Petek Ertüre seyahate gittiği Dubai izlenimlerini yazdı!
Petek Ertüre'yi Ali Ağaoğlu'nun sevgilisi olarak tanıdık. Şimdi yakında çıkaracağı romanına çalışıyor. Çalışması arasında bizim için en sevdiği tatil yerini, her daim sıcak iklimiyle 'Dubai'yi yazdı
Seyahatleri, yeni yerleri görmeyi, yeni insanlar ve kültürler tanımayı hep çok sevmişimdir.
Hiç beklenmedik seyahatlerde yaşanan beklenmedik deneyimlerin hayatınıza kattıkları tarifsiz bir duygu benim için. Uçak, Dubai Havaalanı'na indiğinde burada neler göreceğimi tahmin bile edememiştim. Dubai'ye ayak bastığımızda yüzüme çarpan ağır nem ve sıcaklıkla bu şehirde olduğumu fazlasıyla hissettim ve buranın kışları ne kadar harika olabileceğini düşünmeden edemedim.
Dubai gerçekten hayran olunası bir şehir; dünyanın ilk palmiye şeklindeki yapay adası Palm Jumeriah; dünyanın en uzun binası Burj Khalifa, dünyanın en lüks oteli Burj Al Arab, dünyanın en büyük alışveriş merkezi Dubai Mall gibi örnekleri burada ve daha birçok 'en' inşaat aşamasında. O güne kadar bir Arap ülkesini hiç ziyaret etmemiştim. Burası tam bir kültür mozaiğiydi. Şöyle bir ülkenin hızlı temposuna ayak uydurmayı bırakıp, gözlemlemeye koyulduğunuzda bunu çok net hissediyorsunuz, sanki bütün dünya önünüzde resmigeçit yapıyor.
Abu Dhabi'yi ilk kez 'Sex and City'de izlediğimde bu şehirde olmalıyım diye düşünmüştüm ve beni hiç yanıltmadı... Aslında sanırım ben en çok Abu Dhabi'yi sevdim. Daha yaşanılası bir yer gibi hissettirdi bana. Dubai bana İstanbul'u daha çok anımsattı. Dünyanın ticaret merkezi olmak üzere kolları sıvamış. Birleşik Arap Emirlikleri'nin ekonomik başkenti diyorlar buraya. Otellerin tamamı yıl boyu dolu. Turizm Dubai'nin en büyük gelir kaynaklarından.
Alışveriş merkezinde mağazaları gezerken Dubaili genç bir kadınla tanıştım, onlar da Türkler gibi samimi ve içtenler. Ona, Dubai'nin daha doğrusu Birleşik Arap Emirlikleri'nin nasıl oluyor da bu kadar hızlı bir şekilde geliştiğini sordum. Yirmi yıl önce Dubai'den Sharjah'a deve sırtında çölü aşarak gidilirmiş, saatlerce sürermiş yol. Şimdi ise Sharjah'tan Dubai'nin en uzak noktasına gitmek bile yarım saat sürüyor arabayla. Gelişmişlik beni kendisine hayran bıraktı. Kadının, inanılmaz farklı bir havası vardı, elinde Christian Dior bir çanta, ayağında markasını çözemediğim ama her halinden çok pahalı olduğu belli olan bir stiletto... Sanırım çarşaf giymeseydi, çantası ve ayakkabısının tarzından anladığım kadarıyla üzerinde muhteşem dar Chanel bir kalem etek ve Versace bir gömlek olurdu. Öğle tatilleri 1 ve 5 arası olduğu için mağazalar ve işyerleri çoğunlukla gece yarısına kadar açık. Hayat burada adeta gece yaşanıyor. Dev alışveriş merkezleri, tepesi gözükmeyen gökdelenler, modern yapılar, farklı mimari, tüketim çılgınlığıyla farklı bir ülke ve kültür...
Kendimizi sıcaktan bunalıp başka bir alışveriş merkezine atıyoruz. Dünyanın en büyük alışveriş merkezi, bu kadar çeşit, bu kadar marka ve bu kadar alışveriş sevdalısı insanı hiç böylesine bir arada görmemiştim. Özellikle lüks iç çamaşırı dükkanlarındaki çarşaflı ve peçeli kadınlar dikkatimi çekiyor. Çok renkli bir seks hayatları olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum. Alışveriş faslı tamamlandıktan sonra kapıda bizi bekleyen limuzinimize biniyoruz ve kendimizi Şeyh'in sarayında buluyoruz. Hayatımda gördüğüm en görkemli yer burası sanırım ama insanı yoruyor bu ihtişam, etrafa bakmaktan kendimi yorgun hissediyorum. Lavaboya doğru yöneliyorum. İçeri girdiğim an resmen küçük çaplı bir şok yaşıyorum. Dışarıda gördüğüm peçeli-çarşaflı kadınlar, çarşaflarından arınmış, makyaj yapıyorlar. Birinin üzerinde göbeği açıkta bırakan bir body, dar bir jean... Ben bile İstanbul'da böyle gezdiğimi hatırlamıyorum. Bir diğerinin üzerinde mini bir elbise hatta mini ötesi... Saçlar deseniz, kusursuz... O sıcakta ve o çarşafın altında nasıl öylesine kusursuz kalabilmiş, düşündürücü.
Gelenekleri, yaşam tarzları çok farklı geldi bana. İstanbul'a dönüş vakti... Elveda Abu Dhabi, elveda Dubai... Yeniden buluşacağız... Sana doyamadım...
En çok etkilendiklerim...
Buraya gelip de safari yapmamak olur mu Tabii ki olmaz. Dört kişilik ciplerle bizi alarak şehir dışındaki çöle çıkardılar. Başta kolay yollardan yavaş gidilince, çok kolay olduğunu düşündüm ama çölün ortalarına doğru girdikçe işin şekli değişti ve adrenalin hızla artmaya başladı. Yüksek ve dar kum tepeleri önümüze çıktıkça daha büyükleri çıksın ve adrenalin daha da artsın istedim ve muhteşem bir safari macerası yaşadım.
Dünyanın en lüks otelinde kalma fikri henüz otele varmamışken çok heyecan vericiydi. Otele, özellikle de odama ilk girdiğim anda gördüklerimse görmeden önceki heyecanımın yanında minicik kalmıştı. Kaldığımız süit, dubleks ultra lüks bir süitti. Lüksün bir tarifi varsa, o tarifteki en büyük yeri burası, bu otel ve bu oda almalıydı sanırım. Her marka içki, sabunlardan parfümlere kadar her şey ünlü tasarımcılar tarafından yapılmıştı. Gelmeden önce bunları duyduğumda abartıyor olmalılar demiştim ama bence 'ölmeden önce yapılacak 100 şey' listesine bu otelde konaklamak mutlaka eklenmeli.
Petek Ertüre/Akşam