Piyasalar ve fikr-i takip
Yakın zamana kadar inşaat ve emlak sektöründe proje satışları 2 ayrı dönem de, bahar ve sonbahar aylarına göre düzenlenir ve medya planlaması da buna göre yapılırdı
Aslında bu durum yakın zaman kadar da devam etti.
Şimdi ise proje satış ve pazarlamaları dönemsel olarak değil, yıl içinde mevsim ve ay fark etmeden yapılıyor.
Sadece projenin başlangıç zamanlaması ve çıkış fiyatı önemli..gerisi detaylarla dolu emek ve çalışma dönemi.
Bu yaz döneminde hava sıcaklıklarının inanılmaz artması ve bu iklimin son 30 senede yaşanmaması, askeri şura kararları, ramazan ayı ve referandum süreci ile ülkenin gündemi belli başlıklarda geçiyor.
Kısacası sektör bu yaz diğer yıllara nazaran iyi bir siesta yapıyor.
***
Ülkenin gündemi ve piyasaların beklentisi ise referandumun sonucuna kilitlendi.
Geçenlerde yayınlanan ulusal gazetelerin birinde referandum da `evet çıkarsa´ İMKB nin ralli yapacağından ve endeksin tarihi rekorlarından bahsediyordu.
Referandumun konusu ise şu; daha çağdaş bir ülke istiyormusun-istemiyormusun sorusuna karşılık bir cevap niteliği taşıyor..aslında iş bu kadar basit.
Sonuçta 12.Eylül de çağdaşlık, demokratikleşme ve insan hakları oylanacak..her sağ duyulu insan gibi bende evet diyeceğim.
***
Ay içinde yayınlanan emlak eklerinden birinin başlığı `merkeze yöneliş´ şeklinde atılmıştı.
Kentleşme olgusu altyapı, ışıklandırma, güvenlik, sosyal yaşam vb.gibi konulardan dolayı şehrin merkezine hücum özellikle şehrin eski mahallelerine nur olup yağacak.
Ben şehrin merkezinin inşaat sektörü tarafından -doğru konseptler için maliyetlerin yüksek olmasının büyük payı var- daha keşfedilmediğini düşünüyorum.
İnşaat sektörü için şehrin merkezinde ki eski mahalle ve semtlerin kıymeti daha anlaşılamadı..kriz ortamlarında bile bu bölgelerin risksiz proje alanları için ideal bölgeler olduğu daha anlaşılamadı.
***
Bu ay içinde yazdığım yazıda konu cari açığın kapatılması yönünde en büyük adımın yabancılara mülk satışı olacağını yazmıştım.
Bu konu ile ilgili 26.08.2010 tarihli Hürriyet gazetesinde bir haberden devam edelim ;
`Kriz Kahini olarak ünlenen ünlü ABD´li ekonomist Nouriel Roubini, Türkiye´yi cari açık konusunda uyardı.
Roubini, Türkiye´nin cari açığının bugüne kadar istikrarlı bir şekilde finanse edilmediğini söyledi.
Diğer yandan Türkiye´nin cari açığı geçtiğimiz sekiz ayda büyürken, Kriz Kahini, bu yıl cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 4.4 olacağını söyledi.
Son zamanlarda Kriz Kahini sıfatından hoşlanmadığını, onun yerine kendisine Bay Gerçek diye hitap edilmesini isteyen ekonomist, müşterilerine geçtiği notta, "Cari açıktaki hızlı artış bir sorun olsa da asıl problem finansman kalitesinin her geçen gün biraz daha kötüye gitmesi" dedi.
Roubini, Türkiye´ye gelen net doğrudan yabancı yatırımında azaldığı görülürken, portföy yatırımları, özellikle de tahviller gibi daha istikrarsız finansman kaynaklarında artış gözlendiğine dikkat çekti.´
Gene aynı tarihli Sabah/Emlak portalında yayınlanan haberlere göre ;
1-Yabancılara mük satışı
Emlak sektöründe son dönemde Türkiye genelinde yapılan pek çok markalı proje dünya standartlarındaki rakipleriyle yarışabilecek nitelikleriyle dikkat çekiyor. Ancak İspanya, Fransa gibi ülkelerde benzer projeler yabancılara peynir ekmek gibi pazarlanırken Türkiye yabancılara mülk satışını engelleyen yasadan dolayı eldeki ciddi fırsatı kaçırıyor.
ABD ve Avrupa ülkelerine satışların önünde bir engel bulunmazken aralarında Rusya, Kazakistan, İran, Arap ülkeleri ve Azerbaycan olmak üzere 89 ülkenin vatandaşı Türkiye'de parayı verse bile ev sahibi olamıyor.
İnşaat şirketleri küresel sermayenin Avrupa'dan Rus ve Ortadoğu ülkelerine doğru el değiştirmesiyle birlikte en fazla talebin bu ülkelerden gelmesine rağmen satış yapılamamasından şikayetçi. İstanbul'un küresel bir ticaret ve kültür merkezi olması nedeniyle özellikle petrol zengini Arap ve Orta Asya ülkeleri ile Rusya'dan birçok işadamı ikinci adres olarak Türkiye'ye yerleşmek istiyor.
2-Mütekabiliyet
Türkiye yabancılara ev satışının önündeki engelleri kaldırmak için talep olan ülkelerle masaya oturacak. Böylece hem mütekabiliyet (karşılıklılık) esası devam edecek, hem de yabancılara emlak satışında yaşanan sorunlar çözülecek. Kazakistan ve Azerbaycan ise sorunların çözümünde ilk sırada yer alıyor..
3-Yabancılara para ile vatandaşlık hakkı
Krizle birlikte yatırımcı çekmek için adeta birbirleriyle yarışan ülkeler `ekonomik vatandaşlık programları´yla işadamlarına ikinci bir pasaport sahibi olmanın yolunu açıyor. `500 bin dolarlık yatırım yaparım´ diyenlere ABD, Kanada gibi ülkelerin kapıları açılıyor.
Küresel krizle birlikte mali açıdan gelirlerini artırmaya çalışan ülkeler, yatırımcılara kapılarını sonuna kadar açıyor. Son olarak Karadağ, önceki gün yaptığı açıklamada ülkeye 500 bin euro ve üzeri yatırım yapan işadamlarına vatandaşlık hakkı verileceğini duyurdu. Belirli bir yatırım tutarı karşısında vatandaşlık ve oturma izni veren ülkeler arasında Karadağ'ın yanısıra ABD, Kanada, Avusturya, İrlanda, Dominik Cumhuriyeti gibi ülkeler de yer alıyor. ABD'de minimum 1 milyon dolar dolarlık yatırım karşılığında 10 ve üzeri kişiye istihdam sağlayan yatırımcıya ülkede süresiz oturma izni veriliyor. Bu da yatırımcının 5 yıl sonra ABD vatandaşlığı hakkı kazanması anlamına geliyor.
Dikkat edilirse biz yıllardır farklı bir şey söylemiyoruz.
Amerika´yı tekrar keşfedelim de demiyoruz.
Dünya da tecrübe ve kabul edilen geçerli olan yöntemleri deneyerek akil olmanın ülkemize kazanç sağlayacağını düşünüyoruz.
İyi haftalar.