Emlak Terimleri

Orman tahdidi itiraz davası!

Orman yasasının 1. maddesinin uygulanmasından doğan anlaşmazlıklar için dava açılabiliyor. Orman tahdidine itiraz davası nasıl açılır? Dava nasıl sonuçlanır? İşte Orman tahdidi itiraz davası örneği...

Orman tahdidi itiraz davası!

Orman tahdidi, 8 Şubat 1937 tarihli ve 3116 sayılı Orman Kanunu kapsamında yapılan sınırlandırma çalışmalarını ifade ediyor. Orman yasasının 1. maddesinin uygulanmasından doğan anlaşmazlıklar için dava açılabiliyor. Orman tahdidine itiraz davası örneği aşağıda yer alıyor:


UYUŞMAZLIK

Hukuk Bölümü 1981/15 E.N , 1981/24 K.N.

İlgili Kavramlar


TAHDİT SINIRLARININ TESPİTİ ORMAN TAHDİDİNE İTİRAZ DAVASI


Özet

ORMAN YASASININ I. MADDESİNİN UYGULANMASINDAN DOĞAN ANLAŞMAZLIKLARA İLİŞKİN DAVALARIN ADLİ YARGI YERİNDE GÖRÜLMESİ GEREKİR. 


İçtihat Metni

OLAY : 1 - Yeniköy Orman Bölge Şefliği hudutları içinde kalan üç parça halindeki orman açıklığı olan saha için, 8 No.lu Orman Tahdit ve Kadastro Komisyonu Başkanlığına bağlı 1 No.lu Ekip; 4.10.1974 günlü 25/30 sayılı kararı ile, 142 ila 147 nolu taşlar arasındaki sahayı orman sınırları dışına çıkarmıştır. Buna vaki itirazın 8 no.lu Orman Tahdit ve Kadastro Komisyonunca incelenmesi sonucu 28.8.1975 günlü 20/22-23 sayılı karar ile 95/1 ila 96/1 nolu orman sınır taşları atılarak, anılan arazi hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmıştır. 


2 - Davacı, 22.12.1977 günlü dilekçe ile, 8 nolu Orman Tahdit ve Kadastro Komisyonu Başkanlığının, Orman sınırları dışına çıkardığı yerlerin orman sınırları içine alınması gerektiğini ileri sürerek, hazineyi hasım gösterip bu komisyonun 28.8.1975 günlü, 20/22-23 sayılı kararına itirazla, anılan kararın iptali istemiyle anlaşmazlığın hakem sıfatıyla çözümü için Yargıtay 1. Başkanlığına başvurmuştur. 


3 - Hakem olarak seçilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı; 9.2.1979 gününde, 1977/6-1979/10 sayı ile; 6831 sayılı Yasa`nın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesi gereğince, orman kadastro komisyonları tarafından verilen orman sınırları dışına çıkarma kararları idari nitelikte bulunduğundan, uyuşmazlığın Danıştay`da çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. 


4 - Bu kez davacı, yine hazineyi hasım gösterip sınırlamanın düzeltilmesi istemiyle Danıştay`a idari dava açmış, Danıştay 8. Dairesi`nin husumetin Orman Bakanlığına yöneltilmesi gerektiği yolundaki kararı uyarınca Orman Bakanlığını hasım göstererek 2.4.1980 günlü dilekçe ile, davanın 6831 sayılı Yasa`nın 1 nolu maddesiyle ilgili olduğu, hakem kararının; olaya 6831 sayılı Yasa`nın 2. maddesinin uygulanması gerektiği zannı ile yanılgı sonucu verildiği, orman sayılmayan yerin aslında orman yerin, devlet ormanının devamı bulunduğu, davanın sınırlamaya itiraz davası olduğu, davanın Adli Yargı yerinde açılması gerektiği ve açıldığı halde, hakem kararının, yanlış değerlendirme sonucu görevsizlik kararı üzerinde Danıştay`da açıldığı ileri sürülüp, sınırların orman sayılan yer olarak kabulüne ve orman sınırları içine alınmasına karar verilmesi istemiyle Danıştay`da davayı yenilemiştir. 


5 - Danıştay 8. Dairesi; 20.10.1981 gününde, 1980/1033 sayı ile; Orman Kadastro Komisyonunun 28.8.1975 günlü kararı ile 6831 sayılı Yasa`nın 1. maddesinin uygulanmasının yapıldığı, bu tür uyuşmazlıkların adli yargı yerinde çözülmesi gerektiği, hakem kararında olayın yanlış değerlendirildiği, zira 4.10.1974 günlü ve 8 No.lu Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 1 No.lu ekip kararında, uygulamanın "Orman sınırları dışına çıkarma" değil "Orman sınırlaması işi" olduğunun vurgulandığı, bu karara itirazı inceleyen 20.8.1975 günlü 8 nolu komisyon kararında "taşınmaz 6831 sayılı Yasa`nın istisna bendi (j) ye girdiğinden orman sayılmasına, hazine arazisi olduğuna, bu bakımdan itirazın kabulü ile ekip kararının iptaline, aşağıdaki şekilde sınırının tesbitine" denilmek suretiyle uygulamanın "orman sınırlaması" olduğunun açıklandığı, bu duruma göre Uyuşmazlık 6831 sayılı Yasa`nın 1. maddesinden doğduğu cihetle bunun çözüm yerinin aynı Yasa`nın 11/2. maddesi gereği adli yargı yeri olduğu ileri sürülerek görevli yargı yerinin belirlenmesi için 2247 sayılı Yasa`nın 19. maddesine göre mahkememize başvuruda bulunmuştur. 


İNCELEME VE GEREKÇE: Türk Ulusu adına Yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Ahmet H. Boyacıoğlu`nun Başkanlığı`nda Zekai Özdil, Şerafettin Seyhun, Sıtkı Gökalp, Şerafettin Kaya, Mahir Tunçalp ve Mehmet Karaaslan`ın katılmaları ile yaptığı 28.12.1981 günlü toplantıda; geçici raportör Danıştay Tetkik Hakimi M. İlhan Dinç`in raporu ile dosyadaki belgeler, Cumhuriyet Başsavcılığı`nın idari, Danıştay Başsavcılığı`nın Adli Yargı yerinin görevli olduğu yolundaki düşünce yazıları okunduktan, toplantıya Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı Durmuş Ganioğlu ile Danıştay Başsavcısı Ali Rıza Alpaslan`ın adli yargı yerinin görevli olduğu biçimindeki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 


Gerek Adli, gerekse idari yargı yerlerinde açılan davanın özünü; yapılan tahdit veya kadastro sonunda sınırları kesinleşmiş bulunan ormanlar içindeki bazı yerlerin, sonradan orman niteliğini kaybetmiş olması nedeniyle orman sınırları dışına çıkarılma işlemi teşkil etmeyip, 6831 sayılı Orman Kanunu`nun 7-10. maddeleri gereğince yetkili komisyonlar tarafından alınan ve aynı Yasa`nın 1. maddesinin uygulanması ile ilgili bulunan kararlar oluşturmaktadır. 


Nitekim; 8 No.lu Orman Kadastro Komisyonuna bağlı 1. No.lu ekibin 4.10.1974 günlü 21 nolu kararında "Çiftlik müşterek arazisi olarak tapusu olan ve orman bütünlüğünü etkin bir şekilde bozmayan 3 parça halindeki tarlaların arasındaki kara çalılıklar da orman sayılmayıp bu üç parça tarla, birlikte aşağıdaki şekilde sınırlandırıldı" denildikten sonra "bu tarlaların sınırlarının çevrilmesi esnasında giriş yönüne göre sol tarafın devlet ormanı, sağ tarafın ise orman sayılmayan arazi olarak sınırlamaya karar verildi" denilmek suretiyle uygulamanın, orman sınırları dışına çıkarma olmayıp "orman sınırlaması" işi olduğu ortadadır. 


Öte yandan bu kararın, orman sınır hattına yapılan itirazı inceleyen 8 nolu Orman Kadastro Komisyonunun 28.8.1978 günlü, 20/22-23 sayılı kararında da "... yer orman ve toprak muhafaza karakteri taşımaz, binnetice 6831 sayılı Kanun`un istisna bendi (j) ye girdiğinden orman sayılmamasına, hazine arazisi olduğuna, bu bakımdan itirazın kabulü ile ekip kararının iptaline, aşağıdaki şekilde sınırının tesbitine" denilerek uygulamanın "orman sınırlaması" olduğunu kuşkuya yer vermeyecek biçimde açıklamış, esasen davacı da davalarının "tahdide itiraz - sınırlamanın düzeltilmesi" olduğunu dilekçesinde açıkça belirtmiştir. 


Şu hale göre, 6831 sayılı Yasa`nın 1. maddesinin uygulanmasından doğduğu açık olan dava konusu anlaşmazlığın Adli Yargı yerinde çözülmesi gerekir. 


Bu nedenlerle, davanın görev yönünden reddine ilişkin hakem kararının kaldırılmasına karar verilmelidir. 


SONUÇ : Anlaşmazlığın, niteliğine göre Adli Yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle 9.2.1979 günlü, Esas 1977/6, Karar 1979/10 sayılı Hakem Kararı`nın kaldırılmasına, 28.12.1981 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


Orman tahdidinin iptali!