Arsa ve Arazi

Rüzgar Enerji Santralleri en verimli arazilere yerleştiriliyor!

Gazete Habertürk köşe yazarlarından Güntay Şimşek bugünkü yazısında Rüzgar Enerji Santralleri ile ilgili eksikliklere değindi. İşte o yazı...

Enerji konusu, ülke olarak gündemimizi meşgul eden en önemli meselelerden biri. Dış ticaret açığına da, ithalat-ihracat dengesine de, 2013 hedeflerine de en yoğun şekilde malzeme ediliyor. Fakat enerji yaptırımlarında adeta bir sarmala girmiş gibiyiz. Hâlâ enerji politikalarında ve hayata geçirilen uygulamalarda ciddi sıkıntılar söz konusu. Nükleer santral, ithal ve yerli kömürle çalışan termik santrallar, suyumuzu kullanan hidroelektrikler, rüzgâr, güneş ve jeotermal (yeraltı kaynağı sıcak sular) gibi yenilenebilir kaynaklar arasında gidip geliyoruz.


Hedeflenen enerji politikaları ise neden ve niçin soruları karşısında terliyor. Sözün özünü yeterince araştırmadan, tartışmadan, eleştirilere kulak vermeden ve ülke olarak konumumuzu iyi tartmadan yola çıktığımızdan ciddi hatalar yapıyoruz. Bunlardan biri de yenilenebilir enerji kaynakları, su, rüzgâr, güneş ve jeotermalin çok masum, çok çevreci olarak sunulması. Çevreye hiç zarar vermeyen enerji kaynağı yok. Sadece oranları ve riskleri değişiyor. Jeotermal sebebiyle derelerde zehirlenen balık ölümlerini gördük. Rüzgâr santralının doğayı tahribinden ve yaşam kalitesini bozduğundan şikâyetçi olanların sayısı artıyor. Çünkü aşırı iştahlı yatırımcılar, yanlış düzenlenmiş kanunlarla hiçbir ölçü ve ahlak dinlemeden her yere RES dikmeye çalışıyor.


Halbuki Rüzgâr Enerji Santrallarında (RES) azami dikkat edilmesi gereken bambaşka bir durum var. Danimarka’nın karanlık denizlerine rüzgârgülü konulmuyor. Vatandaşın en verimli arazilerine, çiftliklerine, zeytinliklerine, evinin dibine yerleştiriliyor.


Bu köşede yayınlanan bir “RES” yazıma, 16 Ağustos’ta EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz cevap göndermişti. Benim yazıma ve EPDK’nın cevabına açıklık getirecek çok çarpıcı bir örnek var elimde. Bursa’daki SECE Hayvancılık şirketinin sahibi Fethi Şengör’ün yaşadıklarını okuyun bakalım, enerjide nereye, nasıl gidiyoruz?


“Bizler, Bursa İli, Karacabey İlçesi, Yarış Köyü’nde, Mart 2015’te, devlet teşviki ile canlı hayvan üretimi yapacağımız tavuk çiftliğini faaliyete geçirdik. Ancak, yeni tesisimizde, üretime başladıktan yaklaşık 4 ay sonra, elimize bir mahkeme kararı geçti.


Mahkeme kararına göre, çiftliğimizin kurulu olduğu 17 dönümlük arazimiz acele olarak kamulaştırılmıştı. Sebebi de, bu bölgede kurulması planlanan RES’in türbinlerinden bir tanesinin tam bizim çiftliğe isabet etmesidir. Sorguladığımızda, Yalova Rüzgâr Enerjisinden Elektrik Üretim A.Ş. firması tarafından yapılacak olan toplam 12 türbinlik RES üretim projesinin 8 No’lu türbini bizim çiftliğe isabet etmişti.

Parselimizin acele kamulaştırılmasına ilişkin Danıştay 6. Dairesi’nde açtığımız E:2015/7475 sayılı dava ile, kamulaştırma işlemlerine karşı Bursa 2. İdare Mahkemesi’nde açtığımız E:2016/495, 496 sayılı davalar halen devam etmektedir.


Ayrıca, Yalova Rüzgâr Enerjisinden Elektrik Üretim A.Ş.’ye verilen üretim önlisans sahasına ait 1/100.000 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar için Bursa 3. İdare Mahkemesi’ne açtığımız dava lehimize sonuçlanmış ve 26.05.2016 mahkeme kararı ile imar planı iptal edilmiştir.


Bu karara rağmen, firma çalışmalarına son sürat devam etmektedir. Üstelik, firma, son olarak çiftliğimizin 50 m yakınında başka bir türbin inşaatına da başlamıştır. Bu durum üzerine, hem Bursa Büyükşehir hem de Karacabey belediyelerine dilekçe ile başvurduk. En son Karacabey Belediyesi’ne durumu sorduğumuzda ekteki yazıyı 14 Temmuz da EPDK’ya gönderdiklerini bize iletmişlerdir. Ama hâlâ bir cevap dönülmemiştir. Ayrıca biz de EPDK’ya durumumuzu bir dilekçeyle bildirdik.”


Devlet bir yandan Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu kanalıyla vatandaşa geri ödemeli kredi veriyor, yatırımını destekliyor, diğer taraftan başka bir kurumun, bu çiftliğin ortasına RES dikmesine onay vererek her şeyi altüst ediyor. RES’in olduğu yerde tavuk falan olmaz zaten. “Acele Kamulaştırma Yasası” marifetiyle vatandaşın arazilerine, Milli Emlak tarafından 49 yıllığına el konulması gibi epeyce tartışılıp düzeltilmesi gereken husus var...


Güntay Şimşek/Habertürk