Ramon Esteve duvarların şiirini okuyor!
Dünyaca ünlü mimar Ramon Esteve, hem imzasını taşıyan binalar hem de tasarladığı mobilyalarla son dönemde ödül üstüne ödül topluyor
İstanbul'a ve Mimar Sinan'a hayran olduğunu söyleyen Esteve, "Evrenin dingin ve uyumlu geometrisini yaşam alanlarına uyarlamaya çalışıyorum," diyor
İspanyol Ramon Esteve, son dönemin en gözde mimarlarından biri. Geçen ay Londra'da düzenlenen International Hotel and Property Awards'ta ödül kazanan mimarın tasarımları, Avrupa'nın pek çok önemli şehrini süslüyor. Aldığı siparişlerin sayısına bakılırsa, bu 47 yaşındaki mimar için yalnızca bir başlangıç. Mobilya tasarımlarıyla da dikkat çeken Esteve, mesleğindeki başarısının yanı sıra mimariye yönelik felsefi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Mimarinin, küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan kimlik arayışına çare olabileceğini düşünen Esteve ile tasarımlarını, İstanbul'u ve mimarinin geleceğini konuştuk.
- Mimar olmaya nasıl karar verdiniz
- Gençliğimde hem sanata hem de teknolojiye ilgi duyuyordum. Bu nedenle her iki alanı birleştiren mimarlığı okumaya başladım. Mezun olunca birkaç yarışmada ödül kazandım ve kendi ofisimi kurdum. Sonra devamı geldi. Mimariyi seçmemin diğer sebebiyse, her zaman görünenin ardındakini merak etmemdi. İnsanlar binaların önünden öylesine geçip giderken, ben hep detaylara odaklanırdım.
- Binaların yanı sıra mobilya ve aydınlatma tasarımı da yapıyorsunuz. Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz
- Tasarımlarım fonksiyonel ve çevreye duyarlı. Ama benim için en önemlisi görünümleri. Bir tasarım yapmadan önce, ilk olarak insanlar üzerinde nasıl bir duygu yaratmasını istediğime karar veriyorum. İnsanları heyecanlandırmak için neler yapabileceğimi, tasarımlarımın onlarla nasıl iletişim kurabileceğimi düşünüyorum. Amacım, evrenin dingin ve uyumlu geometrisini yaşam alanlarına uyarlamak.
EVİMİN DEKORASYONU SADE
- Sizce bir mimar, sanatçı mıdır yoksa teknisyen mi
- İkisinin payı da yüzde 50. Teknik boyut, mimariye gerçekçilik ve ciddiyet katıyor. Ama sanat boyutu, yani ilham olmadan, bu ciddiyet hiçbir işe yaramaz.
- Pek çok mimar özel dekore edilmiş lüks evlerde yaşıyor. Sizin eviniz neye benziyor
- Valencia'nın tarihi merkezinde, restore edilmiş bir binada oturuyorum. Dairemin dekorasyonu son derece sade. Evimi, aşırılıklardan uzak kalabilmek için kapandığım bir manastır olarak görüyorum. Duvarlara da hiçbir şey asmadım. Çünkü eve giren ışığın eşyalara çarparak çıplak duvarlar üzerinde yaptığı yansımayı izlemek ruhumu dinlendiriyor. Işık, duvarlara dizelerini yalnızca benim okuyabildiğim şiirler yazıyor.
- Çevreye duyarlı 'yeşil mimari' hakkında ne düşünüyorsunuz
- Çevreye duyarlı olmaya ve inşaatların yerel kaynaklarla yapılmasını öngören sürdürülebilir mimariye büyük önem veriyorum. Yıllardır binaları daha yüksek ve daha büyük yapmak için uğraşıp duruyoruz. Oysa asıl kendine yeten binalar yapmak için uğraşmalıyız.
GELECEK İÇİN KAYGILIYIM
Nüfus arttıkça, şehirler de estetik kaygılar gözetilmeden büyüyor. İnsan ruhuna hitap etmeyen ve şehirsel problemlere çözüm bulmayı hedeflemeyen mimari, beni gelecek konusunda kaygılandırıyor. Ruhsuz, sıkıcı binalar her yeri dolduruyor. Bu gidişe dur demek lazım. Yoksa gelecekte dünya, tahammül edilemeyecek ölçüde çirkin bir yer haline gelecek. Diğer yandan küreselleşme nedeniyle her yer birbirine benzer hale geldikçe, insanlar köklerine ve gerçek kimliklerine daha çok ilgi duyar hale geliyor. Farklı ülkeler, tarih içerisinde kendilerine özgü hale gelmiş mimari üslupları korumalı. Mimarlar, bu koruma görevini üstlenerek kimlik arayışına katkıda bulunabilir.
GAUDI GİBİ OLMAK İSTERİM
"Şehir, insan medeniyetinin en ilginç buluşlarından biri. Antoni Gaudi'nin Barcelona'da yaptığı gibi, ben de bir şehri yeniden yapılandırmak isterim. Yeni bir şehir tasarlayacaksam, odak noktam kâr değil insan olurdu. Duygulara hitap eden binalar tasarlardım. Eski bir şehri tasarımlarımla dönüştüreceksem de, yola söz konusu şehrin tarihi merkezini derinlemesine inceleyerek başlardım. Çünkü tarihi merkezler, şehirlerin geri kalanına oranla çok daha duygu yüklü binalara ev sahipliği yapıyor. Üzerinde yıllarca kafa yorulmuş planlara ve dolayısıyla müthiş bir geometrik bütünlüğe sahipler."
AYASOFYA İÇİN GELDİM
"İlgimi çeken bir binayı, dünyanın öbür ucunda bile olsa gidip görürüm. 20'li yaşlarımdayken sırf Aya Sofya'yı görebilmek için İstanbul'a gelmiştim. Sonraki gelişlerimdeyse, Mimar Sinan'ın eserlerini günlerce inceleme fırsatı buldum. Onun dehası beni büyülüyor. Dünya mimari tarihinde çok önemli bir yeri var. Modern Türk mimarlardan ise Emre Arolat'ı beğeniyorum. Tabanlıoğlu Mimarlık da dikkat çekici projelere imza atıyor."
ARTANÇ SAVAŞ/Sabah