Önder Halisdemir'den kariyer için sıcak öneriler!
Finans Gündem'in yazarlarından Önder Halisdemir "Gelecek geldi... mi ?" başlıklı yazısını yayınladı. İşte yazının detayları..
Meslekler Kaybolurken başlıklı yazıma birçok yorum geldi. Açıkçası şaşırdım. Zira kamuoyunun görüş ve ilgi mesafesinin birkaç aya düştüğü bu ortamda bu ilgiyi görmek yüzeydeki dalgalara değil belirleyici dip dalgalarla ilgilenenleri keşfetmek öğreticiydi. Sofistike gözüken konulara meraklı okurların destekleyici yorumlarının yanısıra bilişim dünyasında saygın yerleri olan okurların yazılanları onaması önemliydi. Okurların bir kısmı haklı olarak teknoloji ile ikame edilerek emek piyasasından çekilen insanların yaşamlarını idame ettirebilmeleri için sıcak biçimde tartışılan “Universal Basic Income” konusunu ele almamı istediler. Bunu not ediyorum. Ancak bu yazımda ise taleplerin çokluğu sebebi ile kariyerleri ve çocukları için sıcak öneriler isteyenlere bazı ipuçları vermeye çalışacağım. Tabi bende olan iplerin uçlarını.
Doktorsuz hastane, Yargıçsız mahkeme, Şoförsüz taksi...
Geliyor demiş ve gerekçelendirmiştik önceki yazımızda. Üstelik bu yazıyı okuyanların büyük çoğunluğunun yaşayacağı gelecekte demiştik. Gelecek diye söz edince insanoğlunun zihninde “gelecek” kelimesi ilk anda sanki kendisinin olmayacağı bir zaman şeklinde canlanır. Zira amigladamızdaki ön bellek her yeni karşılaştığı durumu yakın geçmişin ve bugünün verileri ile karşılaştırarak tanımlamaya çalışır. Eğer geleceği düşünecek formasyonda yaşamıyorsak hazırlıksız ön belleğimiz error vererek “amaaan ben görmem bunları” konfor alanına iter. Çünkü çoğunlukla ön belleğimiz bugün olanları bile gereğince kavramıyor edilgen biçimde uyum telaşındadır. Hele geçmiş eğitim sistemimizin edilgen bireyler yetiştirme konusundaki mahareti bana geleceği değil mevcut standartlarımı belirleyen biri (üstüm,patronum vs) ne yapacağımı söylesin yeter kolaycılığı içerisindedir.Verilen işi iyi yapmaya çalışıyor üstü ile iyi anlaşıyorsa bir sonraki günü garanti görür. Gelecek çoğu insan için ertesi gündür. Günler arasındaki ufak değişikliklerin, okuduğu bir haberin haftalar/aylar sonrası yarattığı etkileri ancak yaşamına dokununca ilişkilendirebilir.
Gelecek geldi...mi?
Meslekleri yutacak gelişmeler için yeni bir teknoloji gerekmediğini sürecin başladığını ve sonuçlarını yaşayacağımız bir zamanda bunları göreceğimizi ele almıştık. Keşfedilecek yeni teknolojlerin ve randıman eğrisinin ancak bu süreci daha da hızlandırması sözkonusu olacaktır. Yani çoğunluğunu maksimum 30 sene içerisinde gerçekleşmesini beklediklerimizin 15 sene içerisinde gerçekleşmesi gibi. Hadi düşünelim binlerce parçadan oluşan bir yol robotu olan otomobil dünyada 90 milyon adet üretiliyor. Bu robotları da fabrikadaki işçi robotlar üretiyor. Bunların yaptığı işlere insan beyni ve gücü gereksinimi artık kalmadı sadece küçük rötuşlar yapılıyor. Her yere navigasyonla gidiyoruz gaza ve frene basmak için mi insana ihtiyaç olduğunu düşünüyorsunuz? Sensör teknolojilerinin geldiği noktayı ıskalamışsınız o zaman. Daha kompleks gereksinimleri hatta isterseniz İstanbul’un yollarını da tartışalım. Yılda 90 milyon yol robotu üretiliyorsa kaç tane prototipleri dolaşan bizden daha güçlü, denileni eksiksiz yapan maaş,izin,mesai mevhumu olmayan işgücü robotu yapılır sizce? Bu arada Bill Gates geçen hafta robot çalıştıracaklardan vergi alınmasını gündeme getirdi.
İnsan robot dönüşümünü anlamak için mutfağınıza bakmanız yeterli. Gerçi yemek yapmak/bulaşık yıkamak bu kadar kolaylaşmasına rağmen -ay bişey de çıksa bunları rafa dizse keşke- yemek yapan sayısı gittikçe azalıyor değil mi? Neden uzun mesailer mi? Uzun mesailer ne için? Niye beynimiz ve vücudumuzu yeterince kullanmadığımız halde daha yorgunuz peki? Neyse işin felsefesine girmiyoruz :) Devam edelim.
Beyaz yakalılar bize hala ihtiyaç var kolaycılığında mısınız? Donanımı olmayan robotlar olan yazılımlar birçoğumuzun yaptığı işini elinden aldı henüz haberimiz yok veya çaktırmıyoruz. Büyük şirketler ve çalışanların çoğu zombi durumundalar. Eski kuşak patronlarımız sağolsun. Rakiplerden biri uyandığında ise geçmiş olsun. Gelecek geldi arkadaşlar…Şimdi giderek artan bir hızda dönüşüm zamanı.
What is next?
Meslekler kaybolurken maalesef aynı hızda yerine yenileri çıkmıyor. Çok daha azı çıkıyor. Şu an bir geçiş aşamasında olduğumuz için teknoloji ile yeni meslek çıktı diye seviniyoruz aslında çıkan geçmişte yapılan işleri teknoloji ile dijitalde yapanlar oluyor. Daha az insana gereksinim oluyor. Çıkanların ömrü de son derece kısıtlı. Yeni çıkan mesleklere ise okul müfredatlarımız cevap vermiyor. Okul müfredatları ayak uydurana kadar ise o meslek kayboluyor. Bence zaten meslek eğitimi için üniversite eğitimi olmamalı neyse…
Diyeceğim odur ki aslında yeni ortaya çıkan pek bir meslek yok. Dönüşüme konvansiyonel hareket ettiğimizde ayak uyduramıyoruz.Her birimizi bekleyen sıradaki işimiz için yaşımız, yapılan mesleğin teknoloji esnekliği ve rekabetin gücü belirleyici oluyor. Herkes için tek bir reçete yok ancak bize zaman kazandıracak yollar var.
Sıcak bir örnek
Dün bir dostumla çok iyi bir üniversitenin elektronik mühendisliği son sınıfta olan oğlunun pilot olmak istediğini, sahada daha az maaşla mesleğini yapmak yerine geliri çok daha iyi olan pilotluk için son derece pahalı olan eğitimi almasını finanse edeceğini anlatıyordu. Bence yapma dedim. Zira uçak şoförü olmak için fazla bir eğitim almıştı. İnsansız hava araçlarının sürekli geliştiği, droneların eve girdiği bir zamanda insansız yolcu/çok amaçlı uçakların geliştirilmesinin artık radara girdiğini büyük ihtimalle gizli biçimde geliştirildiğini söyledim. Evet son 10 senede insanoğlunun mobilitesi büyük ölçüde arttı. Bu daha fazla uçak ve tabi pilot ihtiyacı demekti. Muhtemelen önümüzdeki 5 yılda bu trend devam edebilirdi. Ya sonra? Oğlunun önünde ise 45 yıllık bir çalışma hayatı olacaktı. Başlangıçta aldığı maaşın getirdiği standartlara alışacak mortgage a girecek ancak şu an çok kazandıran mesleğe hem fazla emek arzından dolayı hem de sistemlerin daha az insan müdahalesine açık hale gelmesinden dolayı maaşının düşeceğini sonrada iş bulma sıkıntısına gireceğini anlatmaya çalıştım. Ucuz uçuş için yaşanan rekabetin götürdüğü yere, hızlı trenlere, pilotaj hatalarının sigorta maliyetlerinin dayatacağı standartlara vs girmeye vakit kalmadı.
Bu birçok bugün kazandıran meslek için böyle. Kimse mesleğine haklı olarak toz kondurmak istemez. O kaleyi ve konfor ortamını sonuna kadar savunmak ister. İnsanın unsurunun o meslek için ne kadar önemli olduğunu anlatır. Malesef durum böyle değil.
Peki ne iş yapacağız kardeşim?
Evet zurnanın zırt dediği yer orası zaten. Bugün teknolojiye yön verenlerin kesin konuşamadığı da bu. Meslek sayılamıyor ortaya karışık konuşuluyor. Bill gates’e soruyorlar bu soruyu fizik,matematik ekonomi okusunlar falan diyor. Üstelik bugünün gelecek zamanı ne önce onu konuşmalıyız. Önümüzdeki 10-20-30 senemi 50 senemi? Her zaman dilmine göre ayrı konuşmak lazım. Soruyu kendimiz için mi çocuğumuz veya onun çocuğu için mi soruyoruz? Daha sonrasını düşünmediğimiz kesin daha sonrası çevre aktivistlerinin takıldığı bir konu. Zaten parça değişimi ile sonsuza kadar yaşayacağımızı bilsek çevre sorunları açısından bugünkünden daha iyi bir dünyada yaşamak için çırpınacağınımıza eminim. O kadar sorumluluk hissetmediğimiz açık. Birçoğumuz için gelecek ertesi gün ve aydan ibaret.
Gelecekte ne işler yaparak gelir sağlayacağımız öncelikle kaç yılı konuştuğumuz ile ilgili bir konu demiştik. Birçok diğer faktörden en güçlüsü yine de zaman faktörüdür.
Emekliliğine 5 yıl kalanların birçoğu ite kaka süreci bir şekilde tamamlar gözüküyor.
10-15 yıl kalanlar içinse mesleklerini sürdürebilmek için değişecek kalifikasyonlara uyum becerisi önemli olacaktır. Daha az insan o mesleği yapacak ancak uyum becerisi yüksek olanlar çemberin içinde kalmaya devam edeceklerdir.
Emeklilik planına 10-15 yıl kalanlar şimdiden tasarruflarını arttırmaya değişik konulardaki becerilerini geliştirmeye çalışmalılar.Mevcut meslekleri çok büyük ihtimalle onları başarılı bir emeklilik planına ulaştırmayacaktır. Şimdiden Khan academy,Udemi,Coursera,Turkcell akademi,uzman tv gibi mecralarda yeni yetkinlikler edinmeye başlamalarını şiddetle öneririm.
Yine 10-15 yıl bandında sosyal güvenlik sistemi değişecektir. 10 yıl sonra yüksek gelir getiren bir işte çalışanların sayısı o kadar azalacağı ve/veya azalacağı öngörüldüğü için çalışanların sübvansiyonuna dayalı sosyal güvenlik sistemi büyük ölçüde değişecektir. Bu süreçte toplumlarda anarşiyi önlemek için “national basic income” denemeleri yaygınlaşacaktır.
Emeklilik planına 15-20 yıldan daha fazla kalanlar ve genç kuşak için ise yazacaklarım büyük benzerlik taşıyor olacaktır. Bu dahi 20-30 yıl perspektifi içindir. 30 yıl sonrası içinse ancak futuristik fantezileri ortaya koyuyor olabiliriz. Konumuz ise futuristik fanteziler değil çıplak gerçekler.
Emeklliğine 15-20 yıl ve daha fazla kalanlar mevcut mesleklerini ve/veya tahsilini yaptıkları mesleği sürdüremeyecekleri açık olacağından kendi donatılarını farklılaştırmak yatay gelişime dikey gelişim kadar zaman vermek durumundadır.
Önümüzdeki 20-30 yıl bandı için şanslı alanlar olarak; eğlence/medya, yiyecek/içecek,psikoloji ve türlü kişisel danışmanlık işleri, devlet hizmetleri ve kısmen tarımı otomasyonun gelişimine rağmen insanların geniş biçimde iş alanı bulabildiği işler olarak görüyorum. İnsan üretimden çekilecek hizmetler sektöründe diğer insanların kendilerini iyi hissetmesi için varlıklarını sürdürüyor olacaklardır.
Şu an iyi bir üniversiteye/bölüme girmesi için bizim kaynaklarımızı çocuklarımızın ise zamanını seferber ettiği bu geçiş zamanında onları gri alandan kurtarmak için paradigma değiştirmemiz gerektiği açık.
Gaybı şüphesiz Allah bilir. Bizim yapmaya çalıştığımız bugünkü teknolojinin dönüştürme hızı ile olabilecekleri ortaya koymak ve bu dönüşümün gerektirdiği adaptasyon ihtiyacına dikkat çekmektir. Yazı karamsarlığa değil uyanmaya ve daha çeşitli çalışmaya yöneltme amacını taşımaktadır.
Şu an ne okullarımız, ne müfredatımız ne de konvansiyonel sistemde yetişmiş öğretmenlerimiz bu gelecek için bireyleri yetiştirmiyor. Dolayısı ile iyi bir eğitim artık gelecek garantisi değil.
Uzun yıllardır eğitim değil anti-eğitim alan bizler bu sebeple yenilik ve marka çıkaramıyoruz. Nasıl bir eğitim ayrı bir yazının konusu olacaktır.
Sevgiyle kalın...