14 / 05 / 2024

Rüzgar ve istikrar..

Rüzgar ve istikrar..

İnşaat sektörü dikkat edilirse hep istikrarlı yıllarda büyük ivmelerle büyüme kat etmiştir.



Ancak inşaat ve emlak sektöründe 2006 yılı 3.çeyreğinden itibaren başlayan durgun dönem, 2008 yılı Ekim patlayan küresel krizle sektörün köküne incir ağaçını dikmiştir.

Bu durum sadece ev satışlarını etkilemedi, şirketlerin hedeflerini de askıya aldırdı.

Sadece etkilenen inşaat sektörü değil tüm reel piyasalar büyük yara aldı ve son açıklanan veriler de gösteriyor ki bırakın büyümeyi ülke küçülmeye başladı.

İstikrar güven ister, bu durum sadece ülkemiz için değil tüm dünya ülkeleri için geçerli.

Geçen hafta bir gazetede Dubai de inşa edilen bir projenin satış ilanında vadeli ödeme imkanı ile vatandaşlık hakkıda alıcılar/yatırımcılara sunuluyordu.

Adamlar ev satmak için vatandaşlık hakkı veriyor, gerisini siz anlayın.


Dikkat edilirse her 10 yılda bir 2-3 senelik istikrar dönemleri yakalanıyor, akabinde ise inşaat sektörü mevcut stoklarını eritmek için ya fiyat kırmak zorunda kalıyor, ya da pazarlama ve satış tekniklerini zorlayarak iş yapıyor.

2004 yılında başlayan ve 3 yıl süren bu sektörel ivmenin ilanihaye devam edeceği gibi bir düşünce maalesef herkesin inşaat işine girmesine ve mantar gibi proje üretilmesine de sebep olmuştur.

Bazısı bu rüzgardan fazla nasiplenmek için ya projesini hızlı sattı ya da aynı anda 3-4 projeye birden başlayarak parsayı toplama telaşına düştü.

Ancak şurası bir gerçek ki kim olursa olsun 2005 yılına kadar arsa, tarla veya muadili toprak alanlar ve yatırım yapanlar bu işten çok ciddi anlamda para kazandılar.

Bundan 10 sene evvel Emlakçı' ların portföylerinde olan ihtilaflı ve muvazaalı yerler bile bu rüzgar döneminde alıcı buldu.

Ama ev alanlar için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

Tabi bu tür istikrarlı dönemler gelir ve geçer..aynı rüzgar gibi.

Bu tür dönemler de insanların algılama ile gerçek arasında ki farkı görememesi, maalesef yanlış kararlar vermesine de sebep olmuştur.

Sanki bu hep böyle devam edecek gibi bir düşünce ile yapılan yatırımlar bugün hüsranla neticelenmiştir.

Nasıl ki yatırımcı istikrarlı dönemleri arıyorsa veya istikrarı bir elzem görüyorsa, o zaman yaptığı projede ve yatırımda da istikrar aramalıdır.

Halbuki sektör de satışa arz edilmiş güzel isimli projelerden ev almakla iş bitseydi tamam, iyi de ya devamı?

Teslimattan sonra da işletme, hizmetler ve müşteri memnuniyeti gibi gayrimenkule katma değer sağlayacak, prim yapmasına ve değerlenmesine imkan verecek argümanlar yoksa iş doğru bir yatırım sayılabilirmi?

Mümkün değil, sonuçları meydanda..

İş sadece binayı veya evi teslim etmekle veya almakla bitmiyor ki!

Yapılan yatırımı koruyacak, değerini artıracak veya değer katacak bir vizyon veya mantalite ile iş yapılmıyorsa o gayrimenkulden zaten hayır beklemeyeceksin.

Prim yapar veya ikamet amaçlı tercih edilen projeler bugün bu tür işletme masrafları ile bırakın değer kazanmayı ortaya çıkan masraf tabloları karşısında çoğu kurtuluşu satarak kaçmakta bulmaktadır.

Bu durum yapımcı şirketlere ciddi zarar vermekte, aslında yeni projelerini baltalıyor haberi yok.

Güya yaşam konsepti sunuyor yapımcı şirket.

İşletmeden üç-beş kuruş para kazanacağım derken yeni projesinin fiyatını neden kırdığını düşünemiyor bile!

Eğer insanlarda ki güveni yitirirsen daha sonra ürettiğin/sattığın malın fiyatını kırmak zorunda kalırsın.

Aslında Emlak' ın değer yitirmesinde ki en büyük etkenlerden biri de budur.

Tabi şirketlerde ve çalışanda istikrar olmayınca ticari ömürde uzun olmuyor.

Dikkat edilirse gayrimenkul projelerinin satış ve pazarlama organizasyonlarında çalışan insanlar reklam ve ilana dayalı çalıştığı için bir şirkette en fazla 2-3 yıl kalabiliyorlar.

Dikkat ediyorum Alıcılar/Yatırımcıların sektörel güvensizlik konusunda ve geçmişte yaşadığı bir kötü tecrübe mutlaka var olması bile satışları etkilemiyor.

Demek ki güven en büyük satış kriteri.

Projemizi gezen müşteri gruplarına servis veren arkadaşlarımın müşteriyi benimle tanıştırmalarında onlara hep şunu söylüyordum;

lütfen bizleri tanıyın sizlerle daha sonra konuşalım diyordum, şaşırıyorlardı.

Hüseyin bey siz bize ev satmak istemiyor musunuz diye sitem edenler vardı.

Bende tüm samimiyetimle düşüncelerimi anlatıyordum ve `sizler kimden ev aldığınızı bilmeden ve tanımadan, ticari piyasalar ve bankalara sormadan size ev satmayacağım' dediğimde şok geçiriyorlardı.

Güven sağlanmadan ev satılmaz.


Güven her şeyden daha önemli ve bende güveni sağlayarak işimi yapıyordum.

Tabi insanlar neyin ne olduğunu iyi biliyor, istisnasız hepsine ev sattık.

Bugün etrafınıza bakın ve lütfen dikkat edin 5 yıl bir şirkette veya projelerin satış müdürlüğü yapan insan sayısı maalesef bir elin parmaklarını geçmiyor.

Demek ki 10-20-50 ev satmak la iş bitmiyor.

Önemli olan güveni sağlamak ve sürdürebilmek.

Aksi halde sektörde kalıcı olabilmek mümkün değil.


Yatırımcıda risk analizi yapmadan kendini maceraya götürecek mülkleri seçmeden bir kere daha düşünmelidir.

Hani eskilerin bir sözü vardır;

`Kız alacaksan soydan, Köpek alacaksan mandıradan' diye.

Yatırımcıda anlamalı ki yıllarca tasarruf edip biriktirdiği parasını düşünüp doğru yere yatırmalı ki risk almadığını bilmeli.

İyi haftalar.
 
 

 

Not; İnşaat sektörünün en iddialı sitesi olan www.emlakkulisi.com `un kurulduğu günden beri yazılar yazıyorum.

Geçen gün bizim sitenin sahibi sevgili arkadaşım Tebernüş Kireççi aradı.

Abi Allahaısmarladık ben gidiyorum dedi.

Önce şaşırdım,ya hayırdır ne oluyor derken.. meğer askerlikmiş,

Uğurladık vatan vazifesine.

Güle güle git kardeşim, yolun açık olsun..
 


[email protected]


Geri Dön