Nermin çiviciler: Yürürlükten kaldırılan kira kanunu!
Bu yılbaşında çıkarılan Yeni Borçlar Yasası ile, yarım asırdan fazla süreyle hepimizi bir yönüyle ilgilendirmiş olan Kira Kanunu, yürürlükten kaldırıldı
Uygulama 01.07.2012 tarihinde başlayacak. Bu tarihten sonra Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun yerini Yeni Borçlar kanunundaki düzenlemeler alacak. Bununla birlikte, şunu söylemek pek de yanlış değil. Kira konusunda radikal değişiklikler yok. Yeni düzenlemelerin hemen hemen tümü, eski kira kanununun yıllar içinde şekillenmiş kurallarının tekrarından ibaret.
Örneğin, 6570 Sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun, kiracıya kontrat sonunda sebep bildirmeden fesih hakkı verirken, kiraya veren ancak kanunda sayılan gerekçelerle kira ilişkisini bitirebilmekteydi. Yeni borçlar kanunu da temel olarak aynı, sadece kiralayana on yılın sonunda, sebep bildirmeden kira sözleşmesini feshetme ve tahliyesi isteme hakkı verilmesi yeni bir hüküm.Bunun dışında kiraya veren ancak, mesken veya işyeri ihtiyacı, yeniden inşa veya esaslı onarım, muntazam ödenmeyen kiralar sebebi ile mahkemeye başvurup tahliye davası açabiliyor. Yani tahliye sebepleri yeni kanunda da değişmemiş durumda.
TAHLİYE TAAHHÜDÜ
Tahliyeyi mümkün kılan hallerden biri de, kiracının belirli bir tarihte taşınmazı boş olarak teslim etmeyi yazılı olarak kabul ettiğini gösterir bir belgeyi, ev sahibine vermiş olması. Yeni Borçlar kanununda bu hüküm de aynen korunmuş durumda.
Geçerli bir tahliye taahhüdünden bahsedebilmek için, bu belgenin kiracının işyeri veya konuta yerleştikten sonra verilmiş olması gerekmekte. Kira sözleşmesinin tarihinden daha eski veya aynı tarihli tahliye taahhütleri, ev sahibinin baskısı altında verilmiş sayılıyor ve kanun bu konuda kiracıyı koruyor.Bu sebeple genelde, kira sözleşmesi yapılırken ileri tarihli ya da gerektiğinde doldurulmak üzere tarih kısmı boş bırakılmış tahliye taahhüdü alınmakta. Böyle bir taahhütnamenin kiracı olarak imzalayanı iseniz, hemen noterden çekeceğiniz bir ihtarname ile çıkma taahhüdünün geçersiz olduğunu bildirmeniz halinde, Yargıtay sizin yanınızda yer alıyor ve belgeyi geçersiz sayıyor.
Kiraya veren taahhüt edilen tahliye gününden itibaren bir ay içerisinde yasal süreci başlatmak zorunda, aksi taktirde taahhüdün hukuki değeri kalmıyor. Buna karşılık belgenin taraflar arasında hazırlanıp imzalanması ile noterde tasdikli yapılması arasında da önemli bir fark yok. Sadece, kiracının imzasını inkar etmesi halinde, noterde imzalanan belge, yargılama sürecini kısaltmakta.
Yeni Kanun kiralayana istediği kira bedelini talep etmek imkanını yine tanımıyor, fiyat endekslerine bağlı ölçü konulmuş. Tahliye taahhüdünün mal sahibine sağladığı bir diğer imkan, yenilenen her devre için kira bedelini yeniden belirleyebilmesi.
Aslında başta kararlaştırılan bir sürenin sonunda kiraya verenin kira akdine devam etmek istememesi, yani iyiniyetli olması da mümkün.Ama uygulama hep kiracıdan yana. Hukukun eşitlik ilkesine aykırı bu durum, zayıf tarafın korunmasına yönelik olduğundan genel ilkelerle çelişmemekte. Nitekim, hizmet sözleşmelerinde de işçiyi koruyan hükümler en gelişmiş hukuk sistemlerinde bile mevcut. Kanımızca, konut ve işyeri sayısının artmasıyla Yargıtay, tarafların eşitliği , sözleşme serbestisi gibi temel hukuk ilkelerine aykırı bu hükümlerin uygulanma alanını giderek daraltacaktır.
Sağlıklı günler dileğiyle
Av. Nermin çiviciler/Milliyet Emlak