Sektörel

Sakarya'da yapı stoğu güvenli hale getirilmeli!

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar, orta hasarlıların artık gündemden çıkması ve deprem görmüş çok katlı binalara yönelinmesi gerektiğini söyledi...

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hüsnü Gürpınar, orta hasarlıların artık gündemden çıkması ve deprem görmüş çok katlı binalara yönelinmesi gerektiğini söyledi.


YAPI STOKU GÜVENLİ HALE GETİRİLMELİ

Orta ve ağır hasarlı bina problemini epey bir zaman konuştuk. Sıkıntı büyük ölçüde giderildi diye düşünüyorum. Peki deprem görmüş yüksek katlı binalar ne olacak?

Depremin üzerinden 15 sene geçmişken artık orta hasarlıları konuşmak istemiyorum açıkçası. Bu problem öyle veya böyle ilin gündeminden kalktı. Bizim asıl üzerinde durmamız gereken depremi az hasarlı veya hasarsız geçirmiş çok katlı yapılardır. Bu yapılar deprem yönetmeliğine uymuyor. Sayıları bina bazında 7-8 bin, daire bazında değerlendirirsek 20-25 bini buluyor. Bu binalarda oturmanın yasal bir engeli yok ancak deprem gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda bu yapılar potansiyel tehlike olarak önümüzde duruyor. Çünkü şehrimiz 1. derecede deprem bölgesinde yer alıyor. Üzerinde yaşadığımız bu fay hatları 20-25 senelik periyotlarla bu depremi üretiyor. Depreme hazırlık olarak yeterli güvenliği sağlamayan yapı stokumuzu güvenli hale getirmemiz lazım. İşte bunun için bir çalışma yapılmıyor. Genel idare ve yerel yönetimlerin bu konuda çalışma yapması gerektiğine inanıyorum. Zira tehlike geliyor.


SONRADAN KAT İLAVESİ OLMAMALI

İmar izni 2’den 3 kata çıkarıldı. Bu karar beklentileri karşıladı mı ve de alınması gereken bir karar mıydı?

Yasaklarla bir yere varamayız. Yapılaşma için insanlara alternatif sahalar açmamız gerekiyor. Bir binanın projelendirilmesi kaç kata göre yapılmışsa bina o katta kalmalı. Şayet böyle yapılırsa bir sıkıntı yaşanmaz. Ama biz her yer iki kat mantığı ve yasağıyla hareket ederek bugünkü duruma geldik ve kat ilavesi talebiyle karşı karşıya kaldık. Belediyeler de bu talebin önünde duramadı. Bodrumlar kata döndürüldü ve imar izni 3 kata çıktı. Burada dikkat edilmesi gereken husus, işin başında yapılan proje ve hesaplamalara sadık kalınmasıdır. Projelendirmesi iki kat yapılan yerlere kesinlikle 3. veya 4. kat ilavelerinin yapılmasına müsaade edilmemeli. Bu anlamda belediyenin aldığı karar şimdilik toplumun beklentilerini karşılamak adına herkesin razı olduğu bir karar gibi duruyor. Yeter ki ileriki zamanlarda bitmiş binalara yeni kat ilavesi talepleri kabul edilmesin.


YÜKSEK KATLI BİNADA MAHSUR YOK

Anladığım kadarıyla usulüne uygun yapılması halinde yüksek katlı binalara karşı değilsiniz. Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu ise tersini savunuyor ve “Çocuklarımız gökyüzünü görebilmeli, ayakları toprağa basmalı” diyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz kendisinin bu yorumunu?

Bu neticede bir belediyecilik yaklaşımıdır. Bir belediye çocuklara gökyüzünü göstermek adına bir bölgede yapılaşmanın tümden de önüne geçebilir. Bizim mühendis olarak söylediğimiz şu ki bugünkü teknolojide çok katlı bina yapılmak isteniyorsa yapılır. Zemin etütleri ve hesaplamalar doğru yapıldığı müddetçe bilimsel olarak bunda bir mahsur yok.


TREN KESİNLİKLE MERKEZE GELMELİ

Adapazarı Treni’nin nerede durması gerektiği tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz? Sizce tren şehir merkezine kadar gelmeli mi?

Tren kesinlikle merkeze kadar gelmelidir. Şayet geçitler trafik sıkışıklığı yaratıyorsa bu soruna çeşitli şekillerde çözüm bulunabilir. İstendikten sonra çözülemeyecek hiçbir problem yoktur. Artık tartışmalara bir nokta koyarak trenin merkeze gelmesi için neler yapılması gerektiğine odaklanılmalı. Zaten trenin şehir içinde kalması gerektiğini istatistiki bilgiler de gösteriyor. Tren merkezden kalkarken günde 3 bin bilet satılırken, Arifiye’den kalkınca bu sayının 10’a kadar düştüğü görülüyor. Kaldı ki Büyükşehir Belediyesi’nin de artık trenin şehre girmemesi saplantısından kurtulduğunu düşünüyorum. Bu hususta milletvekillerimiz de artık topa girmeliler.


TOPRAK KURULU’NUN YAPISI DEĞİŞMELİ

Tarım alanlarının imara açılması hususu geçenlerde yine tartışma konusu oldu. Sizin bu konudaki düşünceniz nelerdir?

Bu şehirde vakti zamanında tarım alanları imara açıldı. Sayın Toçoğlu döneminde ise böyle bir izin verildiğini söylemek haksızlık olur. Ama geçmişteki yöneticiler maalesef bu duruma göz yumdu. Yazlık bölgesinde imara açılan yerler birinci sınıf tarım arazisidir. Hanlı ile OSB arasında kalan 700 dönümlük alan da tarım arazisidir. Bu konuda polemik yapmaktansa bir masa etrafında toplanıp tarım alanlarının korunması için bundan sonra neler yapılmasını tartışmak ve bu konuda fikir birliğini sağlamak daha doğru bir yaklaşım olur. Unutulmamalıdır ki bir santim bitkisel toprağı elde etmek için bin yıl gerekiyor. Elimizdeki tarım alanlarını hoyratça harcamamalıyız. Bir kere Toprak Kurulu’nun da yapısı değişmeli. Üyelerinin çoğunluğu siyasi baskı altında olan bir yapıdan sağlıklı kararlar çıkması beklenemez. Kamu çalışanları kamunun taleplerine hayır diyemez. Bu kurul tamamen bağımsız ve kendi alanlarında uzman kişilerden teşekkül etmeli.


APART DAİRELER DE BİR İHTİYAÇ

“İçinde fuhuş yapılıyor” iddiası sonrası apart daireler de gündem oldu. Apart daire olmasın mı şehrimizde?

Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği diye bir yönetmeliğimiz var. Bu yönetmelikte değiştirilebilir bölümler bulunuyor. Belediyeler bu çerçevede asgari inşaat alanını belirleyebilirler. Lavabo, duş, mutfak paneli gibi alanların zorunlu olduğu 35-40 metrekareye tekabül eden daireler yapılabiliyor. Yönetmelik ilgili belediyenin metrekareyi daha yukarı çekebileceğini söylüyor. Belediyeler bu konuda endişe taşıyorsa asgari metrekare sınırı getirebilir. Ama bunu yaparken “fuhuş yapılıyor” gerekçesini öne sürmek doğru değil. Diğer dairelerde fuhuş yapılmıyor mu yani? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu yaklaşım apart dairelerde oturan bütün insanları zan altında bırakır. Ben bu nedenle rahatsız oldum açıkçası. Apart daireler de bir ihtiyaçtır. Özellikle yalnız yaşayanlar, küçük aileler veya öğrenciler bu tip daireleri sıklıkla tercih etmektedir.


STAT ARAZİSİ KENT PARK’LA BİRLEŞMELİ

Stat arazisinin Kent Park’la birleştirilip yeşil alan olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Hüsnü Gürpınar, “Biz stat arazisinin imara açılmasını yeşil alan olduğu ve de o bölgede bir AVM ve konut alan ihtiyacı olmadığı için doğru bulmuyoruz” dedi


HAKLILIĞIMIZ ORTAYA ÇIKTI

Stat arazisiyle ilgili açtığınız davayı kazandınız. Şimdi ne olacak? TOKİ yine çalıyı dolanıp bölgede yüksek katlı binalar ve AVM yapabilir mi?

Biz stat arazisinin imara açılmasını yeşil alan olduğu ve de o bölgede bir AVM ve konut alan ihtiyacı olmadığı için doğru bulmuyoruz. Alanın Kent Park’la birleştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu yönde yaptığımız itiraz neticesinde İdare Mahkemesi birinci aşama olarak yürütmeyi durdurma kararı verdi. Kuvvetle ihtimal bundan sonraki mahkeme kararı da bu ilk karar çerçevesinde çıkacak. Zaten bilirkişi raporu bizim bütün tezlerimizi haklı çıkarıyor. Benim endişem bu saatten sonra TOKİ’nin o bölgede yeniden bir plan tadilatı yapmasıdır. Şayet yaparlarsa ve gündemdeki torba yasa kabul edilirse oda olarak yeniden itiraz hakkımız olmayacak. Ben belediyelerden de bu konuda dirayetli olmalarını bekliyorum. Neticede merkezi olarak yapılan planlamaları doğru bulmuyorum. Bu planlar yerel dinamiklerle birlikte yapılırsa daha sağlıklı ve verimli sonuçlar alınır diye düşünüyorum. Aslında TOKİ’nin plan yapma yetkisi dahi olmamalı. Bu yapılan yerel meclislere bir hakarettir.


KİŞİYE ÖZEL İMAR OLMAZ

Belediye meclis toplantılarında sürekli olarak imar plan değişiklikleri gündeme geliyor. Neden böyle?

Biz de bu durumdan çok rahatsızız. Belediye meclislerinin gündeminin yüzde 80’ini imar plan tadilatları teşkil etmemeli. Baktığınızda genelde münferit taleplerin değerlendirildiğini görüyorsunuz. Vatandaş arsasına verilen imar durumunu beğenmeyip başkasına satıyor, yeni gelen de belediyeye yakınsa istediği bütün değişiklikleri yaptırabiliyor. Bu tür değişikliklere bir sınırlama getirilmeli. Çok düşünüp bir kere plan yapmak ve bunu herkese eşit bir şekilde uygulamak gerekiyor. İki kişiye iki farklı imar uygulaması doğru değil.


BELEDİYELER İMAR PLANLARINDA GECİKTİ

İnşaat sektörünün kan kaybettiğine yönelik açıklamalar duyuyoruz. Sektördeki bu durgunluğun sebebi nedir?

Geçtiğimiz mayıs ayında Büyükşehir Belediyesi’nin aldığı 3 kat kararı sonrası alt kademe belediyeleri yeniden planlamaya gitti. Bu durum da sektör açısından bir sıkıntı yarattı. Hem arsa sahipleri, hem de müteahhitler bir beklenti içerisine girdi. Türkiye genelinde de bir sıkıntı olduğunu görüyoruz. Bunun kredi faizleri, müteahhitlere verilen teşvikler gibi ekonomik nedenleri de var. 


HER ÖNÜNE GELEN MÜTEAHHİT OLMAMALI

Proje üzerinden yapılan satışlar nedeniyle büyük mağduriyetler yaşandı. Bu uygulama halen rağbet görüyor mu?

Bu tür satışlar birçok mağduriyeti beraberinde getirdi. İlimizde de yaşandı bunlar. Elazığ’dan bir vatandaşın bize çektiği faks sayesinde şehrimizde inşaat yapmak isteyen bir firmaya engel olduk biz. Devletin de proje üzerinden satışlara bir düzenleme getirmesi lazım. Her önüne gelen proje üzerinden satış yapmamalı. Müteahhitlik mesleği bir disiplin altına alınmalı. Üretilen projelerle ilgili teminat verilmeli.  Müteahhitlik günümüzde hiçbir iş yapamayanla, biraz parası olanların mesleği haline geldi. Bizde 25 AB ülkesindeki toplam müteahhit sayısının 10 katı müteahhit var. Acilen bu durumun önüne geçmek gerekir.


YAPILANLAR KENTSEL DÖNÜŞÜM DEĞİL

Şehrimizde devam eden kentsel dönüşüm projelerini nasıl buluyorsunuz?

Aslında kentsel dönüşüm dediğimiz şey afet riski taşıyan bölgelerin dönüşümünü ifade ediyor. Ama ilimizdeki 3 belediyenin projelerine baktığımızda birinci önceliğin bu olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla ilimizde kentsel dönüşüm falan yapılmıyor. Öncelik deprem riski taşıyan alanlar olmalı. Estetik kaygılarla yapılan kentsel dönüşüm projeleri de orada yaşayan vatandaşlar mağdur edilmeden yapılmalı. Bölge halkı mağdur edilirse bunun adı kentsel değil rantsal dönüşüm olur.


PROJELENDİRME ADA BAZINDA YAPILMALI

Uzunçarşı’nın restorasyonuna yakın zamanda başlanacak... Projeyi nasıl buluyorsunuz?

Bizim o bölgeyle ilgili düşüncelerimiz hiç değişmedi. O bölgede kesinlikle bir iyileştirme yapılmalı. O bölge bu şehrin tarihidir. Projelendirme Uzunçarşı’yla kalmayıp Aynalıvak, Bakırcılar İçi, Ayakkabıcılar Çarşısı’nı da içine alarak bir Tarihi Ada Projesi şeklinde düşünülmeli. Uzunçarşı sokak iyileştirmesi şeklindeki düzenleme yeterli değil. Ayrıca Aynalıkavak Çarşısı’nda yapılan düzenlemeyi de ileride tekrar bozulacağı için gereksiz masraf olarak görüyorum. Uzunçarşı’daki restorasyonun bizim kaynaklarımızla yapılmasını da doğru bulmuyorum. Ortak mahaller yapılsın tamam da örneğin bankaların restorasyonunu niye benim paramla yapıyorlar? Sözün özü şu anda yapılmak isteneni tasvip ediyoruz ancak yeterli bulmuyoruz.

 


Yeni Sakarya