Kentsel Dönüşüm

Okmeydanı 10 yılda dönüşecek!

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan: Okmeydanı 10 yılda dönüşecek. Bu dönüşümde Afet Yasası işimize geliyor" dedi...

Okmeydanı’nda birçok insan bölgeyi terk etmek zorunda kalacağı endişesi taşıyor. Burası zaten çok yoğun yapılaşma olan bir bölge değil mi, bir de müteahhit payı nasıl çıkarılacak? Bölgede bodrum katlar ve ticari alanlar dahil maksimum 800 ile 900 bin metrekare kullanım alanı var. Proje bitince bu toplam 3 milyon metrekare olacak. Yaklaşık yüzde 70 bir artış var, bu demektir ki 100 metrelik yerin 170 metre imar hakkı olacak. Müteahhit kendisine yarısını alırsa vatandaşa yine 85 metrekare kalır. Zaten biz burada 80 ya da 100 bin değil 60 ila 65 bin kişinin yaşadığını düşünüyoruz. 


Nasıl hesaplanıyor bu? Mahalleliye göre bu rakam yüz bine yakın... Şöyle: Planlama ölçütlerine 

göre 1 kişi 25 metrekarede yaşar. Burada toplam konut alanını 1700 metrekare alsak bu rakamlara tekabül ediyor. 

Proje alanında sit alanı olarak belirlenen 14 bölgedeki binalar yıkılacak ve çevreye dağılacak. 

Sit alanları içlerinde tarihi eser olduğu için değil, vakıflara ait olduğu ve vakıflar satılmasına izin vermediği için boş kalıyor, bu doğru mu? 


Doğru. Vakıflar bize ’ Bu yerleri satamazsın’ dedi. Ne oldu, bu bölgelerde yaşayanlar başladı ağlamaya. Biz binlik planda hem 14 bölgeyi vakıflara bıraktık, hem de okul, yol, yeşil alan sığdırdık projenin içine. Bütün bu çalışmayı yapmasak yeşil alanda, yollarda kalanlar tapu alamayacaktı. Nüfusun yüzde 40’ı hak sahibi olamayacaktı. İmar hakkını 3 milyon metrekareye bu yüzden çıkarttık, müteahhit payını verelim de adamların cebinden para çıkmasın diye. Şimdiki halinde 65 bin kişi varken burada 100 bin kişi yaşayacak. Ama daha medeni, daha yaşanılır bir yer olacak. 


Projede bölgedeki mevcut iş alanları, örneğin tekstil atölyeleri kapanıyor. Burada çalışanlar ve kiracılar bölgede kalamayacak mı? Rasyonel baktığımızda önce mülk sahibinin işini çözmemiz lazım. Benim buradaki bütün gayretim imar hakkı garanti edilmiş tapularını vermekten ibaret. Okmeydanı’nda ertesi gün hayatı tepetaklak eden bir hareketlilik düşünmesin kimse. Bunlar 1-2 senede olacak şey değil, 10 yılda dönüşecek Okmeydanı. Vatandaş ne zaman anlaşmak isterse müteahhide verecek, oturup uzlaşacaklar. Müteahhitten kira yardımı alacak... 


Dönüşüm bölgesi içinde kiracılar için de kira kontrolü olan konutlar yapılamaz mı? Finansman nereden bulunacak? İmarları daha da arttırıp bir de onlara mı yer verelim? Tarlabaşı’nda kiracılara ne yaptık? Kayabaşı TOKİ’den çekilişsiz kurasız konut verdik. O insanlar burada kiracıyken, orada mülk sahibi oluyor. İsterse orayı kiraya verir, gelir burada başka yerde yaşar. 

Okmeydanı için yüzde 51 isterse dönüşecek demiştiniz... Yüzde 51’i örnek olarak söyledim. Afet Yasası’nın ruhu o. Ben en az yüzde 85 talep bekliyorum yoksa dönüşüme gitmem. Talep olursa Afet Yasası’nın sağladığı imtiyazlar kullanılabilir. İnsanlar Afet Yasası’nı devlet kafadan atlayacak, her yeri yıkacak sanıyor. Afet Yasası aslında bir imtiyaz yasası, yeşil kart gibi bir şey. Başbakan aslında ne diyor? “Siz bir araya gelin ben size yardım edeceğim. Önünüze çıkan adamları da ben bertaraf edeceğim” diyor. Sütlüce’de böyle oldu, halkın yüzde 98’iyle anlaştık, 2 kişiyle anlaşamadık. Şimdi orası Afet Yasası’yla kamulaştırılacak. 


Eski Okmeydanlılar amcanız İsmail Hakkı Demircan’ın Kasımpaşa vapur iskelesinde kum, çimeNto, demir sattığını anlatıyorlar. “Buralardaki evler o malzemelerle yapıldı”diyorlar. Doğru mudur? Evet amcamdı yıllarca kumculuk yaptı. Zamanında ondan çimento almış olan vardır. 1980’den sonra bıraktı ama. Buralardaki asıl yapılaşma 90’dan sonra oldu. Ailem burada çok iş yaptı ama buradan öyle hikâye çıkmaz, herkes bir şey satıyordu. 


Tarlabaşı’nda tescilli birçok bina yıkılıyor. Bu konuda Yenileme Kurulu da yıkıma izin verdiği için çok eleştiriliyor. 

Yıkılan binalar hep betonarme, çimento yapılar çıktı. Tarihi miydi onlar? Tescilli binaların birçoğu korunuyor. Koruma metotları itibarıyla kimisi olduğu gibi korunuyor, kimisinin cephesi korunuyor, bir kısmı da yıkılıp yeniden yapılıyor. O kararları kurul veriyor biz değil. Korumacılığın metotları farklı farklı. 


5366 sayılı kanunu siz mi çıkarttınız? Tabii biz çıkarttık. Tarlabaşı’nda vatandaş bana gelip ‘Burayı dönüştürelim’ deyince 5366 sayılı kanunu çıkartıp tatbik etmiştim. Madde madde yazdık. 2863 sayılı Koruma Kanunu’nun devamıdır. Birbirleriyle çelişen bir şey yok.


Radikal