Ordu'da emlak sektörü hareketlendi!

Ordu'nun 'Büyükşehir' statüsü kazanması ve havalimanının açılmasıyla gayrimenkul satışının patladığı ilimizde mülk edinmek isteyen çok sayıda vatandaşın gösterdiği yoğun ilgi, beraberinde emlak ve inşaat sektörünü de hareketlendirdi. Buna paralel olarak çarpık kentleşme, denetimsizlik ve rant sorunlarını da beraberinde getirdi. Sonra ne mi oldu? Sektördeki rantı gören çoğu insan emlakçılık işine soyundu. Kurumsal yapıya sahip olmadan, esas işinin yanında emlak piyasasına dalan 'korsanlar' kayıt dışılığa ve kuralsızlığa yol açtı. Bir telefon, bir arabayla işlerini yürüten bu kişiler alıcı ile satıcı arasında ciddi anlaşmazlıklara yol açtı. Geçmiş yıllarda yaşadığım tatsız hadiselerin de etkisiyle emlakçılara güvenmediğimden geçen hafta meşhur bir emlak sitesine satılık arsa ilanı vermiştim. İnternet sayfasına bıraktığım numaradan tarafıma ulaşanların çoğunun işyerleri olmadığını öğrendim. Anladım ki; Ordu'da eline çanta, cebine telefon alan başıboş adamlar bu sahada cirit atıyor. Bu tipler sektöre ciddi prestij kaybı ve karmaşa yaşatıyor. Emlak sektörünün bir yasal düzenlenmeyle disiplin altına alınmaması bir takım kötü niyetlinin 'at koşturduğu' bir ortama dönüşmüş. Maalesef bilgisiz ve eğitimsiz simsarlar nedeniyle kent ekonomisi büyük zarar görüyor. Varsa! Esnaf sanatkârlar odası, Emlakçılar odası ve maliye işbirliğiyle bunların ayıklanmasını sağlayarak vergi alanı içine alınmalı. Piyasada inanılmaz sayıda bir emlak kirliliği var. Her önüne gelenin dükkân açacağı bir meslek olmak yerine, her bölgede belli sayıda ve belli kriterlerde teknik personel mecburiyetine sahip ofisler olmalı. Hayatımızda aldığımız en önemli kararlardan biri olan gayrimenkul alım aşamasında, kendini emlakçı diye tanıtan şahısları iyi araştırmadan, sorgulamadan iş tutmayınız. Aksi halde hem paranızı hem de sağlığınızı tehlikeye atmış olursunuz. Yasal sorumluluklarını yerine getirmek ve vergisini vermek şartıyla herkes bu işi yapabilmeli. Ancak bu zorunluluğa çoğu uymuyor. Denetim yok. Maliye emlakçılardan kayıt istesin. İki masa sandalye atan emlakçıyım diyerek ortaya çıkıyor. Bu işin ucundan tutmuş haksız kazanç elde edip köşeyi dönme peşindeki bir 'ayakçı', kötü bir 'film çevirirse' bunun acı faturasını kim ödeyecek? Aracıların ağına düşüp, kabus yaşamak istemeyen, şüpheli şahıslara karşı uyanık olmalı.  Her mahallesinde hatta sokağında, kahve köşesinde, çay bahçesinde mantar gibi türeyen kaçak emlakçılara, parasını, kimliğini, evrakını, tapusunu teslim eden tüketici, mutsuz olmaya hazır demektir!

Sezai KESKİN/Ordu Olay Gazetesi