Turizm

Orhan İçöz: Turizmde hedef kitlemiz değişmeli!

Orhan İçöz: Yüksek gelir grubuna dahil turistleri ülkemize çekip, daha özel ve çevre duyarlılığı yüksek olan turizm türlerini benimsersek dünyada gelir ve ziyaretçi bakımından ilk 5 ülke arasında yer alma hedefine ulaşmamız zor olmaz, dedi.

Turizmde hedef kitlemiz "YÜKSEK gelir grubuna dahil turistleri ülkemize çekip, daha özel ve çevre duyarlılığı yüksek olan turizm türlerini benimsersek dünyada gelir ve ziyaretçi bakımından ilk 5 ülke arasında yer alma hedefine ulaşmamız zor olmaz" Her yıl 27 Eylül tarihi Dünya Turizm günü olarak başta Dünya Turizm Örgütü olmak üzere dünyanın değişik ülkelerinde kutlanmaktadır. Bu yılın resmi kutlamaları Meksika'nın Guadalajara kentinde 'Turizm ve Gelişme" teması ile yapıldı. Bu temanın seçilmesinin temel nedeni de turizmin bölgesel toplulukların yaşamlarını değiştirecek becerileri geliştirmesi ve güçlendirmesidir. Turizm bunun için son derece uygun bir sektördür. Çünkü, eğer bir bölgede ziyaretçilerin temel ihtiyaçları olan konaklama ve yeme/içme alanında yeterli hizmet sunulabilirse, bölgede uzun vadeli gelişmenin de temelleri atılmış olacaktır. Eğer bölge halkına örneğin evlerinin turizme uygun birer konaklama ünitesi durumuna getirmeleri ve buna uyumlu bir hizmet standardı sunmaları öğretilir, yeme/içme alanında da temel hijyen koşullarına uyumlu küçük restoranlar oluşturmaları sağlanabilirse bu temellerin atılması da mümkün olacaktır. 


Turizm gerçekten bunu başarabilir mi? sorusunun yanıtı kuşkusuz 'evetTdir. Çünkü uluslararası turizmde ulaşılan 1 milyar kişilik turist sayısı ve 1 trilyon dolarlık turist harcaması ile dünyada oluşturulan her 11 kişilik istihdamın birinin turizmde yer alıyor olması bu potansiyelin en önemli göstergesidir. 


LİDER ÜLKE 

"Dünya Turizm Örgütü nün bu hedefine ülkemiz de uyumlu mudur?" sorusu da kuşkusuz akla gelecektir. Bu soruya da kolaylıkla "evet" diyebiliriz. 

Çünkü, Türkiye zaten 1980'li yıllardan başlayarak dünyanın bu alandaki lider ülkelerinden birisidir. 

1982'den başlayarak ve özellikle Turgut Özal hükümetleri döneminde iletişim ve ulaştırma gibi önemli yatırımların yapıldığı birkaç alandan birisi olan turizm sektörüne gösterilen devlet desteği ile, ülkenin arz potansiyelini oluşturan en önemli unsurlardan olan konaklama kapasitesi hızla artmış ve 2013 yılı verilerine göre Turizm Bakanlık Belgeli Yatak sayısı 725 bine, Belediye Belgeli Yatak sayısı ise 515 bine çıkmıştır. 

Bu sektöre son 25 yılda yapılan yatırımların parasal değeri - alt yapı yatırımları hariç -18 milyar dolardır ve 2023'e kadar sektöre 25 milyar dolarlık yatırım yapılması öngörülmektedir. 


HIZLI GELİŞTİ 

Türkiye turizmi bu süreç içinde dünya turizminin ortalama gelişme hızından çok daha hızla gelişmiştir. Örneğin, bu dönemde (1980-2013) ziyaretçi sayısı 26 kat artarak 35 milyon kişiye ulaşırken, turizm gelirleri aynı dönemde dünyada 104 milyar dolardan 1.159 milyar dolara (11.4 kat) ulaşırken, Türkiye'de 107 kat artışla 34.9 milyar dolara ulaşmıştır. Bu önemli sektörün ülke ekonomisindeki payı da yıllar itibarıyla Gayri Safı Milli Hasıla içinde yüzde 3,5-4, dış ticarette yüzde 19-20 arasında değişmektedir. Sektörün toplam istihdam içindeki payı ise 2013 itibarıyla yüzde 3,4 oranındadır. Bu sektördeki toplam doğrudan istihdam rakamı 838 bindir. 


HEDEFE YAKIN 

Ülkenin 2023 turizm hedefi "diinya'da ilk 5 ülke arasında yer almak"tır. 

Ülkemizin turist sayısı bakımından bu hedefe oldukça yalan olmakla birlikte, turist harcamaları bakımından henüz ilk 10 ülke arasında yer almaması bu hedefi zorlayacak en önemli etkendir. 


Dünyada turist başına harcama ortalaması 1.066 dolar iken bu rakam ülkemizde ne yazık ki (2013) 750 doları aşmamaktadır. Bu düşük gelirin kuşkusuz birçok nedeni vardır. Bu nedenlerin en belirgin olanları ülkemizin bugüne kadar uyguladığı turizm ürünü politikası ve bu ürünü talep eden pazar kesimlerinin yapısıdır. Her ne kadar son yıllarda ülke turizm çeşitlendirmesine yönelse de, halen klasik 3S (Deniz, Güneş, Kum) turizmi olarak adlandırılan kitle turizmidir. Bu turizm türü de yoğun bir fiyat rekabetine maruzdur ve çoğunlukla batı ülkelerinin para harcama esneklikleri fazla olmayan orta gelirli kesimlerine yöneliktir. Bu turizm türü değişmedikçe orışme talama turist harcamasının artması pek olası görünmemektedir. 

Düşük turizm harcamasının diğer önemli bir nedeni de, tekel ve temel alıcı konumunda bulunan Avrupa'daki büyük tur operatörlerinin dayatmalarıdır. Türkiye kendi büyük tur operatörlerini oluşturamadığı sürece ne yazık ki bu alanda da yüksek satış fiyatına ulaşması zor görünmektedir. 

ÇEVRE FAKTÖRÜ Türkiye 2007 yılında uzun vadeli stratejik turizm planlaması yaparak 2023 yılına ilişkin önemli hedefler belirlemiştir. 2023'te, 63 milyon turist, 86 milyar dolar dış turizm geliri ve turist başına yaklaşık 1.350 dolar harcamaya ulaşılması öngörülmektedir. Türkiye dünya ekonomileri arasında 17. sıradadır ve ilk 10'a girme gibi önemli bir hedef gütmektedir. 


Turizmde de ilk 5'e oynayan Türkiye'nin gerekli potansiyeli kuşkusuz vardır. Ancak, bu hedeflere ulaşırken doğal kaynakların yitirilmemesi önemlidir. Bunun da en önemli aracı ülkenin doğaya duyarlı turizm tesislerine yönelmesidir. Turizmde "Yeşil Otel/Green Hotel" denilen uygulamaya sıkça rastlanmaktadır. Yeşil Otel, hem enerji tasarrufu uygulayan, atıklarını azaltan, hem de çevrenin ağaçlandırılmasına özel önem veren bir turizm uygulamasıdır. Konaklama sektörünün doğa ile en fazla etkileşimi su tüketimi konusundadır. 


Örneğin, değişik gösterilerin zirve yaptığı Las Vegas (A.B.D.) kentinin su tüketiminin kişi başına 219 galon olduğu ve yine bir başka A.B.D. kenti olan San Fransisco için bu rakamın yalnızca 49 galon olduğu düşünülürse durumun ciddiyeti daha açıkça görülecektir. Bu bağlamda golf turizmi gibi turizm türlerinden de aşırı su tüketimi gerektirmesi nedeniyle uzak durmak gerekir. 

Yeni Asır