New York'taki Chrysler Building, artık Abu Dabililerin
Amerika'nın İstanbul'daki Başkonsolosluğu'na saldırı düzenlendiği sıralarda, New York'ta iki büyük satış konuşuluyordu...
Önce kentin Empire State Binası'nın ardından en yüksek ikinci binası olan Chrysler Building'in satıldığı öğrenildi.
Sonra ülkenin en büyük kimya şirketi Dow Chemical, rakiplerinden Rohm&Haas'ı satın aldığını duyurdu. Amerika'nın Konsolosluğu'na saldıranların El Kaide bağlantılı olduğu iddia edilirken ise satış anlaşmalarının detayları açıklanıyordu. Dow Chemical, 15.3 milyar dolarlık nakit parayla gerçekleştirdiği satın alma operasyonunda Kuveytlilerden 1 milyar dolar kredi almıştı. Chrysler'i 800 milyon dolara satın alanlar ise Abu Dabililerdi.
Mücehver gibi
Chrysler otomobillerinin sahibi Walter Chrysler tarafından mimar William Van Alen'a yaptırılan mücevher görünümlü Chrysler Binası, 42. Sokak ile Lexington Caddesi'nin tam köşesinde. 1930'dan Empire State'in tamamlandığı 1931'e kadar, 318.9 metre boyuyla birkaç ay için dünyanın en yüksek binasıydı. Empire State'in ardından ikinciliğe düştüğü dönemden sonra da dünyanın en yüksek tuğla örgülü binası unvanını korudu. Yaklaşık 4 milyon tuğlanın kullanıldığı 77 katlı bina, bugün kentteki Art Deco türünün en güzel örneği kabul ediliyor. İnşaatında kimsenin ölmemiş olmasını ise mimarlık tarihi asla unutmuyor.
Yüzde 10 hisse
New York'un birkaç simgesinden biri kabul edilen binanın satışının ardından yapılan açıklamaya göre Abu Dabili ADIC, binanın yüzde 90'ına sahip olacak. Ama Tishman Speyer Properties adlı emlak yönetimi şirketi, kalan yüzde 10 hisseyle binanın yönetimini üstlenmeye devam edecek. Çünkü gökdelenin üzerine oturduğu arsanın sahibi olan sanat okulu The Cooper Union ile özel anlaşması olan onlar. ADIC, hisselerinin büyük çoğunluğunu Prudential Real Estate Investors adlı, yatırımcıları arasında Almanların bulunduğu Prudential Financial sigorta grubu bünyesindeki bir şirketten satın aldı. Geri kalanını ise anlaşmadan önce binanın yüzde 25'ine sahip olan Tishman Speyer'in hisseleriyle tamamladı. Atılan imzalara göre binanın bugünkü değeri 890 milyon dolar. Hisselerini satan Almanlar, içinde bankaların bulunduğu bir konsorsiyumdan aldıkları binaya 11 yıl önce 220 milyon dolar vermişlerdi.
General Motors'un binası da satılmıştı
Bunlar Manhattan Adası için hiç de yeni değil. Arapların paralarını hedge fonlara yatırıp getirilerini beklemekten vazgeçmeleri, petrolün fiyatının 100 dolar sınırını aştığı günden beri yaşanıyor. Geçen ay Dubaili Meraas Capital şirketi, Boston Properties ile birlikte yine New York'taki General Motors binasını 2.8 milyar dolara satın almıştı. Ondan yaklaşık 7 ay önce, 2007'nin Kasımında ise yine Abu Dabi Hükümetine ait Abu Dabi Yatırım Kurumu (ADIA) adlı fon, Amerikalıların kurduğu dünyanın en büyük bankası Citigroup'a 7.5 milyar dolar yatırıp yüzde 4.9 hisseyle ortak olmuştu. 1990'larda aynı şekilde bankaya para koyan Suudi Prens El Velid Bin Talal'in hisseleri de düşünülünce, operasyonun ardından bankadaki Arap sermayesi bir anda yüzde 10'a yaklaşmıştı.
New York'ta Arap ve Alman rekabeti
Son satışla birlikte ortaya çıkan başka bir ayrıntı da, New York'ta 2000'lerin başından beri Alman yatırım gruplarıyla Araplar arasında sessizce süren emlak rekabeti oldu. Real Capital Analytics adlı araştırma şirketinin rakamlarına göre son 7 yılda kentin emlak piyasasına giren 30.2 milyar dolarlık yabancı yatırımın 22 milyar dolarını Almanlar ve Araplar sağladı. Ancak petrol fiyatları uçunca aralarındaki denge de alt üst oldu. 2007'de New York'ta Araplar 4.4 milyar dolarlık gayrimenkul aldılar. Almanlar ise 1.8 milyar dolarda kaldılar. Farkın açılması yetmedi, şimdi Araplar Almanların ellerindeki almaya başladı.
Tolga TANIŞ / Hürriyet