Sektörel

Sinpaş GYO'nun reklam yıldızı Jose Mourinho: Atatürk'ü örnek aldım!

Sinpaş GYO reklamlarında gördüğümüz dünyaca ünlü teknik direktör, "Hayatta kimi kendine örnek aldın diye sorsalar hep verecek iki cevabım var: Biri aynı çağda yaşama şerefine erişemediğim Mustafa Kemal Atatürk diğeri ise Jose das Santos Flex Mourinho" diy

 

Son zamanlarda Sinpaş GYO reklamlarında sıkça karşılaştığımız,  dünyanın bir numaralı Teknik Direktörü Jose Mourinho “başarılı olmak” teriminin en iyi örneklerinden biri kuşkusuz. Bu sayfalarımızda sizleri, “Seçilmiş Kişi” olarak da adlandırılan Mourinho’nun başarılı geçmişine dair kısa bir yolculuğa çıkaracağız. Yazması bizden söz konusu başarıya dair eleştiri yapmak sizden!   Babası futbol sektörünün içinden gelen Mourinho, kariyer basamaklarına ilk futbolcu olarak başladı. Ancak zaman içinde istediğinin bu olmadığını anlayıp teknik direktörlüğe soyundu ve başarıya giden yolda doğru kararı vermiş oldu. Babası futbolcu bile olsa hiçbir zaman kendisine baskı yapmadı, ama genlerden midir bilinmez, Mourinho’nun genetik kodunda bu sektörde birçok başarıya imza atmak yatıyordu.   Mourinho’nun futbol oynadığı yıllardan beri teknik direktörlük ruhu kanında varmış zaten. O zamanlarda bile takım arkadaşlarını organize edip çeşitli taktikler verirmiş. Onlara neyi nasıl yapmaları gerektiğini anlatır, fikirler verirmiş. Daha 20-21 yaşlarında antrenörlük yapıyormuş. Bunun tamamiyle içten gelen bir özellik olduğunu ifade eden Mourinho bir röportajında bu mesleğin zor mu olduğunu soranlara «  hayır » yanıtını veriyor. Bu da doğal yetenek durumunu aklımıza getiriyor. Bu kadar stresli bir ortamda zorlanmamak, veya bu işe zor değil yanıtını verebilmek yürek ister. Bu başarıyı doğuştan gelen bir yeteneğin zaferine bağlsak herhalde yanlış olmaz.   Azimli ve kararlı bir insan olması da başarını en iyi perçinleyen özelliklerinin başında geliyor. Her şeyden önce iş geliyor gibi dursa da aile yaşantısında da ideal bir eş ve örnek bir baba rolünde. “Başarılı olmanın ilk kuralı evde mutlu olmaktır” diyor ünlü teknik direktör. Önce eviniz sonra da işiniz… Demek ki iki ayrı hayatın birbirine olumlu yansımasından başarıyı elde ediyor. Henüz 48 yaşında olmasına rağmen ciddi sayıda başarılara imza atmış bir kişi Mourinho. Elbette her zaman her şey yolunda gitmeyebiliyor ama kararlılık ve azimle onların da üstesinden geliyor kendisi. Görüyoruz ki Mourinho’nun başarısının sırrı sadece azim değil ; evine, insana ve duygulara verdiği önem.   Gelelim somut örneklere. Ne de olsa bir başarı hikayesinin en önemli delilleri de somut örneklerdir. İşte Mourinho’nun henüz 48 yaşında olmasına rağmen bugüne kadar gerçekleştirdiği zaferler tablosu:   Sinpaş GYO ve Mourinho   Sinpaş GYO ile Mourinho’nun başarıya giden yolda mantık ve yollarının birbirine benzer olması da doğru reklam yüzünün seçildiğinin en önemli kanıtı oluyor. Mourinho’nun risk alabilen, cesur, kararlı, ileriyi görebilen vizyonel yaklaşımı, fark yaratma ve orijinal olam isteği ile çalışkanlığının Sinpaş GYO’nun vizyonu ile bire bir örtüştüğünü söyleyen Sinpaş GYO Kurumsal İletişim ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Ekinci, “Bizi en iyi anlatacak kişi, bizim gibi büyük başarılar yaşamış ve yaşamaya da devam eden bu başarılara doymayan biri olmalı. Mourinho ve Sinpaş GYO’nun çizdiği bu başarı hikayesinde pekçok ortak yön bulunuyor. Hayal etmek, inanmak, hayalleri gerçeğe dönüştürebilmek için yeni ve kendine özgü yöntemler geliştirmek, ilkleri hayata geçirmek, vizyon sahibi olmak, güven duymak ve hissettirmek, mücadele gücü ve sahip olduğu farklılıkları yeni yerlere, yeni insanlara taşımak...” diyor.   İngilizlerin ‘Special One’ yani ‘Seçilmiş Kişi’ dediği, Avrupa’nın ve Dünyanın en iyi teknik direktörü Mourinho, reklamlarda da söyledi gibi başarının ilk sırrını evde mutlu olmak olarak tanımlıyor. Ne yapacaksan herkesten önce yapacak ve önce kendi, sonra başkalarının hayalini gerçekleştireceksin diyen Mourinho, hayata geçirdiği sıradışı projelerle konut sektörüne yön veren Sinpaş GYO ile kesinlikle çok iyi örtüşüyor.    Reklamlarda gördüğümüz görüntüler ise Madrid’de Mourinho’nun yaşadığı standartlara uygun bahçeli ve havuzlu müstakil bir evde çekilmiş. 4 gün süren çekimlerin yönetmenliğini ünlü yönetmenlerimizden Levent Semerci gerçekleştirmiş ve Semerci’ye Türk, Alman ve İspanyol ortaklığında 25 kişilik bir ekip destek vermiş. Karizmatik duruşu ile dillere destan Mourinho, burada da yapacağını yapmış ve tüm ekibe zaman zaman tavsiyelerde bulunmuş. Fazla söze ne hacet: huylu huyundan vazgeçmez!   ÖZDEN BAL’DAN Kamera Arkası Yorumu   Ramazan Bayramı’ nın ilk günü. Her evde yoğun bir bayramlaşma telaşı var. Bense sabırsızlıkla Madrid’deki çekimin başlaması için kalan saatleri sayıyorum. Havaalanına girdikten sonra daha da artıyor sabırsızlığım. Çantamda neredeyse boş yer yok, Mourinho’ya kendimizi anlatacak kadar çok belge ve İstanbul’u anımsatacak minik hediyeler var. Hepsi özenle seçilmiş…    Efsane, futbol devi, paçasından bile karizma akan bir Portekizli ile tanışacağım. Tanıdığım ilk Portekizli değil elbet ama O, en sevdiğim Portekizli.    Tam bir sene önce Ağustos sonuydu bu fikri duyduğumuzda. Herkes nasıl olur, ulaşabilir misiniz, becerebilir misiniz, kim bilir kaç para ister derken... Sayısız toplantı, binlerce e-posta trafiğinin ardından işte geldik Aeropuerto de Madrid-Barajas’a, yani uluslararası Madrid Barajas Havaalanı’a.  Bizi bekleyen Sonia isminde hiperaktif ve navigasyon yutmuş bir şoförümüz var. Yolda gördüğüm her renk Vespa için boynum tutulurcasına başımı çıkarıyorum arabanın camından. O kadar renkli ve güzeller ki, motor tutkunları için trafik de son derece uygun üstelik.    Havaalanına 25, şehir merkezine 40-45 dakika mesafede Madrid’in Zekeriyaköy’ü diyebileceğimiz maalesef denize kıyısı olmayan bu şehrin en sayfiye yerinde alıyoruz soluğu. ( Los Penascales )    Galerili loft tarzı diyebileceğimiz 2 katlı, geniş bir bahçesi ve havuzu olan tam bir mimar evi karşılıyor bizi. Yüksek duvarların ardında kalan, bir çiftin yaşaması için tüm detayların düşünüldüğü bu evde karşınızda panaromik bir Madrid manzarası, içeride Dünyaca ünlü mimarlara ait muntazam bir kitaplık varken insanın evden dışarı çıkası gelmiyor zaten.  Evi dolaşmaya başladığımda kendimi Birleşmiş Milletler toplantısında hissediyorum. Sette Türk, Alman, İspanyol, İtalyan,  Katalan, Portekizli birçok milletten çalışan bir prodüksiyon ekibi var. Tabii ki tüm detaylar düşünülmüş, bir taraftan teknik malzeme kuruluyor, bir taraftan Nefes’e ses veren ünlü ve başarılı yönetmen Levent Semerci her detayın altını tekrar tekrar çiziliyor. Kaç kişiyiz biliyor musunuz En az 30.    Tüm hazırlıklar yapıldıktan ve sette her şeyin yeşil seviyesinde yolunda gittiğini anladıktan sonra dağılıyoruz. Kimisi en güzel tapasın peşine diyor, kimi diyor ben bilmediğim şeyi yemem yok mu bana şöyle güzel bir omlet.  O gece sabaha kadar duyduğum heyecanı anlatamam elimde bir şampiyonlar ligi topu, belki imza alırım diye yuvarladığım siyah bir tekstil kalemi ve başucu kitabım Luis Lorenco -  Başarının Sırrı.    Hayatta kimi kendine örnek aldın diye sorsalar hep verecek iki cevabım var: Biri aynı çağda yaşama şerefine erişemediğim Mustafa Kemal Atatürk diğeri ise Jose das Santos Flex Mourinho.    Sonunda sabah alarmı ile Madrid’in yağmur beklenen ama güneş doğan bir sabahına uyanıyoruz. Kendimi transfer aracında bizi nelerin beklediği endişesi ve heyecanıyla sete atıyorum. Bir gün önce menejere verdiğimiz yol tarifi, krokiler bir yana dursun yine erkenden yoğun bir telefon trafiği başlıyor.  Antrenmanına bile bir saat erken gidip çimi kontrol eden Jose Mourinho dokuzda başlayacak çekim için 15 dakika öncesinde sette yerini alıyor. Üstelik kahvaltısı yapılmış,  kostümü değişmiş, makyajı tamamlanmış haliyle. Hem de hiçbir özel isteği olmadan ve hiç şımarıklık yapmadan…  Önce yönetmenle haşır neşir olup kaynaştırmaya çalışıyoruz. Beş milletin futbolcularına söz geçiren o adam sanki öğrenci bir aktör gibi söz dinliyor. Her şeye tamam diyor. Uzun cümlelerin adamı değil, aralarda az ama öz konuşuyor. Ağzından ne çıksa elimdeki kağıda yazıp saklamak istiyorum. Bu efsane adam sadece kendi güçlü sözleri ile konuşuyor ve her lafı yine bir atasözü oluyor.  Madrid’de güzel bulutların öyle alçak ve mavi beyaz olduğu bir hava var ki aramızda da ne kadar şanslı olduğumuzu konuşup duruyoruz.  Tam iki gün süren sadece aralarda beşer onar dakika ara verdiğimiz bazen kahkahalarla güldüğümüz, ama yemek yemenin ve bir şeyler içmenin bile yasak olduğu bu set ortamında ben çok şey öğrendim. Mourinho’ya bir şeyler içer misin diye sorduğumda umudum hep bir şey istemesi benim de yancı olmamdı ama öyle disiplinli ve çalışkan biri ki o kusursuz çalışma tarzı önünde kendisine şapka çıkardım.  Çocukluk diyemeyecek kadar genç yaşımda kahramanım olan bu adam bana yine sayısız başarı hikayesi anlattı ve o anlatmasa da ben başarının bir insanın yüzünde nasıl da izler bıraktığını ilk defa bu kadar yakından gördüm. Valdebebas’a bizi antrenmana çağırdığında ‘’Yürü be Reis’’ demeyi tercih ederdim ama tabii ki nezaketten ödün vermedim ve buluşmak için randevulaştım. Yolda bizi cepten aradı. Ekranda ‘’Jose Mourinho’’ yazması kadar havalı bir şey yok anlatamam, sizi daha havalı birileri aradı mı bilmiyorum ama ben günlerce işlem kaydım değişmesin diye kişisel aramalarımı minimuma indirdim.    Kasım ayıyla birlikte size hazırladığımız güzel teaserlar, filmler ve sayısız ilanlar var. Jose Mourinho ile Sinpaş’ın yan yana geldiği ve bir işbirliğinin hikayesini anlatan, Sinpaş’ın liderliği, projelerindeki öncü tutumu ve önsezilerini kullanmadaki başarısını, orijinalliğini ve evde mutlu olmaya verdiği önemi bu kısa filmlerle keyifle izlemenizi umuyoruz.    Son olarak , ‘’Bir lideri ancak başka bir lider anlatır’’ bana bu film çekiminden kalan, en güzel özlü sözdü.   Başarı Takvimi:    Sezon Kulüp Başarı 2000-2001 Benfica (6G-3B-2M) 2001-2002 U.D. Leiria Superliga'da 4. (10G-7B-3M)   2002-2004 FC Porto  2003 - Superliga 2003 - Portekiz Kupası 2003 - Portekiz Süper Kupası 2003 - UEFA Kupası 2004 - Superliga 2004 - Şampiyonlar Ligi   2004-2007 Chelsea FC 2005 - Premier Lig (95 puan, İngiltere'de rekor) 2005 - Carling Cup 2005 - Community Shield 2006 - Premier Lig 2007 - FA Cup 2007 - Carling Cup   2008-2010 Inter Milan 2008 - İtalya Süper Kupası 2009 - Serie A 2010 - Serie A 2010 - İtalya Kupası 2010 - Şampiyonlar Ligi   2010-2011 Real Madrid 2011 İspanya Kral Kupası   Duygu Uz Koronel / Sinpaş GYD Feel Good Dergisi