Sektör üzerine düşünceler…
Ülke sancılı bir döneme girdi ve gelecek günler umuyorum hem piyasalarda hem de sektörde kötü sonuçlar doğurmaz. Çünkü bu süreç ne kadar devam eder bilinmez ama ortada belirsiz ve muğlak bir dönemin ülkemiz ve insanımız için hayırlı neticeler doğurmasını
Ülke gündeminde AKP'nin kapatma davası henüz ortada yokken 2008 yılının zor ve çetin geçeceği bazı akademisyenler ve piyasa aktörleri tarafından dile getiriliyordu, bizimde düşüncemiz bu yöndeydi.
Bugün gelinen nokta ise, bu sürecin minimum 6 ay maksimum 3 sene devam edeceği yönündedir.
Peki bu süreçte piyasalar ve sektör ne olur, sektörde işler nasıl yürür bilinmez ama dönem artık satış ve pazarlamaların kendini ispat etme, işi var etme ve ayakta durma dönemidir dersek mübalağa etmemiş oluruz.
Özellikle 2004 yılından itibaren başlayan siyasi ve ekonomik istikrarın piyasalara yansıması sonucunda inşaat furyası rüzgarına kapılan ve piyasaların hep böyle devam edeceğini düşünen şirketler projelerini satabilmek için inanılmaz satış ve pazarlama teknikleri denemek zorunda kalacaklardır.
Tabi burada baştan yapılan maliyet analizleri ile satış rakamlarında hedeflenen bütçelerin dışına doğru sapmalar olduğunda bu sefer projeyi satabilmek için satışlardan kurumsal anlamda feragat ediyorlar.
Fiyatlarını kırmaya, vadelendirmeyi uzatıp finansal döngüyü kurtarmak istiyorlar ama nafile!
Geçen gün üst düzey bir bankacı şunu söylemişti; ''Yahu azizim 3 sene evvel kapısında randevu almak için beklediğim adamlar bugün benim kapının önünde nöbet tutuyor'' demişti.
Aslında bu durum her önüne gelenin inşaat piyasasına daldığı ve proje inşa etmek için hesapsız-kitapsız iş yapmalarından kaynaklanmıyor mu?
Bugün piyasayı incelediğiniz zaman teslimatlarını müşterisine gününde yapabilen şirket sayısı maalesef çok az.
Teslimatını gününde yapabilen şirketlerde zaten kurumsal bir yapıda olan ve işleri doğru şekilde uygulayan vizyoner yöneticilerinin olmasından kaynaklanmıyor mu?
Demek ki herkes bildiği işi yapacak.
Medya planlamasına, reklama ve ilanlara harcanan rakamlar milyon dolarlarla ifade edilen bir piyasada tabi ki şikayetler, feryatlar veya feveranlar olacaktır.
İşte burada ortaya şu gerçek çıkıyor; satış sadece reklam vermekle olmaz.
Peki hangi projeler fiyatını düşürmeden satacaktır derseniz?
1- Kurumsal şirketler,
2- Teknolojisi farklı ve sağlam projeler,
3- İtibar yönetimini doğru uygulayanlar,
4- Fiyat istikrarını koruyabilenler,
Her şart ve zeminde projesini de, inşa ettiği ürünü de rahatlıkla satabiliyor.
Veya dönemsel de olsa satışlarında dik bir duruş ile pazarlama konseptinde vizyonunu müşterisine sunabiliyor.
* * * * *
Tabi bu tür yazılar sektörel düşünceleri içerdiği için madalyonun öbür tarafından da bakmak lazım.
Böyle dönemler yatırımcılar açısından uygun alımlar için güzel dönemlerdir.
Hele ev satın almak isteyenler için tam zamanıdır.
Vakit kaybetmeden gayrimenkul alımı için önümüzde ki günlerde harekete geçebilirsiniz.
Çünkü bu durum ilan ihaye devam edecek bir durum değildir.
Ülkemizde yatırım araçları içerisinde her zaman en fazla pirim yapan emlak doğru zamanda alım yapıldığında sizlere daha çok kazandıracaktır.
Bu durum aslında ev satın almak isteyenler ve yatırımcılar açısından çok güzel ve ideal bir dönem.
Fırsatları değerlendirmek isteyenler için kaçırılmaması gereken bir zaman.
Bu durumu geçmişe bakarak örneklersek; 1994 krizinde gayrimenkul fiyatları USD bazında %30 değer kaybetmişti, akabinde USD bazında %100 değer kazandı.
2001 krizinde gayrimenkul fiyatları USD bazında %50 değer kaybetmişti, akabinde gelen süreçte neredeyse emlak ta %200, arsada %4000 pirim yaptı.
Sonuç olarak 2008 yılı yatırımcılar için fırsatlar yılıdır diyebiliriz.
* * * * *
İnşaat sektörü bu tür sıkıntılı ve belirsiz dönemleri de geçmişte olduğu gibi dinamizmi ve vizyonuyla atlatacağını umuyoruz.
Artık AB yolunda ilerleyen, reel piyasası sağlam temellere oturmuş, ekonomisi güçlü, sanayisi ve dev yatırımları ile büyük bir ülkeden bahsediyoruz.
Ülke demokratikleşme yolunda attığı adımlarla ekonomisini daha da büyütecektir.
Dünya tarihine baktığınızda demokrasiye tabi olmayan bir ülkenin ekonomik kalkınmasını, insanının refah düzeyini ve dev yatırımlarını asla göremezsiniz.
Ülkemiz demokrasi, hukuk ve adaleti yükselterek ekonomisini daha da büyütecektir.
Türkiye artık eski Türkiye değil, bunu görmek lazım.
İyi haftalar.