Kent Haberleri

Geçmişte karakol olan Pirinç Han'da şimdi atölyeler var!

Burası eski Ankara'nın kalbi, Kale. Her sokakta tarihi bir çarşı. Kalabalık olduğu kadar dingin bir muhit. Aslanhane ve Ahielvan camileri, 700 yılı aşkın süredir semtin ruhlara huzur veren ibadet mekanı

Her iki cami de ihtişamlı ahşap direkleri ile ayaktalar. Arnavut kaldınmlarla döşeli Pirinç Sokak’ta ilerleyip Pirinç Han’ın önünde bir lahza duraklıyoruz. Ankara’nın tek ahşap hanının kapısından içeri girerken başımız tavana değecekmiş gibi bir duyguya kapılıyoruz. İçeri girince karşılaştığımız serinlik hoş bir ferahlık veriyor. Başkentin gürültü ve kalabalığından bunalanlar için ideal bir dinlenme alanı.

Dikdörtgen yapılı mekanın giriş katı kapalı avlu düzeninde. Üç tarafı sıra sıra dükkan. Kapalı duvar tarafı ise sarmaşık gülleriyle bezeli. Avlu katında hediyelik eşya dükkanları ve çay ocağı mevcut. Her adımda gıcırdayan ahşap merpenlerle üst katlara çıkılıyor. Uç katlı hanın her katında hayret ve hayranlığımız artıyor. Handa toplam 32 oda mevcut. El sanatlan yapılan işyerleri, antikacılar, sanatçıların atölyeleri ve hediyelik eşya dükkanları omuz omuza. Üst katlardan avluya açılan pencerelerin önünde renk renk çiçekler. En üst katta gramofoncu Kadir ustanın dükkaTu, emekli bankacı Aydın Tuna’nm hediyelik eşya dükkanı ve ressam Kemal Çelik’in resim atölyesi bulunuyor.

 


Ressam Kemal amcaya selam verip kendisinin ve Pirinç Han’nın kesişen hikayesini soruyoruz. O da başlıyor anlatmaya. 


73 yaşındaki usta ressam, aslen Artvinli. 1959’da Ankara’ya gelmiş. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Filolojisi’ni 3. sınıfta bırakmış. Üniversite okumak içinde ukde kaldığı için 40 yaşında arkeoloji ve sanat tarihi bölümünü bitirmiş. Resme ilgisi küçük yaşta başlamış. 50 yıldır fırça ve tuval ile haşırneşir. 6 bin 500 civarında resim yapmış. “Ankara Kalesi çevresinde resmim yap¬madığım ne ev kaldı ne sokak.” diyor. Hana gelen birçok yabancı ülkenin diplomadan resimlerini satın almışlar.


Kemal Çelik’in anlattığına göre, Pirinç Han 1730’larda yapılmış. Uzun süre şehre pirinç getirip satanlan ağırlamış. Cumhuriyet’in ilk yıllannda karakol olarak kullanılan Pirinç Han, daha sonra sahibi Remziye Cebeci tarafından mesken olarak kiraya verilmiş. 1992 yılında tadilat yapılarak yeniden hana çevrilen bu tarihi yapıda o günden beri işyerleri ve atölyeler var. Öğrendiğimize göre handaki dükkanların kira dahil giderleri bin lirayı buluyor.


Usta ressam, haftanın 7 günü atölyesini açıyor. Kemal amcadan “Üç saatim yolda geçse de ayaklarım koşarak geliyor.” sözünü duymak heyecan verici. 2004 yılında kanserle tanışan Çelik, ameliyatın ardından bir hafta olmadan taburcu olmuş. Hastaneden çıkar çıkmaz ilk önce atölyesine gelmiş. Yığma betonların arasında kalmak birçok kişi gibi Kemal amcanın da hoşlanmadığı bir durum. Pirinç Han onun için bulunmaz bir nimet. Bunu da şu sözlerle ifade ediyor: 


Sevdiği bir okula giden genç biri gibi her sabah hevesle atölyeme geliyorum. Burası benim sağlık sigortam. Kanseri yendim. Beni tedavi eden doktorlar pazar günleri misafirim oluyor. ‘Dinlendik’ deyip ayrılıyorlar. Emekli olup evde kalanları görüyorum, Birdenbire bunalıma giriyorlar.