Genel

Numan Ceyhan'ın evi sergi salonu gibi!

Eski tekstilci ve Beşiktaş Yöneticisi Numan Ceyhan, son 7 yılda 500'den fazla tabloya 20 milyon dolar yatırdığını söylüyor. Yani neredeyse bir fabrika parası. Şimdi sahip olduğu koleksiyon en az 35 milyon dolar ediyor

EkoSanat'ta onca koleksiyoner işadamıyla söyleşi yaptım, hiçbiri Numan Ceyhan gibi resme yatırdığı parayı dobra dobra söylemedi. "20 milyon dolarlık resim aldım" diyor eski tekstilci ve Beşiktaş yöneticisi Numan Ceyhan... Yani neredeyse bir tekstil fabrikası kuracak kadar çok para dökmüş resme. 500'ün üzerinde ve çoğu başyapıt denecek türden tablosu var. "Ne kadar eder koleksiyonunuz" diye sorunca "35 eder diyen de var, 50 diyen de" sözleriyle yanıt veriyor. Ceyhan'ın 35-50 dediği milyon dolar tabii. Bugün Türkiye'deki en iyi resim koleksiyonerleri arasında gösterilen Ceyhan'ın hem hayatı hem de koleksiyonerlik hikayesi ilginç. 2000 yılında kansere yakalanınca 4 tekstil fabrikasını kapatan ve yaklaşık bin 200 çalışanıyla vedalaşan Ceyhan o tarihten sonra kendi deyimiyle işadamlığından, hayat adamlığına terfi ediyor. Ve bugün hayatındaki en büyük tutkularından biri haline gelen koleksiyonerlik de o dönemde filizleniyor içinde. Kendinden dinleyelim biraz da:

İLK GÜN 125 ESER ALDI

"2001 yılında İstanbul Yeniköy'de büyük bir eve taşındık. O dönem Turgay Artam'ın şirketi Antik A.Ş bizim sitedeki evlere müzayede kataloglarını gönderip duruyordu. Bakıp bakıp 'Kim bu resimlere bu paraları verir' diyordum. Katolagları çöpe attırıyordum. Sonra bir gün kanser tedavisi için hastanede yatarken Erdoğan Ağabey (Erdoğan Demirören) geçmiş olsuna geldi. Yanında da Turgay Artam. Meğer Artam, katolaglarını çöpe attırdığımı öğrenince benimle tanışmak istemiş. Turgay Artam öyle bir adam ki işinin ucunu bırakmıyor. Bütün hastalığım boyunca benimle ilgilendi. Tanıdıkça birbirimizle dost olduk, ailece görüşmeye başladık. O dostluk beni 2004'te ilk müzayedeme götürdü. Gidiş o gidiş. İkinci gittiğim müzayedede 44 numaralı bayrağı bana verdiler ve o bayrak hiç inmedi. O gün tam 125 eser birden satın aldım." Ceyhan'ın müzayedenin neredeyse 'kapattığını' öğrenince şaşırdım. Çünkü müzayedelere çıkan eserlerin hepsinin iyi olması az rastlanan bir durum. Bunu sorunca "Bir işi ya hiç yapmam ya tam yaparım. Ama sanat böyle değilmiş. Sonradan o gün aldığım resimlerin 90'ını sattım. Karşılığında 4 iyi resim aldım" diyor.

SERGİ SALONU GİBİ EV

Numan Ceyhan'la resimlerinin asılı olduğu Sarıyer Büyükdere'deki evinde buluşuyoruz. Sokak kapısından içeri adım atar atmaz kendimi bir sergi salonuna gelmiş gibi hissediyorum. Antredeki duvarlar tavana kadar resimlerle dolu. Üstelik Halil Paşa, Burhan Doğançay, Güngör Taner... Modern, çağdaş ve klasik resimler bir arada sergileniyor. Tahmin edeceğiniz gibi evin tüm diğer odalarının duvarları da boydan boya resimlerle dolu. Ama çoğunluğun depoda olduğunu öğreniyorum. Onları da sergilemek istiyor. Hatta evindeki kapalı havuz kısmını yıkıp büyük bir salona çevirme planı bile var.

Osman Hamdi'si olan bana gelsin

GÜNÜMÜZDE koleksiyonerlerin birçoğu artık sergi yapıp, kitap bastırıyor. Böyle bir planı olup olmadığını sorunca koleksiyonundaki en büyük eksiği de öğrenmiş oluyorum. Numan Bey, kitap ve sergi için harıl harıl Osman Hamdi tablosu aradığını anlatmaya başlıyor. "Osman Hamdi Türk resminin başlangıcı. Onun tablosu olmadan kitap ya da sergi yapmak istemiyorum. Osman Hamdi bulamazsam da onun hocası olan Jean-Leon Gerome tablosu edinmek istiyorum" diyen Ceyhan elinde Osman Hamdi tablosu olan dostlarına teklifler yaptığını söylüyor. Ama kimsenin satmadığını ya da astronomik rakamlar istediğini anlatıyor. Bir de çağrıda bulunuyor: "Osman Hamdi'si olan gelsin..."

Alan mı akılsız satan mı

NUMAN Ceyhan'la sohbetimiz esnasında öyle bir anektod aktarıyor ki, aslında neredeyse tüm koleksiyonerlerin başından geçmiştir: "Ömer Uluç'un 'Tanker' serisinden bir resme 12 bin lira verdim. O dönem işten çok da anlamıyorum... Resmi bir yıl sonra 28 binden sattım. Yüzde 100'den fazla kar. Dedim ki 'Hangi akılsız bu resme 28 bin verdi' Resim bir yıl sonra 85 bine tekrar satıldı. Öğrendim ki satan da benim için 'Hangi akılsız bu resmi bana 28 bine sattı' demiş." Ceyhan'ın başka pişmanlıkları da var tabii. Burhan Doğançay'ın 'Kurdele' serisinden ufak ebatlarda bir resmi de 7 bin liraya sattığını anlatıyor örneğin. Ama evinin antresinde Burhan Doğançay'ın 2.2 milyon liraya satılan Mavi Senfoni tablosunun küçük boyutlarda bir benzeri asılı duruyor. Müzayede evi sahipleri Mavi Senfoni'nin satışından sonra bu tabloyu açık artırmaya koymak istemişler ve başlangıç fiyatı olarak 1 milyon lira değer biçmişler. Numan Bey işin ustası olmuş tabii, teklifi reddetmiş.

2011 bütçesi beş milyon lira

ARTIK koleksiyonerler resim almadan önce kendilerine bir bütçe çıkarıyorlar. Ceyhan geçtiğimiz yıl 2 milyon dolarlık resim alımı gerçekleştirmiş. "Biraz bekleyip piyasayı görmek istedim" diye açıklıyor 'az' almasının sebebini. 2011 yılı bütçesi ise yaklaşık 5 milyon lira. Almak istediği resimler arasında Nazmi Ziya, Güngör Taner, Ferruh Başağa ve Mübin Orhon var. Ama hepsinin başyapıt niteliğinde eserlerini istiyor.

Çağdaş resmi 100 binin üzerine ben çıkardım

NUMAN Ceyhan'a hiç kaçırdığı için üzüldüğü resim olup olmadığını soruyorum. Genelde hırsı bu durumu engelliyormuş. "Bir resmi kafaya koyduysam mutlaka alırım," diyor. Hatta Türk çağdaş resmini ilk kez 100 bin liranın üzerine kendisinin çıkardığını anlatıyor. Burhan Doğançay'ların bile 100 bin liraları görmediği dönemde Ceyhan, Ömer Uluç tablosuna 115 bin lira vermiş.

Daha fazla hat almalıydım

Numan Ceyhan'ın resim dışında koleksiyonu yok. Ama hat toplamadığı için bin pişman. Evinde az ama önemli hat eserleri var aslında. Örneğin geçtiğimiz yıl Antik A.Ş müzayedesinde 1 milyon 150 bin liradan alıcı bulan Kazasker Mustafa İzzet'in bir yazmasına sahip. Ayrıca Hafız Osman ve Bakkal Arif'in de hatları var evinin duvarlarında. Bunları Can Has zorla aldırmış. Ama yeterince almadığı için pişman olduğunu dile getirirken "Şimdi hat almak neredeyse imkansız hale geldi. Fiyatlar uçtu gitti" diyor.

Sanatın gelişmesinde Demirören ve Çetindoğan'ın emekleri büyük

Numan Ceyhan koleksiyonerliğe 2004'te başlasa da tecrübesi çok daha eskilere dayanıyor. 85'te Türkiye'nin en büyük koleksiyonerlerinden biri olan Erdoğan Demirören'le Antikacılar Pazarı'nı ve galerileri gezerlermiş. Ama o dönemlerde Numan Bey, Demirören'in alımlarına anlam veremezmiş. Bakın o yılları nasıl anlatıyor: "Erdoğan Ağabey bazen Nişantaşı'nda bir daire parasını antikaya verirdi, hayret ederdim. Şimdi anlıyorum sanatın önemini. Türk sanatının gelişmesinde Erdoğan Demirören ve Cengiz Çetindoğan'ın katkısı büyük."
Sabah/Burcu ALDİNÇ