Süleyman Varlıbaş: Yetkisi olmayan inşaat yapamasın!
Türkiye inşaat sektörünün yeni normal sürecinin odağı; sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir doğa, sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir düşük maliyet ve sürdürülebilir konfor ile yüksek yaşam standartlarında yapılar inşa etmek olmalıdır
Türkiye inşaat sektörünün yeni normal sürecinin odağı; sürdürülebilir yaşam, sürdürülebilir doğa, sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir düşük maliyet ve sürdürülebilir konfor ile yüksek yaşam standartlarında yapılar inşa etmek olmalıdır. Bu kriterlerde tasarımlar için de çok titiz davranmak, ince eleyip sık dokumak gerekir.
İşin temelini, projenin tasarımı, konumlandırılması oluşturur. Hangi malzemeyi nerede, nasıl kullanacağınızın araştırmasını yaparak başlarsınız işe. Bir proje yanlış tasarlanmışsa, bu özellikteki malzemeleri kullansanız bile aynı neticeyi alamazsınız.
İnşaat sektörü, çok özellik arz eden, komplike bir iştir. Bu nedenle işi en iyi bilen kişilerle çalışarak emeği geçen herkesin birikimini katmanız gerekir işe. çünkü, ancak çok sayıda mesleki kişinin katkısı ve birçok faktörün bir araya gelmesiyle istediğiniz sonuçları alabilirsiniz.
1 Ocak 2011 tarihinden itibaren, yeni ruhsatı alınacak binalarda zorunlu kılacağı Enerji Kimlik Belgesi kriterlerini biz bugün bütün projelerimizde uyguluyoruz. Binalar bundan sonra, bu Enerji Kimlik Belgesi'ne göre değer kazanacak, bu kimlik belgesine göre sınıflandırılacak, hatta vergileri bu belgedeki verimlilik standartlarına göre belirlenecek.
SAÄLAMLIK KRİTERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ
Ülke olarak daha iyiyi ve mükemmeli yakalamak için de inşaat sektöründe mevcut standartları aşmak zorundayız. Türkiye'de bugün bir projenin tümünde, bir metrekarede 60 bin ton yüke dayanıklı C60 beton uygulamasını yapan firma sayısı yok denilecek kadar azdır. Bu uygulama, deprem şehri İstanbul'un geleceği için olduğu kadar, sağlıklı ve uzun ömürlü binalar yaratmak için de çok önemlidir.
Statikte depremlerle ilgili kriterler Amerika'da veya diğer ülkelerde biraz daha faklıdır.Binalarımızın statik hesaplarında dünyanın en iyi standartlarını baz almalıyız. Alanında dünyanın en iyi danışmalık firmaları ile çalışarak, sektör olarak yine dünyanın en sağlıklı binalarını inşa etmek hedefiyle yola çıkmak durumundayız.
Sektör olarak, bir projeyi konumlandırırken, yüzde 80 gibi büyük bir alanı yeşil olarak planlamak, otoparkları yeraltına almak gibi standartları, normal standartlarımız olarak benimsemeliyiz. Sadece tasarımı sayesinde yüzde 40 daha az enerji ile ısınıp soğuyabilen tasarımlara odaklanmahyız. İnsanların yaşam maliyetini ve ortak giderlerini azaltan her türlü tedbirin alındığı yaşam ortamları yaratmalıyız.
Bu fikirlerle tasarladığımız Varyap Meridian projesi bugün gayrimenkul sektöründe dünyanın 131 ülkesinden gelen yüzlerce proje arasından 'Dünyanın En İyi Mimari Projesi Ödülü'nü alarak sıyrılmıştır Biz sektördeki sorumluluğumuzu bu şekilde yerine getirmekten dolayı son derece gururluyuz. Bizim vizyonumuzda artık dünyayla yarışmak var. Dünyanın en iyi mimari projesini yapmış olmak, Türkiye için bir tarihtir, bir milattır. Bu Türkiye'nin gururudur.
SEKTÖRÜN ÜLKEYE KAZANDIRACAÄI çOK şEY VAR
Ülkemizde büyük bir potansiyel olduğuna inanıyoruz. Bu potansiyelin, işinde yetkin doğru kişiler tarafından kullanılmasının önemine inanıyoruz.
Sektörümüzde, bu işi yapabilecek insanlarda çeşitli kriterler aranması gerektiğini düşünüyoruz. Bir berberde, ustalık belgesi aranırken maalesef gayrimenkul sektörünü geliştirecek olan bir firmada herhangi bir kriter; aranmıyor ve birçok projenin akıbetinin ne olacağı endişesi yaşanıyor.
Önerim şu ki, nasıl devlet ihalelerinde, taahhüt işlerinde işin büyüklüğüne göre müteahhitlerde yeterlilik belgesi aranıyorsa ve daha önce yaptığı iş deneyimi, teknik kadrosu, finans, makine-ekipman durumu dikkate alınıyorsa, özel projeleri yapacak firmalarda da aynı kriterlerin aranması gerekir. Konuyla ilgili resmi bir kuruluşun,belirlenen kriterlere uygun firmalara proje yapma yetkisi vermesinin, sektöre çok büyük bir güven ve dinamizm kazandıracağına inanıyorum.
Türkiye ekonomisi şu anda dünyanın birçok ülkesindeki ekonomilerden çok iyi bir pozisyonda.
Dünyada yatırım yapmak isteyen insanların gözü Türkiye'de. Büyük bir potansiyele sahip ve dünyanın en önemli merkezlerinden birisi konumunda. 'Dünya eğer tek bir ülke olsaydı, İstanbul başkent olurdu' diyor Napolyon. İstanbul da, dünyanın merkezi, başkenti gibi bir şehirdir. Bu konumdaki bir ülkeye sektör olarak kazandıracağımız çok şey var. Nasıl Türkiye ekonomisi bugün dünya ekonomisinin 10 büyüğünden biri olmayı hedefliyorsa, biz özel sektörü temsil eden firmaları da Türkiye'nin bu hedefinin gerisinde kalmadan ilerlemek durumundayız.
Habertürk