Kent Haberleri

Patronlar Marmaray hakkında ne düşünüyor?

3. köprü ağaç kıyımı, Marmaray güvensiz, ya çift katlı köprü fikrine ne dersiniz? Patronlar Kulübü, bu kez Çevik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Gülşah Çevik’in ev sahipliğinde henüz resmî açılışı yapılmayan Park Bosphorus’ta toplandı.


Toplantıya katılanların profili oldukça etkileyici. Kulüp, Manifesto PR’ın müşterileri arasında sinerji oluşturmak amacıyla gündemsiz toplanıyorsa da Marmaray ile ilgili tartışmalar süregiderken patronların düşüncelerini almadan olmaz. Giz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı (YKB) Can Elgiz, Giz High-End Estate Genel Müdürü Özgür Baykut, Vatan Gazetesi Ekonomi Müdürü Ercan İnan, Business Week yazarı Ruhi Sanyer, Altınhas YKB İmam Altınbaş, Sunset Retoran’ın patronu Barış Tansever, Özgül Grup YKB Ömer Faruk Özgül, Ege Yapı YKB İnanç Kabadayı, Liv Yapı YKB Sönmez Aydın ve kardeşi mimar Seda Aydın, Poliser YKB Ekin Tükek, Akfactoring yöneticisi Tuğçe Altınbaş, Herdem Avukatlık bürosu kurucu ortağı Şafak Herdem, Depar YKB Salih Kuzu, Çelik İnşaat AŞ YKB Kazım Çelik, Sancak Holding YKB Haydar Sancak, Günaydın Et Lokantaları’nın tutkulu patronu Cüneyt Asan, Polisan Holding CEO’su Erol Mizrahi, Polisan Holding YKB Necmettin Bitlis ve gecenin ev sahibesi Gülşah Çevik’in çevrelediği masaya, tehlikesinden aksayan seferlerine, ‘gereksizdi’ diyenden 5 milyar doların kaynağına kadar tartışılan Marmaray ile ilgili konuşulanları hatırlatarak ne düşündüklerini soruyorum.


Patronlardan aldığım cevaplar süregiden tartışmaların bir benzeri: Koşulsuz AK Parti icraatını destekleyenler, koşulsuz AK Parti icraatını eleştirenler ve iyi, tamam ama yetmez diyenler. Özeti ise şudur; ne anlatıldığı kadar sahibi iktidar, ne muhaliflerin karşı çıktığı kadar yararsız ne de üstünde bu kadar konuşup zaman kaybedilecek kadar yeterli. Kaldı ki çevre adına endişe duyan ve ağaç kıyımından mutsuz olanlar, “Üçüncü köprüden evladır.” dediler. Hatta, “Keşke üçüncü köprü yerine statiği hesaplanıp ikinci köprüye bir kat daha yapılsaydı.” önerisi de geldi. Fena fikir değil, dünyada katlı köprülerin örnekleri pek çok. Köprü inşaatı deyip geçmeyin, geçtiği yerlere ilk ulaşanlar bölgeyi talan ediyor. Sonra ne ağaç ne şehir ne de nazım planı kalıyor. Aman dikkat, bu kez iş işten geçmesin.


Marmaray’ın iletişim stratejisi olmalı


Proje büyük ve başarılı olunca sahipleneni de çok oluyor. Marmaray’da da çok seslilik var. İlk ses, “Marmaray’ın elektrik donanımını biz yaptık, güvenlidir.” diyen Anel Grup’tan geldi. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, işi bizzat sahiplenmese endişeler artacak. Ertesi gün Buenos Aires’te 2020 Olimpiyatları’nı almak için mücadele verdiğimiz ve maazallah neredeyse düşman gördüğümüz Japon Başbakanı Shinzo Abe, Marmaray’ın açılışı için İstanbul’a geliyor. Başbakan Abe ilk olarak İBB Başkanı Kadir Topbaş ile görüşüyor. Basına kapalı yapılan görüşmenin bilgilendirme notunun satır aralarında Marmaray’ı yapan Japon teknolojinin İstanbul’da deprem odaklı daha çok iş yapacağı anlaşılıyor. Çok geçmiyor, Marmaray’da aksamalar oluyor. Bu kez yine Ulaştırma Bakanlığı’na dönüyoruz, açıklama TC Devlet Demir Yolları Genel Müdürü Süleyman Karaman’dan geliyor. Açılış tam anlamıyla mesaj bombardımanı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan doğal olarak sayısız mesaj alıyoruz. Telaş bitiyor, bu kez de projenin tamamlanmasına ilişkin duyduğu tutkuyu “kanıyla imzalayarak” ortaya koyan Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Metin Tahan’ın söylemleri yayılıyor ve devam ediyor…


Şimdi toparlayalım; Marmaray, İstanbul için uzun zamandır hayal edilen bir devlet projesidir ve sahibi, sorumlusu, yüklenicisi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’dır. İletişimi projenin kendisi kadar önemlidir. İyi kötü tüm nazarlar üzerindeyken şimdiden sonra her durumda söylenecekler için mutlaka hazırlıklı olmak gerekir.


Genel müdür her şeyi bilmeli mi?


Kitabına “Tecrübesizliğin Şansındır” adını vermiş Ahmet Paksoy. Kendisini tanıdığımda artık pek tecrübesiz değildi ama en belirgin özelliği öğrenmeye olan açlığıydı. İDO, Belediye İktisadi Teşekkülü olmaktan çıkıp da özelleştirilince kendisine teklif edilen eşdeğer makamları reddederek kurumda danışman olarak kalmaya karar vermiş. Paksoy’un, deneyimlerini gençlerle paylaşmayı sevdiğini bilirdim. Bu kez söyleyeceklerini kitabında toplamış. 35 iskele ve 55 gemi ile 19 hatta sefer yapan dünyanın en büyük deniz ticari filosunu kuran, yolcu taşıma rekorları kıran Genel Müdür Paksoy’a kitabında yazmadıklarını sordum;


Neden yazdınız?


2002’den bu yana pek çok değişim geçirdim, yaşadıklarım derindi. Değişim sürecinde öğrendiklerimin öğrenilmesini istedim.


Keşkeleriniz var mı?


Olmaz mı? Kendi gelişimime daha çok vakit ayırsaydım. Bilenlerden daha çok dinleseydim. Sevdiklerime daha çok zaman ayırsaydım. Üniversite yıllarında takım çantama daha çok şey koysaydım. Ambarlı’daki Ro-Ro limanını zamanında yapsaydım.


İyi ki yaptıklarınız!


Keşkelerimden fazla. İyi ki deniz taksi, iyi ki İstanbulluya vapurunu seçme hakkı, iyi ki bütün bunları yaparken tecrübesiz ve cesurdum ve de bütün bunları yaparken iyi ki öğrenmeyi öğrendim.


En doğru kararınız?


İDO’dan daha büyük bir şirketi, Şehir Hatları Vapur İşletmesi’ni almak.


Gençlere ne öneriyorsunuz?


Bilgi her yerde ve herkeste artık rekabet avantajı sağlamıyor. Hızlı da eskiyor. Öğrenmeye açık, heyecanlı gençlere ihtiyacımız var.


İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, kitabında deneyimleyerek öğrendiklerini paylaşıyor. “Tecrübesizliğin Şansındır” her ne kadar gençlere katkısı olsun diye yazıldığı söylense de yönetim kademesinde öğrenmeyi unutan ve eskiyen yöneticilere pek çok şey söylüyor.



Zaman/Günseli Ö. Ocakoğlu