Sağlık Bakanlığı yeni hastanelerle yoluna devam ediyor!
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Şu anda deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa ettiğimiz yeni hastanelerle, hastanelerimizin yüzde 38ini yeniledik. Yeniledik diyorum, Güçlendirdik demiyorum" diye konuştu
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, "Şu anda deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa ettiğimiz yeni hastanelerle, hastanelerimizin yüzde 38ini yeniledik. Yeniledik diyorum, Güçlendirdik demiyorum. 2015in sonuna kadar Türkiyedeki bütün sağlık binalarını depreme dayanıklı binalar haline getirmiş olacağız" dedi.
Akdağ, OSTİM yönetimi ve OSTİM Medikal Sanayi Kümelenmesi tarafından düzenlenen plaket töreni sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Vanda meydana gelen depremlerin ardından Sağlık Bakanlığının bölgeye yönelik yaptığı çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün Sağlık Bakanı Akdağa takdir mektubu göndermesiyle ilgili olarak değerlendirmesinin sorulması üzerine Akdağ, "Açık söyleyeyim, aslında toplamda depremle ilgili Başbakan Yardımcımız Sayın Beşir Atalayın yönetimindeki organizasyon iyi yürümeseydi, biz bu başarıyı gösteremezdik" dedi.
Bu tip afetlerde parçalı bir organizasyonun başarılı olamayacağını ifade eden Akdağ, "Biz, çok iyi organize olmuştuk ve çok iyi ekiplerimiz vardı. Böyle bir durumda ne yapacağımızı çok iyi biliyorduk. Ekiplerimiz, profesyonel sağlıkçılar, ama amatör ruhla çalışan kişilerdi. Hemen sahaya gittik ve onlarla birlikte çalıştık, motivasyonları arttı. Bunlar, doğru" dedi. Akdağ, bölgeye yapılan yeni hastanenin de işleri çok kolaylaştırdığını vurgulayarak, bunların hepsinin sağlık alanında yapılan büyük başarının bir göstergesi olduğunu belirtti.
Akdağ, şunları kaydetti:
"Ancak biliyor musunuz ki biz birçok kere Silahlı Kuvvetlerin helikopterlerinden de yararlandık, birçok kez Türk Hava Yallarının uçaklarını
başka yerden bu tarafa getirmesinden yararlandık. Siz biliyor musunuz ki, biz orada hizmet ederken, elektrik sıkıntısı çekmedik. Bazen jeneratörlerimizi kullanmamız gereken zamanlar oldu, ama enerji bakanımız elektrik temininde büyük bir başarı gösterdi.
Biliyor musunuz ki telefonla istediğim yönetici arkadaşımla görüşebildim. Cep telefonları bloke olmadı. Ulaştırma Bakanlığının bunun arkasına koyduğu imkan çok yüksekti. Tüm bunları yan yana koyduğunuz zaman örnekleri artırabiliriz.
Sayın Beşir Atalay yönetimindeki AFAD, büyük bir başarı gösterdi. Hükümet burada büyük bir başarı gösterdi. Biz de o başarının içinde kendimize düşen rolü iyi oynadık diyebilirim."
"Türkiyede üretimi teşvik edeceğiz"
"Medikal alanda yerli üretimin artırılabilmesi için Sağlık Bakanlığının desteği ne olacak" sorusu üzerine de Akdağ, "Sağlık Bakanlığının bizzat satın aldığı malzemeler açısından, örneğin aşı satın alıyoruz büyük miktarlarda ya da hastanelere malzeme alıyoruz, aile hekimlerine malzeme veriyoruz. Bütün bunların üretimi ile ilgili olarak ofset anlaşmalarla Türkiyede üretimi teşvik edeceğiz" dedi.
Türkiyede bu işi en iyi savunma sanayisinin yaptığını ifade eden Akdağ, şöyle devam etti:
"Nasıl başardı Birincisi büyük bir alım gücü vardı. Ağır silahı Türkiyede satın alan tek kurum Türk Silahlı Kuvvetleridir. Bu gücünü kullandı, akıllı bir yol izlendi Milli Savunma Bakanlığında ve ofset uygulamalarla Türkiyede üretim, hatta Türkiyeden dışarı ihracat geliştirilmiş oldu. Biz de hastanemize satın aldığımız, satın alacağımız malzemeler açısından bunu yapacağız. Aşı da yapmaya başladık, diğer malzemelerde de yapacağız.
Biz, bir firmaya şu cihazlardan şu kadar sayıda satın alacağız, şu kadar yılda. Ama bir şartımız var, bunu şu kadar yerli ortakla Türkiyede imal edeceksiniz diyeceğiz."
"Biz, güçlendirmeden çok yeni hastanelerle yola devam ediyoruz"
Bir başka gazetecinin, "Geçtiğiniz yıllarda bir açıklama yapmıştınız. Hastanelerimizin tamamı depreme dayanıklı değil. Bu yüzden güçlendirme çalışmaları yürüteceğiz demiştiniz. Bugün, Türkiyedeki bütün hastanelerin depreme dayanıklı olduğunu söyleyebilir miyiz" sorusuna Akdağ, şu yanıtı verdi:
"Biz, güçlendirmeden çok yeni hastanelerle yola devam ediyoruz. Böyle bir stratejimiz var. Güçlendirdiğimiz hastaneler oldu. Ancak şunu gördük. Güçlendirmeler, sonuçta bir mühendislik işi, onlar bunu yapıyorlar. Böyle güçlendirirsen, depreme dayanıklı hali gelir oluyor mühendislik tarafı. Bunu Sağlık Bakanı olarak zaten ben söyleyemem.
Şunu gördük. Güçlendirmeler, özellikle de bizim yeni hastanecilik anlayışımızla birlikte düşünüldüğünde çok pahallıya mal oluyor ve çok da zaman alıyor, üstelik de hastane içinde hizmeti bozuyor. Dolayısıyla, biz hızlı biçimde yapılan yeni hastanelerle yolumuza devam ediyoruz.
Şu anda deprem yönetmeliklerine uygun olarak inşa ettiğimiz yeni hastanelerle, hastanelerimizin yüzde 38ini yeniledik. Yeniledik diyorum, Güçlendirdik demiyorum dikkat ederseniz."
Akdağ, bu sürecin hızlı bir şekilde devam ettiğini belirterek, "TOKİ ile birlikte yürüttüğümüz 80e yakın hastane projesi şu anda inşaat halinde. Kamu-özel ortaklığı ile şimdi Etlikte başladık. Önümüze de bir hedef koyduk. Buna göre, 2015in sonuna kadar Türkiyedeki bütün sağlık binalarını (hastaneleri kast ediyorum daha ziyade) da depreme dayanıklı binalar haline getirmiş olacağız" diye konuştu.
"Zaman zaman YÖK Başkanlığından farklı açıklamalar geliyor"
"Son çıkan Kanun Hükmünde Kararname sonrasında son nokta nedir YÖKle bir işbirliği içindeydiniz, son gelişmeler nelerdir" sorusu üzerine de Akdağ, YÖK ile başından beri birlikte olduklarını söyledi.
Akdağ, şöyle konuştu:
"Tam Gün Kanununu ilk hazırladığımız zaman, üniversitelerle ilgili maddeleri yazarken Sayın YÖK Başkanı Yusuf Özcan ve YÖKten iki arkadaşımız Başbakanlıkta Başbakan Müsteşarımız, bizzat ben, benim hukuk müşavirim YÖKle ilgili, üniversitelerle ilgili maddeleri birlikte yazdık. Bunun altını çiziyorum. Çünkü zaman zaman YÖK Başkanlığından farklı açıklamalar geliyor. Kendilerine baskı geldiği zaman, üniversitelerdeki bazı hocalardan... Ama biz, bu kanunu birlikte yazdık. Ne olduysa, daha sonra Anayasa Mahkemesi, CHPnin geleneksel halka karşı tutumuyla bu kanunu Anayasa Mahkemesine götürdüğünde, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği birkaç maddeden sonra farklı sesler çıkmaya başladı YÖK Başkanlığı tarafından. Bu sesleri, doğru bulmuyorum. Çünkü kanunu birlikte yapmıştık."
Akdağ, daha sonra bazı düzenlemeler yapmak zorunda kaldıklarını anımsatarak, "Şu anda o düzenleme yürürlükte. Aslında, çok büyük bir problem de yok. Az sayıda öğretim üyesi ile ilgili çözülmesi gereken meseleler var. Türkiyede yaklaşık 120 bin hekim var. Uğraşanların sayısı ise 300-500ü geçmiyor. Biz de bunu gündemimizden düşüremiyoruz. Siz de biz de düşüremiyoruz" dedi.
Türkiyede "Tam Gün"ün yüzde 99 oranında uygulandığını ifade eden Akdağ, "Uygulanmayan yüzde 1lik kısmı konuşuyoruz. En son YÖK Başkanlığı bizimle de belli konuları tartışmak suretiyle bir yeni düzenleme için Milli Eğitim Bakanlığına ve oradan da Başbakanlığa bir metin göndermiş durumda" diye konuştu.
"Hastaların mağdur olması durumunda gerekirse uçak ambulans ayarlar, yurt dışına hastayı göndeririz diye açıklama yapmıştınız. Hiç böyle bir uygulama yapıldı mı" sorusu üzerine Akdağ, şunları söyledi:
"Öyle bir ihtiyaç hiç olmadı. Biz fark ettik ki, bazı üniversitelerimizde bazı hocalarımız, eski düzene dönmek açısından bir takım
engelleyici işler yapacaklar ya da bazı eksikler işin tabiatından dolayı çok küçük de olsa çıktığında bunu ayyuka çıkararak bunu kamuoyuna taşıyacaklar.
Biz de YÖK Başkanlığına iki yazı yazdık. Herhangi bir alanda tam gün çalışmadığında bir eksiklik oluşuyorsa bize bildirin ve biz de o alanda yetişmiş bir kişiyi o üniversitede görevlendireceğiz dedik ya da bunu yapamıyorsak hizmet alabileceği bir başka yere götüreceğimizi bildirdik. Bu, bir özel hastane, Sağlık Bakanlığına bağlı hastane ya da eğitim ve araştırma hastanesi olabilir. Hatta gerekirse yurt dışına bile göndeririz dedik. Sanki biz hastaların hepsini uçağa koyup, yurt dışına göndereceğiz gibi algılandı. Daha, bir tek talep bile olmadı. Bu sözümüz yine geçerli. Üniversiteler, Tam Gün geldi, ben hizmet edemiyorum diyorsa bize müracaat etsin.
Geçenlerde bir toplantı yapılmış. Hacettepe Üniversitesinde organ nakli yapılamadığından yakınılmış. Nasıl oluyor da Malatya İnönü Üniversitesi organ naklinde dünyanın ikinci sırasına yerleşiyor Burası, Hacettepeden çok sonra kuruldu. İmkanlar da oradan çok daha az. Herkes, kendini bir gözden geçirmeli bence."
AA