26 / 12 / 2024

Polonezköy'de imar sorunu!

Polonezköy'de imar sorunu!

Beykoz'a bağlı Polonezköy'ün Muhtarı Antoni Dohoda, "Tabiat parkı" ilan edilmesiyle birlikte köyde hiçbir inşaata izin verilmediğini genç neslin ev yapamadığı için köyü terk etmeye başladığını söyledi



Dohoda, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köyün Polonyalı 2 general tarafından 1842 yılında kurulduğunu ve o dönem Polonya'nın işgal edilmesiyle gelen sığınmacıların da buraya yerleştiğini anlattı.

Köyde 400 civarında olan nüfusun işçi göçü nedeniyle 1960'larda 50'ye kadar düştüğünü hatırlatan Dohoda, daha sonra köye Polonya'dan gelenlerle nüfusun biraz daha arttığını belirtti.

Dohoda, eğitim yapanların iş bularak köyden ayrıldıklarını kaydederek, kendisinin de daha önce elektrik mühendisi olarak İstanbul'da çalıştığını anlattı. Dohoda, şöyle devam etti:

"Oğlum da üniversiteyi bitirdi ama ona 'Babamın yerine dön' dedim. O da işini bıraktı, ailesini de aldı, buraya yerleşti. Dolayısıyla 6 tane nüfus burada artmış oldu. Şimdi köyde Polonya kökenli 100 kişi var. Geri kalan 150 kişi İstanbul kökenli ve takriben 500 kişi de işçi olarak bulunuyor.

Köy korundukça kültürümüz yaşar ama korunamazsa yaşayamaz. Onun için özenli bir imar durumu yapmak istiyoruz. Burada 15 senedir ev yapılmıyor. Yapılan varsa da kaçaktır. Genç nesil ev yapamadığı için köyü terk etmeye başladı. Mevcut evleri de yenileyemiyor. İnşaat yasağı var."

Dohoda, İstanbul'daki yapılaşmanın köye doğru ilerlediğini görüp ormanlara yapılaşma gelmesin diye köyün "milli park" yapılması için Bakanlar Kurulu'na müracaat ettiklerini, ancak bir yanlışlıkla köyün "tabiat parkı" yapıldığını söyledi.

Köydeki bazı yerlerde tapularının iptal olduğunu, diğer yerlerde de onarım yapma olanağının kısıtlı olduğunu belirten Dohoda, "Dolayısıyla gençlere bir şey yapamıyoruz. Onlar da İstanbul,  İzmir  ya da yurt dışına gidiyor. Bu durum köyün gelişmesini de engelliyor" diye konuştu.

Köyün İstanbul'un bir parkı haline gelmesinin söz konusu olduğunu dile getiren Dohoda, ağırlıklı olarak piknik için tercih edilen yer haline gelmesinden endişe ettiğini ifade etti.

Dohoda, günübirlik gidiş ve gelişlerle köyde asayişin sağlanmasının zorlaşacağını savundu.

POLONEZKÖY'ÜN TARİHİ

Köyün tarihini anlatan Dohoda, 1795 yılında Prusya, Rusya ve Avusturya tarafından paylaşılan Polonya'nın 1918'e kadar özgürlüğüne kavuşamadığını, bu sürede Ruslar'a karşı başarısız ihtilal girişimleri ve ayaklanmalar sonucu birçok ülkeye göçler yaşandığını aktardı.

Dohoda, köyün tarihiyle ilgili şunları aktardı:

"Başta generaller, prensler, yazarlar, şairler olma üzere bu sığınmacılar, Osmanlı'ya Fransa'ya, İtalya'ya ve diğer memleketlere kaçmak zorunda kaldılar. Paris'te sürgünde Polonya hükümeti kuruldu ve bu devlet Polonya dışında 150 sene yaşadı. Bunun başına büyük bir aile olan Çartoriski ailesinden Prens Adam Çartoriski geçti. Polonezköy'ün sahibi de bu prensti.

Çartoriski, Osmanlı ile Rusya arasında bir gerginlik olduğunu görüp, Osmanlı devleti ile temasa geçti ve buraya 2 general gönderdi. General Zamoyski ve General Çaykovski... General Mihal Çaykovski, Müslüman oldu ve Mehmet Sadık Paşa ismini aldı. Köyün kurucusu da odur."

Dohoda, köyün ilk 50 yıl Saint Benoit Lisesi'nin lazarist rahiplerinden kiralandığını, 1883'teki Kırım harbinden sonra satın alındığını anlattı.

Köy halkının 1900'lü yıllara kadar tamamen tarım işçisi olduğunu belirten Dohoda, köyde jambon, sucuk, et, patates üretildiğini belirterek, "Köyün en meşhur ürünleri tereyağı ve kirazdı. Bunlar doğrudan İstanbul'a satılırdı. Köyde turizm ise 1900'lerin başında başladı. Yavaş yavaş köye yaz turistleri geliyordu. O zaman yaya veya atla gelirlerdi. Buradaki gençlerin de okumasını sağladı bu.1960'da köy dağılmak üzereydi çünkü ne tarımda, ne turizmde iş yoktu. İkinci dünya savaşı sonrası Almanya, Fransa gibi dış memleketlere gitme modası çıkınca buradakiler de ona uydu ve belki 60-70 kişi çeşitli yerlere çalışmaya gitti" dedi.

TAKSİM'E GİTMEK İÇİN 6 SAAT
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün inşasıyla İstanbul'un Polonezköy'e yaklaştığını belirten Dohoda, daha önce Taksim'e gitmenin 6 saat sürdüğünü anlattı.

"Buradan Paşabahçe'ye ya atla ya yaya giderdiniz, 3 saat sürerdi.

Paşabahçe'den vapurla geçerdiniz, o da 2 saatti" diye konuşan Dohoda, köydeki çocukların o dönemin koşulları sebebiyle okula da yatılı olarak devam ettiklerini dile getirdi.

Dohoda, "Mesela ben Saint Joseph Lisesi'ni bitirdim yatılı olarak. Köyün yolu yoktu. Bu yol 25 sene önce yapılmış bir yol. Daha önce toprak bir yol vardı.

Elektrik 30-35 sene önce geldi. İkinci köprüden sonra İstanbul giderek yaklaştı ve herkes tamamen ya pansiyonculuk, ya restoran, ya havuz yapmak suretiyle tamamen turizme döndü. Bununla birlikte bütün tarım öldü" diye konuştu.

Dinlerini de yaşamaya devam ettiklerini anlatan Dohoda, Pazar günü iş günleri olması dolayısıyla ayini Cumartesi gerçekleştirdiklerini, ayin için İstanbul'dan Polonyalı bir papazın geldiğini anlattı.

Dohoda, bir önceki Papa'nın Polonyalı olduğunu hatırlatarak, 1978'de Papa'nın köyü ziyaret etmek istediğini, ancak çeşitli sebeplerden gelemediğini aktardı. Köyün kuruluşunun 150. yıl dönümünde köydeki 20 kişi ile birlikte Vatikan'a gittiklerini anlatan Dohoda, ziyaretlerinde Papa'ya çeşitli hediyeler sunduklarını söyledi.
AA


Geri Dön