Ofislerin geleceği merak konusu oldu!
Salgının bitmesiyle çalışanlar plazalara geri mi dönecek, yoksa işverenler uzaktan çalışma sayesinde azalan giderleri göz önünde bulundurup bu işi kalıcı hale mi getirecek? İşte yöneticilerin, çalışanların ve insan kaynakları uzmanlarının yorumları...
Tüm dünyayı etkisi altına alan bir kenara koyarsak evden çalışma sistemine geçiş 2020’nin en büyük değişikliğe yol açtı. Teknoloji firmaları, reklam sektörü, öğretmenler, bankacılar, gazeteciler, finans uzmanları, psikologlar ve daha pek çok meslek grubundakiler martın ortasında evden çalışmaya başladı. Bugün geldiğimiz noktada kimileri tam zamanlı ofise döndü, kimileri evden çalışmaya devam ediyor. Kimileri de yarı zamanlı yani belli günler, süreler ofisten, belli günler uzaktan işlerini yürütmeye devam ediyor.
Rüya gibiydi ama çok geçmeden uyandık (!)
Hürriyet'ten Gizem Coşkunarda'nın haberine göre; evden çalışma sistemi başta birçoğumuza güzel gelse de bir süre sonra dünyamızı bir laptop ekranının boyutlarına indirdiğini ve iş-özel hayat dengesini kaybetmemize neden olduğunu hissettik. Bu durum çalışanları yordu. Evde eşofmanlarla çalışabilmek, saatlerce trafikte kalmamak bir rüyanın gerçeğe dönüşmesine neden oldu ama rüyadan uyanmamız pek uzun sürmedi: Sekiz saat ofiste çalışma zorunluluğu yerini günün her saati çevrimiçi olma haline bıraktı.
Ekip ruhu zamanla kaybolmaya başladı. Eşler kendilerini bir anda aynı ortamda çalışır buldu. Okula gönderilemeyen çocukları oyalamak için aktiviteler yetersiz kaldı. Paylaşımlı evlerde yaşayanlarsa bitmek bilmeyen mesai saatlerinde yatak odalarına tıkıldı.
Yeni motto: ‘Bunu geri vermeyeceğim!’
Basın ve halkla ilişkiler şirketinde çalışan Alihan Sencer bir odasını kiraladığı evinde geçirdiği pandemi sürecini şu şekilde anlattı: “Evde iki kişi yaşıyoruz. Herkes kendi odasını ofise çevirdi. Hep işyerimin evime yakın olmasını isterdim ama yataktan kalkıp bir adımda toplantı sandalyesine oturmak birkaç haftanın sonunda motivasyonumu yerle bir etti. Çalıştığım ve çalışmadığım saatlerde içeriği farklı olsa da fiziksel olarak aynı şeyi yapıyordum: Tüm gün bir ekrana bakıyordum.” Sencer bir süre sonra kazandığı parayı market alışverişi dışında bir yere harcayamadığında yaşamak için gerçekten ihtiyacı olan miktarı sorgulamaya başladı.
Pandemi tıpkı Sencer gibi diğer beyaz yakalılara da yaşamaya değer bir hayatı keşfetme fırsatı yarattı. Pek çoğumuz neredeyse ilk kez gerçek anlamda ailesiyle birlikte olma ve mevcut hayatıyla yüzleşme imkânı buldu. Araştırmalara göre evde ne kadar zorlansalar da aynı standartlarda ofis hayatına geri dönmek istemiyorlar, yeni mottoları: “Bunu geri vermeyeceğim!”
Bir yayınevinde satış uzmanı olarak çalışan İdil Arslan, evden çalışmaya devam ediyor ve kadınların ortak problemlerini şöyle anlatıyor: “5 ve 8 yaşında iki çocuğum var. Pandemide eşim evde yok gibiydi. Çocuklarla aktivite, dersler, yemek, çamaşır, temizlik gibi ev işleri bana kaldı. Bir yandan da bitmek bilmeyen toplantı ve e-posta trafiği... Eminim kadınların büyük çoğunluğu bu yükün altına girdi. Birbirinden farklı işleri aynı anda yapmaya çalışmak stresimi her geçen gün daha da arttırdı. Bu durumun içinden eşimi işbölümü yapmaya ikna ederek çıktım. Yapamayan, bunu eşine kabul ettiremeyen kadınların varlığından da haberdarım...”
KONDA’nın bir saha araştırması da Arslan’ın anlattıklarına hak veriyor, salgın sürecinde kadınlar erkeklerden dört katı daha fazla ücretsiz emek harcadı.
Post-pandemik ofise hoş geldiniz
Evden çalışanların ortak problemleri salgınla birlikte büyüyerek devam ediyor. Henüz virüse karşı bir aşı bulunamadı ve uzmanlar salgının ne kadar süreceğini öngöremiyor. Normal düzene geçişle ilgili bir tahmin de yürütülemediğinden iş hayatının yeni bir düzene ihtiyaç duyduğu aşikâr. Araştırmalara göre şirketler alanlarını verimli şekilde küçültme eğiliminde. Eskiden büyük ofis yatırımları yapan firmalar şimdi hızlı, esnek ve hazır ofis çözümlerine yöneliyor. Çalışanlar da evde çalışmaya sıcak bakıyor ama “Bu standartlarda çalışma ortamı, verimliliği sürdürülemez kılıyor” diye konuşuyor.
Peki ne olacak?
Han Spaces önderliğinde 60 lider isim ve 120 üst düzey yöneticinin katılımıyla kurulan Re-Set Workspaces platformu bu konuyu masaya yatırdı. Platformun oluşturduğu ‘Türkiye iş hayatı ve çalışma alanları yeni dönem raporu’na göre evden çalışanların yüzde 52’si bu duruma hızlı adapte olduğunu söylese de evden çalışmanın iş hayatını olumsuz etkilediğini düşünüyor.
Camları açılan, bahçeli işyerleri...
Yine aynı rapora bakıldığında çalışanlar özel hayatlarındaki unsurları çalışma ortamını seçerek aidiyet hissini arttırmayı amaçlıyor. Örneğin, her yerde yeşil bitkilerin, akvaryumların olması, evcil hayvan beslemek gibi... Çalışanlar artık yarı zamanlı olmakla birlikte geniş, sade, gün ışığı alan ferah ofisler istiyor.
Araştırma şirketi FutureBright Group’un kurucusu Akan Abdula yakın gelecekteki çalışma modeli hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Beyazyakalı çalışanlar bir işgününün yeniden tanımlanması için çağrı yapıyor. COVID-19 bittiğinde şirketler yepyeni motivasyonlarla karşı karşıya olacak ve kontrolü paylaşmak zorunda kalacak. Artık ‘Merkez ofisim burası, buraya geleceksin’ formülü zor çalışır. Yıllardır örtük bir ‘ideal çalışan’ modeli üzerine inşa edilen ofis sistemleri artık biraz da kendini daha ideal hale getirmek zorunda kalacak.”
‘Ofisler de Uber’leşecek’
Han Spaces Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş da “Artık herkesin aynı anda aynı binaya girip çıktığı, tektip mesai sisteminden de tektip plaza insanından bahsedemeyiz” diyor. Alkaş, evlere daha yakın çalışma alanlarının hem şirketler için maliyet avantajı yarattığını hem de çalışanların trafikte geçecek iki saati geri kazandığını söylüyor: “Yani ofisler de Uber’leşecek (Uber: Bir uygulama aracılığıyla çalışan kısa zamanlı araç kiralama seçeneği). Yeni ihtiyaç sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uygun, teknolojik altyapıyla donatılmış yeni nesil merkezler, uydu ofisler” diye konuştu.
Z kuşağındakiler sosyalleşmek istiyor
Görünen o ki bu süreçten sonra ofisten çalışmak bir zorunluluk olmayacak. Diğer taraftan yapılan anketler özellikle Z kuşağının şirket kültürünün bir parçası olmak, sosyalleşmek ve kendine yeni şeyler katmak için ofise gitmek istediğini ortaya çıkarıyor. Ofis mobilyaları şirketi Nurus’un Yönetim Kurulu Başkanı Güran Gökyay da ev içindeki çalışma konforu sağlansa da işbirlikleri ve sosyalleşme için insanın insana ihtiyacı olduğundan bahsetti. Gökyay, şunları söyledi: “Evden çalışmanın yarattığı yalnızlık hissini giderecek, şirket kültürünü yansıtabilecek çalışma alanlarına ihtiyacımız daha çok olacak. Bu nedenle genel merkezlerin ve uzaktan çalışma modellerinin entegre olduğu hibrit çalışma düzenine geçileceğini öngörüyoruz.”
‘ÖNEMLİ OLAN ÇALIŞANLARIN UZAKTAN ÇALIŞMA KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ’
Demirören Medya İnsan Kaynakları Grup Başkanı Elif Karacaoğlu
''Pandemi süreci işverenlere alışılagelmiş çalışma koşullarını gözden geçirme fırsatı sundu aslında. İlk etapta çalışanların sağlığını korumak adına uygulamaya koyulan uzaktan çalışma modeli pandeminin uzamasıyla birlikte tüm şirketlerin yeterliliklerini test etmesine imkân tanıdı. Bizler gibi 7/24 yaşayan ve dinamik bir sektörde dahi uzaktan çalışmaya hızlıca adapte olundu.
Türkiye bir üretim merkezi de olduğu için fiziksel çalışma gerektiren sektörlerin yoğunlukta olduğu bir ülke. Bu sektörler için uzaktan çalışma mümkün olmayabilir ancak dijital altyapısı uygun olan birçok sektörde uzaktan çalışma modeli sürdürülebilir hale getirilebilir. Burada önemli olan çalışanların uzaktan çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve her alanda dijitalleşmenin sağlanması. Elbette fiziksel ortamı görmek kişide aidiyet adına önemli bir faktör. Yani örneğin, yeni çalışmaya başlayacak birinin bu kapıdan girmesi, binayı, merkezi görmesi, öyle işe başlaması... Ancak bir plazanın bir katında ya da herhangi bir fabrikanın bir bölümünde çalışan biri için aynı şey geçerli olmayabilir.
Büyük ofislerden küçük ofislere geçiş...
Uzaktan çalışma işverenin operasyonel maliyetlerinden sağladığı tasarrufu, çalışanlarına farklı kaynaklarla sunma imkânı veriyor. Halihazırda birçok şirket kalıcı çözümler üretmek için çalışıyor ve yeni teknolojik ürünler de uzaktan çalışmaya uygun olarak tasarlanıyor. Büyük ofislerden küçük toplanma ofislerine geçişle birlikte tüketimi ve trafiği azaltıcı çevreci çözümler de pek çok kurumun gündeminde. Uzaktan çalışmaya uygun çevrimiçi iletişim ve süreç takip platformlarına yatırımlar yapılıyor. Bunlarla beraber çalışanların internet ihtiyaçları, gıda ve artış gösteren fatura maliyetleri için de destek paketleri kalıcı olarak uygulamaya alınıyor. İşveren tüm bunlara ekstra maddi bir yatırım olarak değil, yeni sistemden gelecek verim olarak bakmalı. Çalışanına, ürününe, işine yatırım olarak görmeli.
Yönetici çalışanın kendi zamanlamasına saygı duymalı
‘Uzaktan çalışma yöneticilere ek sorumluluklar getiriyor mu’, bu da merak edilen bir konu. Aslında burada iki farklı yönetici grubu var. Bir üst yönetici, bir de ara yönetici. Üst yöneticiler bu sisteme daha kolay alışırken bazı ara kademe yöneticilerin çalışanların iş-yaşam dengesine dikkat etmemesi, öğlen yemeği saatlerinde toplantı yapması, çalışma saati bittikten sonra telefon ve e-postayla işe devam edip çalışanların özel hayatlarını düşünmemesi gibi nedenlerle kişiler bir süre sonra bunalabilir. Hatta uzaktan çalışma sürecinde bu yüzden istifalar da görülebilir. Burada ekip ruhunun kaybolması neden olarak gösterilse de aslında bu, ara yöneticinin, çalışanının zamanlamasına uymamasından kaynaklanan bir durum olabilir. Bu sadece bu dönemde olan bir şey değil ama pandemi sonrası arttı. Evden çalışma modeli, yeni bir kültür ve bu yeni kültürün benimsenmesi zaman alsa bile başarılı bir ekip yönetmenin ilk şartı; yöneticilerin, çalışanın verimli olabileceği zaman ve koşulları anlayıp uygulaması.''
İŞE GİDENLER VİRÜS TEHLİKESİYLE, EVDE KALANLAR PSİKOSOSYAL SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan
''Pandemi sürecinde beden gücü ya da hekimlikte olduğu gibi yerinde görmek, dokunmak dışında hemen her iş yeni modellere doğru yönlendi. İşte kuşkusuz en önemli öğe, yani işi yapan insan daha da çok öne çıktı ve artık işin yapılabildiği mutfak, balkon, park, plaj, her yer ‘işyeri’... Tabii işyeri değişince yeni çalışan sağlığı unsurları söz konusu oldu. Hareketsiz kalma, ergonomik olmayan biçimlerde oturma, aşırı ve dengesiz beslenme de devreye girince yeni dönemde de ‘çalışan sağlığı ve güvenliği’ ön plana çıktı. Artık işe gidenler için koronavirüs, evdekiler için psikososyal ve ergonomik sorunlar en başta gelen sorunlar olmaya başladı. Yeni dönemde koronavirüs önlemlerini uygulayan, evde de konforu sağlayan, çalışanın sağlığını ve ailesini koruyan işyerleri daha verimli işler yapan kuruluşlar olacak gibi görünüyor.''
Emlak sektöründe yeni trend: Sanal ofisler!
Artık büyük ofislere ihtiyaç yok!