve bunlara ilçelerimizin nabzını evlerde kontrol etmeyi düşünüyoruz.


Özellikle AB'nin hibe ve iş birliği kredilerinin başvuru ve takibinin yapılacağı birimler oluşturulmalı. Öncelikle belediye başkanlarının ve tüm yöneticilerin seçim öncesinde bizim SHP'de, yaptığımız gibi mal varlıkları internet üzerinden beyan edilmeli. Ve her yıl düzenli olarak yenilenmeli. Belediye Meclisi canlı olarak yayınlanmalı. Belediyenin halk tarafından denetlenmesini sağlayacak imkanlar yaratılmalı. Tüm bunlar olursa vatandaşın kafasında soru işareti oluşmaz.


Bunu uygulayan belediye var mı?


Sayın Karayalçın Ankara Belediye Başkanıyken, Sayın Gürbüz Çapan Esenyurt Belediye Başkanıyken ve Sayın Osman Özgüven Dikili Belediye Başkanıyken bunu çok rahatlıkla uygulamışlardı. Böyle olunca belediye asla bir ticarethane gibi değil sade ve sadece hizmet üreten bir kurum gibi çalışmaya başlar.


Şu an ki belediyeler ne kadar şeffaf?


Ben mevcutu değerlendirmek istemiyorum. Ben kendi hayallerimi, kendi ideallerimi ve kendi yapabileceklerimi ortaya koymak istiyorum. Geçmişte eksik kalan yapılamayanları yapmak için gelmek istiyorum.Ve gerçekten en eksik olan yönümüz sevgi ve güven. Bu söylediklerimiz gerçekleştiği zaman, sevgi ve güven gerçekleşir. Değil insanların hayvanların dahi ötekileştirilmediği bir Buca... Yaşamın Buca'da döndüğü, İzmir'in kalbinin Buca'da attığı bir sosyal belediyecilik yapmak için adayım.


Bugünkü Buca'yı nasıl yorumluyorsunuz?


Buca, bütün ilçelerde olduğu gibi ülkedeki bütün sorunlardan nasibini almış durumda. Öncelikle Buca'nın trafik sorunu var. Bir ilçe belediye başkanı bunu yapabilir mi bilmiyorum ama yapması gerektiğini düşünüyorum. Büyükşehir’le bir komisyon ve Ulaştırma Bakanlığı'nın kapısında yatarak, Buca Konak'a metro ile bağlanmak zorunda. Bütün insanların geçeceği ailelerin yürüyeceği kaldırımlar otopark haline gelmiş. Toplu taşımayla herkes bir itiş kakış içerisinde. Evine bir saatte gidemeyen insan en masum olan eşine çocuklarına parlıyor. Buca bu sorununu çözmek zorunda. Bununla ilgili projelerimiz hazır, zamanı geldiğinde açıklayacağız.


Buca için en büyük projeniz ne olacak?


Fransa'daki Euro Disneyland'ın bir benzerini Buca'ya kurmak için temsilcileriyle görüştüm. Kendilerini Buca'da ağırlayacağız. Bu projeyi Antalya, Ankara ve İstanbul'da mevsim koşulları süreklilik göstermediği için onaylamadılar. Ama Buca'da mevsim şartları bir süreklilik göstermekte ve 80 hektar boş alan, yani İzmir Fuarı'nın iki katı büyüklüğündeki bir alana Disneyland projesi yapılabilir. Ben orada yaptığım incelemelerde yıllık 15 milyon turist geldiğini gördüm sadece Euro Disneyland'a ve bunun yarısının ilk etapta Buca'ya geldiğini düşünürsek sadece Buca değil, İzmir uçar. Bunun için Ege Bölgesi kadar otele, restorana herşeye ihtiyaç duyulur. Ancak bu şekilde Buca'yı tüm dünyaya tanıtabiliriz. Bu projenin yerleri belli ve bugün 10 TL ise bu yerin metrekaresi, yarın bin tl olacak. İşte zenginlik katmak, bunlar yerel yöneticilerin işidir. Buca için çok önemli bir proje ve en önemlisi yapılabilir bir proje. Yap işlet sistemiyle de olabilir, belediye yardımıyla da olabilir, devlet yardımıyla da. Projenin adını Ege Disneyland veya Asya Disneyland diye değiştirmeyi düşünüyoruz. Buca'nın ve İzmir'in böyle projelere ihtiyacı var. Ben bir yıllık, beş yıllık ve on yıllık projelere soyundum. 21. yüzyılda hiç kimsenin artık yatağa aç girmesini istemiyoruz, bu insanlık ayıbıdır. Bu şekildeki vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için aday oldum. Sosyal belediyeciliğin temel kuralıdır aç ve açıkta insan kalmaması.Ve bunların hiç kimsenin haberi olmadan yapılması lazım. Belediyede o işlerin öncelikle yapılması lazım.


Bunu nasıl yapmayı planlıyorsunuz?


Bakın insanlar sadece Ramazan'da aç değildir, sadece Ramazan'da yardım olmaz. 365 gün çalışacak bir aş evi kurulmalı. Bunun Avrupa Birliği ülkelerinde örnekleri var. Belediyelere yönelik kadınlar ve öğrenciler için çeşitli krediler var. Planlanarak projelendirerek bunlar belediyelere kazandırılabilir. Kadınlar için özellikle küçük bir Türkiye köyü düşündüm. Buca yaklaşık 20 ilden göç almış. Ve 1980'e kadar aldığımız bütün göçleri İzmir'leştirebiliyorduk, bugün mahalleler kuruldu Erzurum'lular, Karslı'lar, Diyarbakır'lılar diye, bu insanlar birbirlerini tanımıyorlar. Yaklaşık 1500-2000 Euro bir kadına kredi aldığımızda, o kadın kendi giysisini, kendi kültürünü, kendi yiyeceğini pazarlıyabileceği AVM'ler, yanlız uluslararası sermayelerle yapılan değil yöresel AVM'ler oluşturulması gerek. Hem aile bütçesine çok ciddi bir katkısı olur hem de insanlar birbirlerini tanır.


Her projenizde muhakkak katılımı ve şeffaflığı vurguluyorsunuz.


Yani başka türlü olmaz. Ortaya çıkıp tek başıma bunu bunu yapacağım dersiniz ama halk buna inanmalı. Halk bu işin içerisinde kendini hissetmeli. Bu işin içinde olmalı. Belediye ve mahalli idareler olarak, sadece belediye meclisi olarak değil muhtarların başkanlığında toplanabilen bir mahalle meclisi de kurulmalı. Kent meclisleri sorunlara bürokratik gözle bakıyor. Ama mahalle meclisleri toplanıp kendi sorunlarını belirleyerek, benim onlara dahil olduğum noktada anında çözümlerle hizmet ayağa gitmeli.


Seçim çalışmalarınız nasıl gidiyor?


Belediye ile halkın biraz kopuk olduğunu gördüm. Ve bunu değiştirmek için aday oldum. Bu bizim genetiğimizde var, sosyal demokratların halkla bütünleşen, halkı halkla yönetmek bizim sistemimiz, bizim yaşam şeklimiz. Ben bunları bu kadar samimiyetle anlattığımda heralde benim heyecanımı anlıyorlar ve diyorlarki 'başkanım lütfen bize görev ver'. Ben aday adayıyım, aday olma şansımı yüzde 99 olarak görüyorum. Eğer aday olamazsam bütün bu projelerimi, planlarımı aday olan CHP'li arkadaşıma devredebilirim. Çünkü bunların gerçekleşmesi gerekiyor, Buca halkı bunları hakediyor. Hatta ben aday olduğumda öteki arkadaşlarımın değişik fikirlerini ve projelerini uygulamaktan da mutluluk duyarım.


Genel Merkez’le temaslarınız nasıl oldu?


Beş yıl SHP İzmir İl Başkanlığı yaptım, bu yüzden Genel Merkez’in ne istediğini iyi biliyorum. Bu noktada Genel Merkez’de iyi bir diyalog içerisindeyim. İnce eleyip sık dokumak zorundayız. İzmir sosyal demokratların kalesidir. Burada seçim almak değil, seçimi maksimum oyla alacak adayları belirlemek lazım. Çünkü bu yerel seçimlerin sonucunda, ağustosta yapılacak Cumhurbaşkanlığı mı, yoksa başkanlık sistemine mi geçecek sayın başbakan sanırım bunu burada görecek. Yerel seçimler kendisi için bir temel olacak, bizim içinde çok ciddi bir sınav. İzmir'de şu an fark açık ama bu yeterli değil. Tek İzmir değil, ben iddia ediyorum bu dönem İstanbul ve Ankara'da alınacak.


Yenigün