Sektörel

Su yalıtımı bina ömrü ve insan sağlığı için şart!

Tatil sezon yaklaşırken, uzmanlar tatil beldelerinde yıl boyu kapalı kalan yazlıkların sahiplerini, kanserojen etkilerin önüne geçme, bina ömrünü uzatma ve depreme dayanma açısından hayati önemdeki “su yalıtımı” konusunda uyarıyor.

Türkiye’de en kalabalık tatil beldeleri ve yazlık ev stokunun büyük bölümünün bulunduğu Akdeniz ve Ege sahilleri, özellikle kış aylarında yoğun yağış alıyor. Yazın subtropikal yüksek basınçların, kışın ise batı rüzgârları ve geçici alçak basınçların etkisindeki bu bölgeler, yağış miktarında Karadeniz’le yarışıyor. Bu durum da yazlık evleri yağmur ve yeryüzü sularının yıkıcı etkilerine maruz bırakıyor. Yılın belli döneminde kullanılan, diğer zamanlar boş ve kapalı kalan yazlıkların sahiplerini her yıl kötü sürprizler bekliyor. Çoğunda su yalıtımı bulunmadığı için adeta doğanın insafına terk edilen ve yıl boyu maruz kaldıkları yağmur ve yeryüzü suları nedeniyle çürümeye yüz tutan yazlık evler, insan sağlığını ve can güvenliğini tehdit ediyor. 


-“Nem, binayı da insanı da öldürüyor” …


Uzmanlar, yalıtımsız evlerin en ufak yer sarsıntısında yıkılma riskine ve içinde oluşan küf ve bakteriler nedeniyle insan sağlığına zararlarına işaret ederek; ev alacakların öncelikle su yalıtımı olup olmadığını öğrenmeleri; yazlık sahiplerini de su yalıtımı yoksa mutlaka yaptırmaları konusunda uyarıyorlar. 


Yalıtım sektörünün lider firmalarından Canpa’nın Yönetim Kurulu üyesi Murat Özcan, su yalıtımının hem bina ömrü hem insan sağlığı için şart olduğunu ifade ederken “Tüm sene kapalı kalan yazlık evinizde oluşan küf ve rutubetin sebebi evinizin tüm sene kapalı kalmış olmasından ziyade maruz kaldığı yağmur ve yeryüzü suyundan korunamamasıdır” diyor. Özcan, insan hayatı, konforu, sağlığı ve ülke ekonomisi için hayati önemdeki su yalıtımının, bina maliyetinin sadece yüzde 3’üne denk gelen yapım masrafının sağladığı yararla kıyaslanamayacak kadar düşük olduğuna dikkati çekiyor.  Kış aylarında yağan yağmurların binaları fazlasıyla etkilediğine işaret eden Özcan, şu bilgileri veriyor:

“Türkiye’de birçok tatil bölgesi kış aylarında sağanak yağış alıyor ve su yalıtımı gerçekleştirilmemiş evler ciddi oranda suya maruz kalıyor. Bu da hem evin çürüyüp depreme dayanıksız hale gelmesine, hem evde oluşan rutubet ve küfün kanserojen etkisinin eve yayılmasına sebep oluyor. Unutmamalı; binayı nem, insanı ise çürük bina öldürür. Bazı müteahhitler inşaat maliyetini düşürmek amacıyla su yalıtımından kaçınmak için  ‘burada su yok’ diyebiliyor. Burada su yok demek yalandır. Her yerde su vardır. İlla deniz ya da kar yağmasına, sert geçen kış koşullarına gerek yok; yağmur yağan her yerde su vardır. Çünkü yağan yağmur toprağın altına giriyor ve kanalizasyona ulaşana kadar betonarmelere çarpıyor. Bu nedenle yapılan tüm yapılarda su yalıtımı hem bina sağlamlığı hem de insan sağlığı için, yani insan hayatı için zorunlu olması gerekir.” 


-Su yalıtımı nedir?


Su kaynaklarının bina üzerindeki tüm bu zararlı etkilerine karşı önlem olarak yapılan işlemlere “su yalıtımı” deniyor. Özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ülkelerde su yalıtımı hayati önem taşıyor. Korozyonu, binaların çürümesini, küf ve bakteri oluşumunu önleyen su yalıtımı, binaların ömrünü uzattığı gibi, içinde oturanların sağlığını koruyor, onlara konfor ve güvenlik sağlıyor. Dört başı mamur bir su yalıtımı uygulaması, binanın temelinden çatısına kadar tüm yapı elemanlarını kapsıyor. Toprakla temas eden duvarlar, temeller ve zemin döşemeleri, suyun birikebileceği veya basabileceği dış duvarlar, balkonlar, teras ve eğimli çatılar, banyo, lavabo, mutfak ve banyo gibi ıslak hacimler, suyun içinde kalmasını istediğimiz su deposu, suni gölet ve havuzlar başta tüm yapı bölümlerine yalıtım uygulanması gerekiyor.