Sektörel

Prefabrik evler kentsel dönüşümde alternatif oluyor!

Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Çebi Karahan, hafif çelik prefabrik ve modüler yapıların, geleneksel çelik yapıların birçok avantajını bulundurduğunu söyleyerek, prefabrik yapılara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Çebi Karahan, hafif çelik prefabrik ve modüler yapılara ilişkin açıklamalarda bulundu. Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre; Karahan, her malzemenin belirli özellikleri ve dayanımları olacağın dile getirerek, malzemelerin özelliklerine uygun kullanılması halinde depreme dayanıklı bir yapı inşa etmenin mümkün olacağını, depreme dayanıklı çok katlı yapı üretiminde en yaygın kullanılan malzemelerin beton ve çelik olduğunu belirtti. 

Türkiye'de daha çok betonarmenin kullanıldığını anımsatan Karahan, şöyle konuştu: 

"Hafif çelik prefabrik yapılar ve modüler yapılar, geleneksel çelik yapıların birçok avantajına sahip. Özellikle kentsel dönüşümler sırasında gerekli olan konut ihtiyacının çözümüne, hızlı üretilebilme avantajı ve hafifliği ile çok daha iyi bir alternatif oluşturuyor. Gerekli koşulların sağlanmasıyla yığma, betonarme veya çelik çerçeveli her türlü taşıyıcı sistem depreme dayanıklıdır. Ancak deprem hareketinin sürekli yaşandığı Japonya, İran, Amerika, Şili gibi pek çok ülkede 20. yüzyılın sonlarına doğru gelişen teknoloji ve yapı malzemelerinin etkisiyle çelik yapı sisteminin kullanımının fazlalaştığı görülüyor." 

İstanbul gibi şehirlerde artan nüfus ve ortaya çıkan konut ihtiyacını karşılamanın pratik yollarına dikkat çeken Karahan, "Dorçe'nin mevcut yapı sistemi olan prefabrik hafif çelik sistem ve modüler inşaat projeleri bunlardan. Ekonomik olarak orta ve alt sınıf gelir grubunda yer alan kişilere yönelik tamamlanan projeler, ulaşılabilir fiyatları ile sosyal yaşama da katkı sağlıyor" diye konuştu. 

- "Teknoloji, prefabrik yapılara rağbeti artırdı"

Süheyla Çebi Karahan, çelik yapıların ağırlığının, betonarmeye göre yaklaşık yüzde 50 düşük olduğundan yapıyı etkileyen deprem kuvvetini aynı oranda azaltacağına vurgu yaparak, şunları ifade etti:

"Çelik, betonarmeye göre 18 kat sünektir. Tekrarlı yüklemeler altında betonarme yapının tek yönlü ve sınırlı olan enerji yutma yeteneği her tekrarda azalarak bozulur ve deformasyon oluşmadan kırılma gerçekleşir. Çelik yapıda ise elastik sınırlar aşıldığında, bir başka deyişle beklenenin üzerinde yükler yapıya etki ettiğinde, çelik yapı elemanları yüksek şekil değiştirme kapasiteleri sayesinde öncelikle şekil değiştirir ve deforme olur. Şekil değiştirme esnasında oluşan enerji yutulur ve etkileyen yükler altında yapı ayakta kalır."

Geçen yıl yaşanan depremlerin büyük kentlerdeki çarpık yapılaşma, dikey mimari ve Türkiye'deki yapı stokunun niteliğini yeniden gündeme getirdiğine vurgu yapan Karahan, Dorçe Prefabrik olarak yüksek üretim kapasiteleri, tasarım ve Ar-Ge merkezleri ile geliştirdikleri prefabrik modüler hafif çelik sistemli yapıları Türkiye'nin deprem bölgelerine çok kısa sürede ulaştırdıklarını ifade etti. 

Yaşanan depremlerde 10 binlerce depremzedeye yaşam alanı sunarak AFAD ve TOKİ'nin acil konut ihtiyacını karşıladıklarına vurgu yapan Karahan, "Pandemi döneminde sanayiyle iç içe olmaya devam eden, gelişen ve sürekli yenilenen teknolojinin inşaat sektörüne olumlu etkisi çelik prefabrik yapılara rağbeti artırdı. Yapı bilgi modellemesi, modern inşaat yöntemleri, üretim ve montaj için tasarım gibi kavramların inşaat endüstrisine entegre edilmesi de prefabrik modüler inşaatlarda hız, kalite, maliyet, kontrol ve benzeri süreçlerin etkin kullanılmasını sağlamıştır" şeklinde konuştu.

- "Türkiye'de güçlendirilmesi gereken 6,5 milyon konut bulunuyor"

Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Karahan, hafif çelik yapım yöntemlerinin, özellikle kentsel dönüşüm için kullanılabilecek 5-6 katlı konutlarda ciddi bir alternatif sağlarken yönetmeliklere takıldığını dile getirdi.

Karahan, mevcut yönetmeliğin revizyona girmesi gerektiğinin açık olduğunun altını çizerek, şunları söyledi: 

"1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte depreme dayanıklı yapı tasarımı ile ilgili birçok madde değişti ve özellikle betonarme ve çelik yapı tasarımı ile ilgili esaslar, yurt dışında farklı ülkelerde kullanılan muadil yönetmeliklerle uyumlu hale getirildi. Bu yönetmelikle hafif çelik yapı tasarımı da kapsam içerisinde değerlendirilmiş ve tasarım kriterleri belirlenmiştir. Ancak hafif çelik yapılarla ilgili yönetmelik, muadil yönetmeliklerden farklılaşmış ve muhafazakar bir yaklaşım sergilemiştir. Örneğin, yüksek riskli sismik özelliklere sahip benzer iki yerde yapılacak hafif çelik binalar ABD ve Meksika'da yapılırsa 19,8 metre yükseklik sınırına (yaklaşık 6 kat) göre yapılabilirken, Türkiye'de 7 metre (yaklaşık 2 kat) sınırı ile karşılaşmaktadır. Kanada'da ise bu sınır 15 metre ve 20 metre (detaya göre farklılaşarak) olarak belirlenmiştir. Japonya ve benzeri deprem ülkelerinde de yine benzer yükseklik sınırları ile karşılaşılmaktadır."

Karahan, Türkiye'de yaklaşık 1 milyon yeni konutun, deprem bölgelerinde halkın kullanımına sunulduğunu fakat hala değişimi ya da güçlendirilmesi gereken 6,5 milyon konut olduğunu vurguladı.

Söz konusu yapıların tamamının kısa sürede yeniden yapılamayacağını da vurgulayan Karahan, "Gerek ekonomik gerekse sosyokültürel sebeplerle yeniden yapım yerine güçlendirme seçeneği de değerlendirilmeli. TOKİ yönetmelikler gereğince Elazığ, Malatya, Van, Adıyaman, Manisa, Çanakkale gibi depremin yoğun olabileceği bölgelerde köy evleri projelerini hafif çelik prefabrik yapım sistemiyle tek katlı ve 2 katlı tamamlamaktadır" şeklinde konuştu. 

- "Salgında prefabrik talebi arttı"

Süheyla Çebi Karahan, salgınla beraber prefabrik çelik evlere talebin arttığına dikkat çekerek, "Daha uzun ömürlü, sağlam, konforlu ve çevreci hafif çelik prefabrik yapılar ile bu talepler karşılanmaya başladı. Pandemi sürecinde değişen ekonomik koşullar, artan maliyetler ve yeni yaşam koşullarını yakından takip ederek ve artan prefabrik ev taleplerini göz önünde bulundurarak üretim süreçlerimizi hız kesmeden devam ettirdik" açıklamasını yaptı. 

Prefabrik modüler yapıların avantajlarından bahseden Karahan, şunları kaydetti:

"İnşaat sürecinin çoğunluğu saha dışında/ön-üretimli olarak gerçekleştiğinden projenin çevreye ve sahaya olan olumsuz etkileri önemli ölçüde minimize ediliyor. İnşaatın geleneksel inşaat yöntemlerine göre daha kısa sürelerde tamamlanabilmesi... Bize yaptığımız iş sorulduğunda yanıtlarımızdan biri de 'zaman satıyoruz' oluyor. Maliyet kontrolünün yapılabilmesi, bakım masrafları, geri dönüşüm gibi birçok özellik ele alındığında prefabrik modüler yapı sistemleri maliyet açısından daha avantajlı. Yerinde kurulum için daha az insan gerektirir. Bunun nedeni, bu bina sistemlerinin yalnızca yerinde monte edilmesi, bileşenlerin fabrikada üretilmesi ve kolayca birbirine uyacak şekilde tasarlanması ve dolayısıyla daha az işçilik gerektirmesidir."

Karahan, çelik ve kullanılan diğer tüm malzemelerin geri dönüştürülebilir olduğuna dikkat çekti. 

İklim koşullarının öneminin de altını çizen Karahan, günümüzde geliştirilen yeni teknolojiler ve yenilikçi malzemelerle prefabrik modüler çelik yapıların her türlü mevsim koşullarına uygun olarak üretilebildiğine, yapıların montajında kullanılan iç yalıtım malzemeleri, yapılan statik hesaplamalar ve tasarımların projenin gerçekleştirildiği coğrafyanın iklim koşullarına uygun olarak tamamlandığına vurgu yaptı.

Koronavirüs sonrası prefabrik evlere talep arttı!