Sır zenginin serveti gayrimenkulden oluşuyor
Kamuoyu son bir haftadır Varlık Barışı'ndan faydalanmak için 7,1 milyar liralık beyanda bulunan meçhul zengini konuşuyor
Bildirim sebebiyle 355 milyon lira vergi ödeyen Türkiye'nin yeni zenginine ait servetin nakit değil, altın ve gayrimenkul olduğu ortaya çıktı. Milyar dolarlarını Türkiye ekonomisine kaydettiren meçhul kişinin, güney illerimizde ikamet eden ve ticari faaliyetlerinden ötürü tanınan zengin bir aileye mensup olduğu belirtiliyor.
Kamuoyunda son bir haftadır Varlık Barışı'ndan faydalanmak için 7,1 milyar liralık kayıt dışı eden ve 355 milyon lira vergi ödeyen Türkiye'nin sayılı yeni zengininin kim olduğu konuşuluyor. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek doğrulamasa kimse inanmayacak ve bunun daha önce Ankara'dan 5 milyar lira beyan edip kuruş getirmeyen şahısta olduğu gibi bir hadise olduğuna inanılacaktı. Ancak 7,1 milyar lira meblağındaki paranın da bir şekilde bankaların bilançosunda görünmesi ve fark edilmesi gerekiyordu. Çünkü Varlık Barışı'ndan faydalanmak için bu paranın bankalara yatırılması ve beyan edilmesi gerekiyor. Bu da olmayınca akla, kayıtlı ekonomiye kazandırılan kıymetlerin döviz ya da TL olmadığı, altın ya da yurtiçinde ve yurtdışındaki gayrimenkuller olduğu geliyor. Kulislere yansıdığı kadarıyla olayın gerçek mahiyeti de bu. Yani altın ve gayrimenkuller kayıtlı ekonomiye kazandırılmış durumda. Güney illerimizde ikamet eden ve ticari faaliyetlerde bulunan bu ailenin zaten bilinen zengin bir aile olduğu da konuşuluyor.
Şirket alırken veya müdür olurken vergi borçlarından sorumlu olursunuz
Son zamanlarda şirketlerin borçlarında sorumluluğun kime ait olacağına ilişkin birçok soruyla karşılaşmaya başladım. Ülkemizde en çok rastlanan şirket türü olan limited şirket, iki veya daha fazla gerçek veya hükmi kişi tarafından kuruluyor. Genelde aile şirketi veya iki ortaklı limited şirketler tercih ediliyor. Bu şirketlerin ortaklık yapısında, hisse dağılımı ve devrinde, müdürlük yapısında ve sonraki dönemlerde çıkacak borçların sorumluluğunda sıklıkla problemler yaşanıyor. Bu sorumlulukları bilmeden ortak olan veya şirkette müdür olarak görev alan kişiler, sonraları ciddi maddi problemlerle karşı karşıya kalabiliyor.
Kural olarak şirketin borçları şirket varlıkları kullanılarak ödenir. Yani bir hükmi kişilik olan şirketler, özel veya devlet borçlarını kendi kaynaklarıyla ödemek zorunda. Ancak borçların şirket varlıklarıyla karşılanamaması veya şirketin tasfiyesinden sonra ortaya borç çıkması halinde, bu borçlar ortaklar tarafından ödenir. Şirketlerin vergi, ceza, SGK primi, harç ve bunların zam ve faizleri de aynı şekilde şirket kaynaklarından ödenir. Ancak şirketin varlıkları, bu borçları ödemeye yetmezse devlet, alacağını ortaklardan tahsil etme yoluna gider.
Yalnız vergi borçları dolayısıyla kanuni temsilcilerin sorumlu tutulup haklarında takibat yapılabilmesi için kamu alacağının şirketlerin varlığından tamamen veya kısmen alınamaması veya alınamayacağının anlaşılması gerekir. Bu durum, kesin olarak tespit edilmiş olmalı. Yani şirketin haczedilen mallarının değeri devlet alacağını karşılamamalı. Ayrıca şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, şirketin iflasının istenmiş veya iflasının açılmış olması hallerinde devlet alacağının iflas yoluyla takip sonucunda da tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluşması, borçlu şirketin yapılan araştırmalara rağmen bulunamaması gibi haller amme alacağı için ortaklara ve kanuni temsilcilere gitmeyi gerektirir.
Bu gibi hallerin varlığında limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan devlet alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu tutulur. Mesela A'nın yüzde 60, B'nin de yüzde 40 oranında hissesi bulunan iki ortaklı limited şirketi bulunsun. Şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan 50 bin lira vergi borcu ve cezasının varlığı halinde bu borç ortaklardan aranır. A şahsı 30 bin, B şahsı ise 20 bin lira ödemek durumunda kalır. Ortaklardan birisi hissesini satarsa ve bu hisse satışından sonra eski yıllarla ilgili amme alacağı doğarsa bu borçtan hem eski ortak hem de yeni ortak sorumlu tutulur. Yukarıdaki örnekte B şahsının hissesini 2009'da C'ye satması halinde, şirket nezdinde yapılan 2007'ye ilişkin incelemede çıkacak vergi ve cezadan hem B hem de C hisseleri oranında sorumlu tutulur. Şirketlerin belirlenmiş müdürleri varsa tahsil edilemeyen alacaklar müdürlerin mal varlıklarından tahsil edilir. Belirlenmiş herhangi bir müdür yoksa tüm ortaklar müdür konumunda olacağından ortakların mal varlığından alacağı tahsil edilir. Buna hissesini devreden müdürler de dahildir. Mesela yukarıdaki örnekte hissesini devreden B şahsı müdür olarak belirlenmişse, 2007'ye ilişkin çıkacak vergi ve cezalardan mal varlığıyla sorumludur.
Şirketlerin geçmiş yıllara ait vergi borçları nasıl tahsil ediliyor?
Geçmiş yıllara ait vergi tahsilinde şöyle bir yol takip ediliyor. Vergi dairesi eski yıllarla ilgili çıkan vergi için şirkete ihbarname düzenliyor. Bu alacağın tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, şirketin mevcut ve eski ortaklarına bu borçları ödemeleri için ödeme emri gönderiliyor. Devlet için asıl olan alacağı tahsil etmek olduğundan sorumluluk taşıyan eski-yeni tüm ortaklara müracaat ediliyor. Ortaklara gidilmesi için öncelikle şirketten bu alacağın tahsil imkanının bulunmaması gerekiyor. Limited şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirketteki hisselerini devreden, dolayısıyla ortak sıfatı taşımayan davacıya tebliğ edilmesi, bu ödeme emrinin şirkete tebliğ edilmiş sayılmasını gerektirmeyeceği gibi bu ödeme emrinde yer alan vergi ve cezalardan davacının şahsen sorumlu tutulması sonucunu doğurmaz.
Cezai sorumluluk kimin?
Şirketlerin işlediği mali suçların maddi cezalarının yanında hürriyeti kısıtlayıcı cezaları da bulunabilir. Mesela bir sahte fatura kullanma veya çift defter tutma gibi mali suçlarda hapis cezası da öngörülmüştür. Bu tür suçlarda sorumluluk, suçun işlendiği dönemde kanuni temsilci görevi bulunan kişilerde olur. Tekrar yukarıdaki örneğe dönecek olursak müdür olan B şahsı, 2009'da hissesini satsa bile 2010 yılından sonra yapılan incelemede 2007 yılında sahte fatura kullanıldığının tespiti halinde cezai sorumluluk bu şahsın olur.
Ahmet Yavuz / Zaman