Şile Kalesi restorasyonuna akademisyenlerden destek!
Restorasyonun dört danışmanından biri olan İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden yüksek mimar/ restorasyon uzmanı, aynı zamanda Mimari ve Kentsel Koruma Çalışma Grubu üyesi Prof.Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, eleştirilere yanıt verdi....
Restorasyonun dört danışmanından biri olan İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden yüksek mimar/ restorasyon uzmanı, aynı zamanda Mimari ve Kentsel Koruma Çalışma Grubu üyesi Prof.Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller, eleştirilere yanıt verdi.
Sosyal medya ve çeşitli haber sitelerinde dile getirilen görüşlerin nesnel bilgiye dayanmayan, restorasyon sürecinde yaşanan gelişmeleri ve alınan müdahale kararlarının gerekçelerini bilmeden yapılmış eleştiriler olduğu açıktır. Son yıllarda ülkemizde yaşanan bazı gelişmelerin uzmanlığa duyulan / duyulması gerek güveni zedelediği de bilinen bir gerçektir. Özel bir alanda bilgi birikimi olmadığı halde vatandaş herhangi bir konuda şikayetçi olabilmekte ve ne yazık ki bu şikayetler kimi zaman iyi niyetlerle ve üstün gayretlerle sürdürülmekte olan çalışmaların sekteye uğramasına neden olmaktadır. Kimi zaman konunun uzmanlarının dahi, sürecin içerisinde olmamalarına karşın, uzaktan tespitler ve yüzeysel gözlemlerle olumsuz değerlendirmeler yaptıkları, özverili çalışmalar içerisinde olan kurum, teknik eleman ve uzmanların şevkini kırmanın ötesinde çalışmalara zarar verdikleri izlenmektedir.
Bu bağlamda, dile getirilen eleştirilere yönelik açıklamalarımız aşağıda yer almaktadır:
CEVAP 1:Kalenin restorasyonu, İstanbul 6 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde Bimtaş Boğaziçi İnşaat Müşavirlik A.Ş. tarafından hazırlanmış rölöve-restitüsyon ve restorasyon projeleri esas alınarak yürütülmüştür. Bimtaş tarafından hazırlanan ve Koruma Kurulunca onaylanan restorasyon projesinin uygulanması aşamasında Koruma Kurulunun talebi üzerine “savunma yapıları ve restorasyon” konularında uzman restoratör mimar, arkeolog ve sanat tarihçisi üyeleri içeren bir bilim kurulu oluşturulmuş, Şile Belediyesi’nce uygun bulunmasıyla çalışmalar bu bilim kurulu eşliğinde devam etmiştir. Uygulama safhasında onaylı projenin dışına çıkılmamıştır.
CEVAP 2: Çalışmaların devamı sırasında, yerinde ulaşılan birtakım veriler, belirli aralıklarla yapılan ve Şile Belediyesi yetkililerinin de katıldığı toplantılarda Bilim Kurulu ile görüşülerek değerlendirilmiş ve yapının bazı noktalarında proje revizyonu gereği ortaya çıkmıştır. Rölöve çalışmalarında yapının içinde ve dışında iskele kurulma imkanı genellikle olmadığı için bazı verilerin sağlıklı değerlendirilmesi mümkün olmayabilir. Şile Kalesinde sürdürülmekte olan çalışmada da bu durumla karşılaşılmış, yapıda kurulan iskele vasıtasıyla kalenin daha ayrıntılı incelenmesi olanağı bulunmuştur. Yetkililer ve Bilim Kurulu üyelerinin değerlendirmeleriyle kalenin iç düzenlemesi, ara katta bulunan ocak, aynı katta bulunan deniz yönündeki çıkma balkon ve yapının üst örtüsü hakkında yeni verilere ulaşılmıştır. Söz konusu değişiklikler plan-kesit-görünüş olarak çizimlere işlenmiş, Koruma Kurulu’na iletilmiş ve onaylanmıştır. Bu aşamaya dek onaylı projenin dışına çıkılmamış, Kurul tarafından onaylanmayan herhangi bir uygulama söz konusu olmamıştır. Öneri revizyon projenin Koruma Kurulunca onaylanmasının ardından sadece kulenin atış deliklerinin mevcut izlere göre bütünlenmesi gerçekleştirilmiş, ardından onaylı revizyon projenin uygulama süreci (mali nedenlerle) askıya alınmıştır.
CEVAP 3: Uygulamalar öncesinde, Mimar Sinan Üniversitesi Kültür Varlıkları ve Sanat Eserleri Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından, yapının farklı noktalarından taş, tuğla ve harç örnekleri alınarak laboratuvar incelemeleri yapılmıştır. Malzeme raporunda, çalışmalarda kullanılması önerilen taş için ‘’Eksik duvarların tümlenmesinde ve yeniden imalatı yapılacak duvarlarda gereken taşların, yerel (Şile yakınlarında) ocaklardan temin edilecek mikritik kireç taşları’’ ifadesi yer almaktadır. Bilim Kurulu ile yapılan şantiye toplantılarında da, malzeme raporundaki tanıma uygun olarak, Şile yakınlarından elde edilen Kandıra taşı örnek olarak görülmüş ve onaylanmıştır. Seçilen taş Kale duvarlarında kullanılan taşa görsel ve fiziksel olarak en uygun taştır. Ancak, taşın ocaktan yeni çıkmış olması nedeniyle yüzyıllardır yerinde olan taşlardan farklı bir izlenim bırakmaktadır. Mevcut taş yüzeyleri yosun ve liken benzeri organizmalarla kaplıdır. Ocaktan yeni çıkarılmış bir taşın mevcut taşlara uyum sağlaması uzun zaman gerektirecektir.
CEVAP 4: Şile Kalesi restorasyonunda hiçbir yerde taş kaplama uygulaması yapılmamıştır. Yapılan iş, cidar ve iç dolgusunu (çekirdek) kaybetmiş duvar bölgelerinin yeniden örülmesinden ibarettir. Bu yöntem, ilgili projede önerilen ve Koruma Kurulunca onaylanan müdahaledir. Gerek beden duvarlarının kalınlığı kadar taş örgü şeklinde yapılmış taş uygulaması, gerekse de yapının diğer kısımlarında kullanılan taş uygulamaları, sağlam yüzeylerde değil; restorasyon projesinde ‘’tamamlanan, yeniden yapılan’’ ifadeleriyle belirtilmiş ve bütünlüğünü kaybettiği yerinde görülmüş bölgelerde gerçekleştirilmiştir.
Bu bağlamda kalenin yapısal bütünlüğü büyük oranda kaybeden ve tehlike unsuru oluşturan Şile tarafını gören güney duvarı, taş tümleme ve yeniden yapımların en yoğun olduğu yüzey olmuştur. Diğer duvarlardaki uygulamalar mevcut durumları gereği daha az müdahale gerektirmiştir. Kalenin Şile’ye bakan iki cephesi yapının en hasarlı bölgeleridir. Yapısal ve dış etkenlerle, olasılıkla insan eliye bu duvarları oluşturan taşların bilinmeyen bir dönemde yerlerinden söküldükleri anlaşılmaktadır.
Özellikle güney cephe duvarında büyük bir yarık oluşmuş ve bu duvarın ayakta kalan bölümünün kalınlığı 20-25cm’e kadar düşmüştür. Şile Kalesi’nde güney ve batı duvarlardaki delik ve yarıkların bütünlenmesi yapının strüktürel stabilitesi açısından da zorunlu görülmüştür. Bütünlemenin yapılmaması durumunda duvarların kesin olarak belirlenemeyecek bir gelecekte yaşanacak bir depremde ve hatta depreme gerek kalmaksızın kendiliğinden yıkılmasıyla sonuçlanması kaçınılmaz görülmüştür. Kültür varlığı yapının gelecek kuşaklara ulaşmasını sağlamak gayesiyle her iki duvarda da projede önerildiği ve Kurulca da onaylandığı üzere bütünleme yapılmıştır. Kara tarafından görülmeyen kuzey ve doğu cephelerde ise, bu duvarların bütünlüklerini koruyor olmalarına bağlı olarak noktasal müdahalelerle yetinilmiştir.
CEVAP 5: Aşağıda, Şile Kulesi ile karşılaştırılabilecek bazı yurtiçi ve yurtdışı kule restorasyon örnekleri görülebilir:
CEVAP 6: Bir uygulamanın düzeltilmesi, o uygulamanın yanlış olması durumunda söz konusu olabilir. Bir kaplama uygulaması söz konusu olmadığına göre neyin düzeltilmesi gerektiği de belirsiz kalmaktadır. Bunun ötesinde tarihi bir eserin restorasyonu için farklı öneriler geliştirilebilir. Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere, yaşanan sürece dahil olmadan, alınan müdahale kararlarının gerekçelerini bilmeden, yüzlerce metre öteden izlenen bir uygulamanın hatalı / yanlış olduğunu söylemek iyi niyetle açıklanamaz.
Sonuç:
Şile’de yaşanan, Şilelilerin hatırlayabildikleri en eski tarihlerden bu yana hafızalarına kaydettikleri Şile Kalesi imgesinin değişmesinden ibarettir. Kale, tespit edilemeyen bir tarihte hasar görmüş ve bu hasar yıllar içerisinde artarak devam etmiştir. Kale’nin anımsadıklarından farklı bir görünüm kazanmasının insanlarda rahatsızlık yaratması normal karşılanabilir.
Ancak, aslında karşı çıkılması gereken olasılıkla 19. Yüzyıl sonunda zarar gören Kalenin onarımının bugüne dek ihmal edilmesidir. Tarihi bir yapının bütünlenebilmesi için her türlü verinin ve olanağın mevcut olduğu bir durumda yapının harap haliyle kalmasının tercih edilmesi mümkün değildir. Bu yönde bir tercih harabiyetin yıllar içerisinde artması ve eserin yok olmasıyla sonuçlanacaktır. Yapılan tercih ise, Şile için büyük değer taşıyan sembol bir yapı olan Şile Kalesinin gelecek kuşaklara kültür varlığı / mimari niteliğini en iyi ve özgün haliyle yansıtacak biçimde aktarmaktan ibarettir.
Şile Belediyesi