Eğitim

Süleyman Varlıbaş iş stresini bitki yetiştirerek atıyor

Süleyman Varlıbaş, iş stresini Çavuşbaşı'ndaki evinin 3 bin metrekarelik Karadeniz'deki tüm bitkileri yetiştirdiği bahçesinde atıyor

Varlıbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, iş stresini Çavuşbaşı'ndaki evinin 3 bin metrekarelik Karadeniz'deki tüm bitkileri yetiştirdiği bahçesinde atıyor

Seyrantepe Stadı, İstanbul ve Ankara'daki Adliye Sarayları, Ataşehir'deki lüks projeler ve Varyap Meridien gibi dev projelerle kendisinden söz ettiren Varlıbaş Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, devam eden 1.5 milyon metrekarelik projeleriyle de adeta zamana karşı yarışıyor. Eşzamanlı yürüyen milyonlarca dolarlık projelere önderlik eden Varlıbaş, iş yaşamının getirdiği stresi ise Ümraniye'nin Çavuşbaşı bölgesinde bulunan 1200 metrekare büyüklüğündeki 4 katlı evinin bahçesinde atıyor. Dışarıdan bakıldığında 4 katlı sıradan bir villayı andıran ancak arka bahçesiyle insanı büyüleyen bu evde yılın altı ayını geçiren Süleyman Varlıbaş, evini "Buraya geldiğimde başka bir zamanda başka bir dünyaya gitmiş gibi hissediyorum" diyerek anlatıyor. Toplam 5 bin metrekare alan üzerine kurulu evin 3 bin metrekaresini bahçe oluşturuyor. Bahçenin ilk katında bir havuz ve kamelya bulunuyor. Botanik bahçesini andıran bu katın kendisi için çok özel bir anlamı olduğunu anlatan Varlıbaş, doğayı çok sevdiğini bu nedenle bahçenin peyzajını da kendisinin yaptığını belirtiyor. Bahçenin ikinci katında bir tenis kortu var. Aynı zamanda futbol oynanabilecek halı sahaya da dönüştürebilen bu alan Süleyman Varlıbaş'ın spor yaptığı bölüm olarak biliniyor. Varlıbaş'ın bahçesinin 'cennet' dediği yerinde ise meyve sebze ağaçlarına ayrılan ve adeta içinde kaybolduğunuz bölüm oluşturuyor.

KARADENİZ'İN BENZERİ
Bahçedeki ağaç ve meyvelerin sayısı sayılamayacak kadar çok. Aslen Trabzonlu olan Varlıbaş, 'Karadeniz'de ne varsa bu bahçede de var" diyor. Bahçeye girdiğinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını söylüyor ve şunu belirtiyor: "Burada 1 saat tüm günün yorgunluğunu alıyor." Fındık, erik, kiraz, armut, elma, incir, dut, muşmula, kivi, mısır, biber, lahana, soğan, ceviz aklınıza gelebilecek her şey bu bahçede var. Varlıbaş, evdeki tüm yemeklerin bahçeden toplanan sebze meyvelerle yapıldığını ve genellikle dışarıdan meyve sebze almaya ihtiyaç duymadıklarını aktarıyor. Ağaçtaki dutlardan bize de ikram ediyor. Varlıbaş yılın 6 ayını geçirdiği bu evde zamanının önemli bir bölümünü içeride değil bahçede geçiriyor. Bahçeyi gördüğümüzde Varlıbaş'a hak vermemek elde değil. Ünlü işadamı kış aylarında ise Erenköy'deki evinde yaşıyor.

Asya'dan el yapımı çok özel mobilyalar
Eve bahçe terasından giriş yapıyoruz. Terasta ailenin akşam yemeklerini doğaya karşı yediği geniş ahşap bir masa yer alıyor. Evin iç dekorasyonunda da ahşaba büyük önem verilmiş. Hindistan, Endonezya ve Uzakdoğu'dan getirilmiş el yapımı ahşap masa ve dolapları bize gösteriyor Süleyman Varlıbaş. "Bunların her biri tek bir işçi tarafından bir yılda üretiliyor" diyerek anlatıyor tutkusunu. Dört katlı ev 8 oda, 9 banyo, spor salonu, sauna, hizmetli odası ve otoparktan oluşuyor. Alt ve üstte iki farklı salon bulunuyor. Varlıbaş, "Bu evi bir butik otel gibi yaptım" diyor. Beş çocuk ve üç torun sahibi Süleyman Varlıbaş, "Burası bir zamanlar tüm ailenin toplandığı bir yerdi. Evlenen çocuklar yavaş yavaş terk etmeye başladı yuvayı" diyerek biraz da sitem ediyor akıp giden zamana.

Tablolar Erdinç Varlıbaş'tan
Evin sanat işlerinden Varyap CEO'su olan oğlu Erdinç Varlıbaş'ın sorumlu olduğunu öğreniyoruz. "Erdinç sanata çok düşkün. Evdeki tüm tabloları o seçiyor " diyor Süleyman Bey. Spor yapmayı çok sevdiğini söyleyen Varlıbaş'ın bu tutkusunu her katta bulunan spor aletlerinden de anlıyoruz. Bahçede tenis oynamaktan hoşlanan Varlıbaş, son zamanlarda golfe de merak sardığını anlatıyor.

Cihannüma ile güne başlıyor
Orta katlarda Varlıbaş'ın evin 'cihannüması' olarak adlandırdığı kırmızı mobilyalarla kaplı bir bölüm yer alıyor. Buranın herkesin sabah kalktığında kahvaltıdan önce ilk kahvesini içerek uyandığı ve sohbet ettiği bölüm olduğunu anlatıyor. Üst kata girdiğimizde ise koyu renkli deri koltukların hakim olduğu onların yine ağır tablolarla desteklendiği bir salon çıkıyor karşımıza.
Sabah-Dilek Taş