Önce iş güvenliği!
Türkiye'de her gün iş kazaları oluyor, çalışanlar hayatını kaybediyor. Tek tek ölümler dikkat çekici haber olmadığı için de işçi güvenliği tartışılmıyor. Ancak ölümler toplu olunca gündem değişiyor...
Bu sözü çok sık görürsünüz. Ama bazı işverenler 'daha çok kazanacağım' hırsıyla bu kuralı 'önce iş sonra iş güvenliği' diye değiştirmiş İş kazası durumda!
Türkiye'de her gün iş kazaları oluyor, çalışanlar hayatını kaybediyor. Tek tek ölümler dikkat çekici haber olmadığı için de işçi güvenliği tartışılmıyor. Ancak ölümler toplu olunca gündem değişiyor. Soma faciasıyla ilgili tartışmalar bitmeden Şişli'deki asansör kazasını yaşadık. 10 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. 30 Haziran 2012'de işyerlerimizin daha güvenli olması için kapsamlı bir yasa çıkarıldı. İnsan sağlığını, güvenliğini koruyacak bu yasaya bile karşı çıkanlar oldu. Yasanın ne kadar önemli olduğunu ancak bu faciaları yaşayınca anlıyoruz. Kurallar konuluyor ama bunu ciddiye alan işveren ya da çalışan sayısı az. Cezalar başlayınca, belki farkındalık artacak ama, şapkaları önümüze koyup düşünme vakti geçiyor. Çünkü Türkiye'de günde ortalama 172 iş kazasında 4 çalışan hayatını kaybediyor, 6 çalışan sürekli iş göremez hale geliyor. Üstelik bu kazaların yüzde 98'inin önlenebilir olduğunu görüyoruz. 'Daha çok üretip, daha çok kazanacağım, maliyeti düşüreceğim' hırsıyla bir insanımızın bile hayatını kaybetmesine sebep olmaya değer mi?
DENETİM AÇMAZI
Bir facia olunca ilk akla gelen denetim oluyor. Burada da büyük bir tartışma var. İş güvenliği uzmanları, maaşını patrondan alıyor. Bu eleman önce patronunu uyaracak, eğer tedbir alınmazsa Bakanlık'a şikâyet edecek. Şimdi soru şu: İş güvenliği uzmanı maaş aldığı işyerini şikâyet ederek, üretimi durdurabilir mi? Bu pratikte gerçekleşebilir mi?' Eğer işyerini şikâyet ederse, işinden olma kaygısı var. Göz yumarsa bu kez yargılanma tehlikesi çıkıyor. Yasa ise iş güvenliği uzmanlarının görevlerini bir bağımsızlık içinde kısıtlanmadan yapmasını emrediyor. Aynı şekilde inşaat şirketleri yapı denetim firmalarını kendileri seçiyor. Bu noktada çeşitli öneriler var. Birincisi bu kişilerin kamu görevlisi gibi olmaları ve şirketten maaş almamaları. Böylece görevlerini bir iş kaygısı yaşamadan yapmaları gerekiyor. Maaşlarını devlet öder ve denetleyecekleri şirkete bağlı olmazlar. İkincisi ise maaşın bir fondan ödenmesi. Bir diğer öneri ise yapı denetim firmalarını kamu otoritesinin seçmesi. Zaten Başbakan Ahmet Davutoğlu da iş güvenliği için yeni eylem planını açıkladı. Konu önümüzdeki dönemde gündemimizde olmayı sürdürecek.
ÖLEN İŞÇİLER İÇİN HAKLAR
Asansör faciasında ölen 10 kardeşimizin aileleri için bazı haklar bulunuyor. Bu işçilerin sigortalılık sürelerine bakılmaksızın iş kazasında hayatlarını kaybettikleri için geride kalanlarına ölüm geliri bağlanıyor. Bunun yanında eğer 5 yıllık sigorta ve 900 prim günleri varsa ayrıca ölüm aylığı da bağlanacak. Ölüm geliri eş ve çocuklara, asgari ücretten az geliri olan ana babaya ödeniyor. Bağlanacak ücret, işçinin son 3 aydaki maaşının ortalaması alınarak tespit ediliyor. Ortalama maaşın yüzde 70'i ölüm geliri olarak veriliyor. Hem ölüm geliri hem de ölüm aylığı hak eden eş ve çocuklar için ise uygulama, fazla maaşın tamamı az olanın yarısının ödenmesi şeklinde oluyor. İş kazası sonucu ölen işçilerin ailelerine cenaze yardımı da ödeniyor. 2014 için belirlenen miktar 415 lira. Ayrıca ölen işçilerden 1 yılını doldurmuş olanlara kıdem tazminatı da ödeniyor. Ölenlerin yakınlarının maddi manevi tazminat davası açma hakları da bulunuyor.
Faruk Erdem/ Sabah