22 / 11 / 2024
fuzul

Perili Köşk'ün hiçbir yerde bulamayacağınız hikayesi burada!

Perili Köşk'ün hiçbir yerde bulamayacağınız hikayesi burada!

Boğaziçi'nin en gizemli binası bu... Hakkında anlatılan onlarca masal var... Ama mimarının ağzından doğru hikayeyi öğrenmek istiyorsanız tıklayın.




Rumelihisarı'nda Perili Köşk olarak bilinen Yusuf Ziya Paşa Köşkü uzun bir süreçten sonra restore edildi ve Borusan Yönetim Merkezi oldu. Restorasyonu gerçekleştiren mimar Hakan Kıran, halk arasında gerçekten de ''perili'' olarak anılan köşkün gerçek hikayesini anlattı ve cinlere perilere inanmaya devam edenlere mesaj yolladı: ''Burası perili köşk değil, peri gibi bir köşk.''

2002'de Borusan'a kiralanmış olan Perili Köşk'ü siz restore ettiniz. 1995'ten beri süren projeyi anlatır mısınız?
Burası Basri Erdoğan isimli Gümüşhaneli bir gayrimenkulcu tarafından satın alındıktan sonra bana restorasyon projesi olarak sunuldu. Bu bina 1910'lu yıllarda yapılmış. Yapılış tarihi 1910 deniyor ama değişik süreçlerde yapılması tamamlanmış. Burası çok zengin bir adam olan Yusuf Ziya Paşa'ya aitmiş. Rumelihisarı'nda kendi Hıdiv Kasrı'nı yapmak istemiş. Ancak bazı problemler çıkınca bina tamamlanamamış. Yeniden yapılması gerekiyordu.

Kimdir Yusuf Ziya Paşa?
Dönemin önemli tüccarlarından biri. Gemiyle İtalya'dan Türkiye'ye ticaret yapan bir şahıs. Fakat bu binaya başladıktan hemen sonra hem I. Dünya Savaşı'nın başlaması hem kalifiye adam bulamaması hem de işlerinin bozulması nedeniyle binanın yapımı yarıda bırakılıyor. Arada Yusuf Ziya Paşa'nın iki gemisi batıyor ve ekonomik sıkıntılar başlıyor.
Dolayısıyla binanın yapımı planlandığı gibi uzmanlar eşliğinde değil, kalfalar eşliğinde devam ettiriliyor. Hatta binanın bulunduğu kayalığın kendi taşları kırılarak bina taşı olarak kullanılıyor. Bu nedenle binada düzgün bir işçilik yoktu. Zaten 1995'te binaya girdiğimde şaşırmıştım. Dışarıdan düzgün görünen bir binayken, içerisinin yüzde 80'i hiç yapılmamıştı. Sıvaları dahil buna.

Bina hiç kullanılmamış mı yani?
Kullanılmamış. Daha sonra araştırdığımıza göre -ki bu bir efsane olabilir-, Yusuf Ziya Paşa halk içinden çok güzel bir kıza aşık olmuş. Onunla evlenmek istemiş ve sonunda kızı almış. Fakat kızın çevresinde çok genç zabitler dolaşıyormuş. Beğeneni çokmuş. Kız da biraz flörtözmüş rivayete göre. Yusuf Ziya Paşa da onu bu binaya alarak ''yabancı unsur''lardan korumaya çalışmış.

Rapunzel hikayesindeki gibi kuleli bir bina yaparak kızı kuleye mi kapamış yani?
Bir anlamda öyle. Tabii kızın kuleden aşağıya saç sarkıtmasıyla ilgili bir şey duymadık. Ama paşa onu buraya kapamış. Hatta kulenin en üstündeki odayı onun için yapmış. Binanın içinde tamamlanan tek bölüm burası. Bir süre orada yaşamışlar.

Peki neden buraya Perili Köşk deniyor?
O dönemde buradan geçen bütün gençler hep o kızı görmek için yarışıyor. Ve ''peri gibi güzel kızın olduğu köşk'' lafından Perili Köşk çıkıyor. Akabinde yine bir efsaneye göre, paşa kızı etraftaki ilgiden uzaklaştırmak için Mısır'a götürüyor. Fakat kendisi orada ölüyor. Vasiyetine göre de kulenin en üst katının taşları sökülüp Mısır'da adamın mezarı haline getiriliyor. Biz daha sonra resimlerden bularak o son kule katını binaya ekledik.

Binanın restorasyonu için başka neler yaptınız?
Aslında binayı nerdeyse baştan inşa ettik. Dış yapıyı hiç değiştirmedik. Orijinaline uygun tuğlayı İngiltere'de imal ettirdik. Adetlerini bile sayarak orijinaline uygun koyduk. Taş olarak buraya has İstanbul taşından kullandık. Depreme dayanıklı hale getirdikten sonra da binanın içerisini yaptık. 1995'ten 98'e kadar sürdü bu süreç. 2001 yılında da bina tamamen bitti.

Basri beyin binayı kiralama karar vermesi nasıl oldu? Burada oturmak gibi bir planı yok muydu?
Aslında yoktu. Basri bey burayı tesadüflerle almış. Ondan önceki dönemde birçok kişi, hatta büyük gruplar burayı almak için çok uğraşmışlar ama Yusuf Ziya Paşa'nın Mısır'da 41-42 tane varisi varmış. Kimse onları bir araya getirememiş. Binada oturan bir-iki varisi varmış, kasaplık yapan. Basri bey onlarla konuşmuş, bir şekilde Mısır'daki varisleri de bularak burayı satın almış. Fakat satın aldıktan sonra bize geldiğinde net bir hedefi yoktu. Biz onun için binanın içini her şekle girebilecek şekilde tasarladık. Burası otel de olabilirdi, kat kat dairelere ayrılmış bir rezidans da olabilirdi, restoranlar ya da kulüp de olabilirdi.

Ama Borusan devreye girdi...
Evet. Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kocabıyık binayı çok beğenmiş. Bir gün buraya uğradı. Basri beyle tanıştılar. O dönemde binayı isteyen çok kişi vardı açıkçası. Ancak binayı kimin kiralayacağı ve nasıl kullanacağı binanın tarihi ve sembolik önemini ön plana çıkaracak ya da yok edecekti.
Sonuçta siluet ve imaj olarak çok önemli bir bina bu. Boğaz'ın çok önemli bir yerinde. Marmara'dan Karadeniz'e kadar çok geniş bir bölgeyi gören ve görünen bir bina. Bu özelliği, Borusan gibi önemli bir marka çok iyi yansıtacaktı. Dolayısıyla onlara kiralandı.

Mimar Hakan Kıran her ne kadar Perili Köşk isminin köşkün peri kadar güzel sahibesinden geldiğini söylese de, yıllar içinde halk arasında gerçek bir Perili Köşk efsanesi yayılmış. ''Bu nedenle binanın yapımında işçi çalıştırmakta bile zorlandık'' diyor Kıran. Ve ekliyor:
''Binanın sökümü takımı çok zor şartlarda oldu. Binayı destekleyecek hiçbir şey yoktu. Burada işçi olarak çalışmak üzere Samsun'dan 120 kişilik bir köyü buraya getirdik. Anadolu'da batıl inançlar çoktur. Cin peri meseleleri hâlâ gündemdedir. İnsanlar küçük bir ilham alıp üstüne büyük hikayeler yazabilirler. Burada da öyle oldu. İşçiler çalışırken sıklıkla paşanın karısının hayaletini gördüklerini iddia ettiler. Paşadan kalan bir ayna ve piyano vardı binada. Aynaya bakan hayalet gördüğünü söylüyordu. Hatta inşaatı gezerken binayı gezen yabancılar da bu hikayeye inanmaya bayılıyordu. Ama burası perili değil, peri gibi...''

Milliyet


Geri Dön