Kent Haberleri

Süleyman Yeniçeri: Türkiye'nin 4 bir yanına şantiye kurduk!

Kuzey İnşaat A.Ş. sahibi müteahhit Süleyman Yeniçeri şirketiylebirlikte birçok önemli hizmete imza attı. Yardımseverliği ön plana çıkan Yeniçeri, çalışmalarını Taka Gazetesine anlattı.

Askerden geldikten sonra bir firmada proje müdürü olarak çalıştım. İki yıl orada çalıştıktan sonra bir dönem yedi sekiz yıl kadar memuriyet hayatım oldu. Memuriyet hayatı bizi o dönem çok sarmadı. İstifa ettim 2010 yılında Kuzey Yol inşaatı kurdum. Limitet şirket olarak kurduk. Şimdi A.Ş. olarak yolumuza devam ediyoruz.  2010 yılı kuruluşu bizim firmanın 2011 yılında ilk devletten işimizi aldık. O dönemde ufak işler alıyorduk. 1 milyonluk 2 milyonluk işler alıyorduk. Sonra süreç ilerledi. Diğer grup firmalarımız oluştu. Şuan da Türkiye çapında 15 şantiyemiz var. İşlerimizin hepsi devlet işleri o yüzden devlet su işleri Kara yolları, İl Özel İdare, İller Bankası gibi Belediyeler gibi kurulların hepsine çalışıyoruz. Daha çok alt yapı işleri yapıyoruz. Şuan da Karadeniz Bölgesinde Trabzon’da Artvin’de bir karayolu projelerimiz var.  DSİ Projelerimiz var. Bu şekilde devam ediyoruz. İnşallah bu çıtayı biraz daha yükselterek devam edeceğiz.  


Makinelerin Sesi Ve Eserlerin Ortaya Çıkması En Büyük Hazzım 


Bu mesleği seçmekteki amacınız neydi?   


Ben daha on yedi yaşındayken babamı kaybettim. Babam ticaretle uğraşıyordu ben ticareti çok seviyordum. O dönem babamın vefatı ile beraber bizim biraz ekonomik durumumuz bozuldu. O yüzden üniversiteyi bitirdiğimde ilk etapta bir firmaya girip bir süre çalıştım. Sonra devlette uzun yıllar çalıştım. Ama aklımın hep bir köşesinde ticaret vardı.  Birde ilk başladığım iş bu yol işleriydi. Benim çalıştığım firma yol işi yapıyordu. Orada proje müdürlüğü yapıyordum. Hala devam ediyor. Hatta Patronumda Mehmet Ali Yılmaz’ın yeğeniydi.  Şantiye hayatı falan çok hoş gelmişti bana. Makinelerin çalışması, bir iş yaptığında bir eserin ortaya çıkması.


Büyük Projeler   


Büyük çaplı projeleriniz var mı?   


İstanbul Büyükşehir Belediyesine yaptığımız üç tane köprü var. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesine yaptığımız tünel var. Karayollarında şuan Konya’da yaptığımız üç köprü var. Afyonda DSİ’ye Gölün ortasından karşıya bir geçiş yapıyoruz. Ortada bir köprü var ama 600 metre uzunluğunda bir gölet yaklaşımlarını doldurarak ortada bir köprümüz var. Trabzon’da Pelitli yolu üzerinde bir şantiye var. O projeyi şuan ortak sürdürüyor. Artvin’de Üç tane köprü yapıyoruz karayoluna. Yol dokuz kilometrelik bir yol. Ama içinde köprüler var.   


600 Kişiye İstihdam  


Toplam ne kadar iş makineniz var. Kaç çalışanınız var?  


Biz üç firma birlikte çalışıyoruz. 15 şantiyenin tamamı Kuzey Yol inşaat A.Ş’ye ait değil. Üç firma ile devam ediyoruz. Toplamda 150 makinemiz var. Bu şantiyelerde çalışan insan sayısıda örnek veriyorum Kuzey Yol inşaatta 130 kişi çalışıyor. Diğer firmalar ile topladığında yaklaşık 450 kişi çalışıyor. Ama tabi bu yaz döneminde biraz daha artacak. 600 kişiye falan çıkacak çalışan sayısı toplamda 14 şantiye var. İşin büyüklüğü yaklaşık 250 milyon civarında. Ufak şantiyelerimiz var 5, 6 milyonluk. 30, 40 milyonluk şantiyelerimiz var.   


Girişimci Olmak Ortaya Bir Şeyler Koymak Çok Zevkli   


Nasıl yaşıyorsunuz? Bu müteahhitlik zor iş büyük paralar kazanıyorsunuz? Peki, bunun tadını çıkarıyor musunuz? Nasıl geçiyor zamanınız?  Bir yıl içinde ne kadar dinlenirsiniz?



Ben memuriyet yaptığımı söyledim sekiz dokuz yıl. Dört beş bin lira civarında bir maaşımız vardı. O zamanda ticaretle uğraşıyorduk ama bu kadar yoğun değil. Ben o zaman daha rahat çalışıyordum. Ailemle, Çocuklarımla çok daha fazla zaman geçiriyordum. Evime akşam beşte altıda gidiyordum. Şimdi on bir de on iki de bazen evime de gidemiyorum. Dün İstanbul’daydım, ondan önce Konya’daydım şimdi Trabzon’dayım. Gece geri döneceğim. Pazar günü dinlenirsem dinleneceğim. Biraz bizim de hatalarımızdan kaynaklı bir yoğunluk var ama hani Türkiye’nin ekonomik yapısından kaynaklı hani işverenler ve ya özel teşebbüs sahipleri çok rahat edemiyor. Kervanını yürütme derdinde. Şunu düzene oturttum bundan sonra rahatım diye bir olay yok. Hani çok rahat durumdasınız ama altı ay sonra çok büyük bir krize girebilirsiniz. O riskleri yaşıyorsunuz stres çok yüksek.  Girişimci olmak ortaya bir şeyler koymak çok zevkli bir şey. Ama hani bazen de öyle tehlikeler atlatıyorsunuz ki. Buna değer mi diye insan bir dönüp düşünmeden edemiyor. Çünkü benim firmam yedi yaşında. Örnek veriyorum; ben şuan bu işleri bırakıp her şeyimi tutup İstanbul da bir tarım arazisine çekilsem hayat boyu bana yetebilecek bir durumum söz konusu. Hiç stres yok sabah kalkarsın domatesini patlıcanını yetiştirirsin ama tabi ay sonunda da gelirini belli, bir düzene oturtup bu şekilde yaşayabilirsin. Ama tabi ülkene katkıda bulunmadan verimsiz bir adam olarak yaşayabilirsin. Bazı insan düşünüyor onu mu yapmak lazım. Yoksa bu savaşa devam mı etmek lazım. Şuan savaşa devam etmek lazım.  Ülkenin ekonomik koşulları şunlar bunlar baktığımız zaman insanları nereye iter ne yapar onu da zaman gösterir. Bu iş hem çok zevkli hem çok stresi var.   


Cennette Müteahhit Çok Olur   


Cennette Müteahhit olur mu? 


Cennette müteahhit olur ama şöyle aslında ben kendim için söylüyorum. Müteahhitlik hayatımda hiç teklif atarken bir ihaleye şunun düşünmedim; buradan bunu çalarım, buradan bunu yürütürüm. İşte o bunu görmez gibi bir olaya girmedim bunu düşünürken hiç hareket etmedim.  Şuan yaptığımız projede biz betonu döktük. Ama biz betona baktık betonda bir tuhaflık var betonu teste gönderdik. Testte standardı yakalamadı beton. Meğer karışımda bir problem varmış, malzemede sıkıntı varmış. Bana hiç idare söylemeden be aradım dedim böyle bir sıkıntı oldu.  O sonuca yaklaşık 50 bin liralık fatura ödedik. Demiri, betonu çöpe attık. Ama aslında hiçte gerek yoktu kapat üzerini toprakla kimsenin görme şansı yok.  Ben Almanya’ya gittim arkadaşla oturduk bu konuları konuştuk. Almanya şunu çok önemsiyor; Müteahhitlik yapıyorsanız orda Almanya diyor ki bu işten para kazanmayacaksan yapma şansın yok yapmayacaksın bu işi. Para kazanmak zorundasın. Bizim ülkemizde ise öyle bir sistem var ki işin maliyeti altmış milyon adam geliyor 50 milyon fiyat veriyor. Şimdi burada iki tane yöntem var ya müteahhit 15 milyon zarar edecek bu işten ya da işin içinde ki kalemlerin boşluğundan yaralanıp artı para çekecek devletten.  Şimdi bunu bütün müteahhitler yapıyor ben dahil olmak üzere.  Şimdi devlet bu konuda biraz daha uyandı. Kat sayıları düşürdüler.  İşleri puanlı çıkmayı başladılar.   


Müteahhidin Batması Demek Peşinde En Az Yirmi Otuz İşletmeyi Daha Sürüklemesi Demek   


Bizim şuan yaptığımız yol dördüncü kez ihale edilip devam ediyor olmasının sebebi bu az önce anlattıklarım. Devlet şunu sağlasa sana cennette müteahhit çok olur. Devlet diyecek ki bu yolun maliyeti 20 milyon. Devlette bir kanun var yüzde 25’lik müteahhit karı koymak zorundasın diye. 20 milyonun üzerine yüzde 25 i koydun. Diyecek ki kardan yüzde 10’un altına inemezsin yaşaya bilmen için çünkü vergin var, SSK var, işçi çalıştırıyorsun. Karın yüzde 10'u buraya gider.  Diyecek ki sen yüzde onun altına inemezsin.  Şimdi biz ne yapıyoruz 20 milyonluk işe 18 milyon teklif atıyoruz sonra işi 13 milyona mal etmeye çalışıyoruz.  İşi 13 milyona mal etmek içinde orada sıfır çektiğimiz kalemleri yapmıyoruz. Hangi kaleme yüklenirsek onu yapıyoruz. Şimdi bu hırsızlık mıdır? Kimisine göre hırsızlık kimisine göre uyanıklık.  Müteahhit işçinin, makinecini parasını ödemiyor sonunda da batıyor. Müteahhidin batması şöyle sıkıntı. Bir kere çalıştırdığı insanlar var. Ona bağlı çalışan taşeronlar var. Müteahhidin batması demek peşinde en az yirmi otuz işletmeyi daha sürüklemesi demek. O yüzden devlet kanunları iyi koymalı ve kendi belirlediği fiyatı mesela kendisi belirliyor. Diyor ki bu işin bende ki değeri yüz milyon adam geliyor 45 milyon ihaleden alıyor. Bunun bir standardı olmalı. Demesi lazım ki ya arkadaş şu rakamın altına inemezsin. Şimdi buna yönelik bir düzenleme yaptılar. En azından bütün kalemlere puan koyuyorlar. Şimdi bunları sayarsak cennette müteahhit olmaz.  Ama ya arkadaş beni de dereden geçirmeye çalıştılar boğuluyordum mecbur kaldım. Birinin sırtına basmayı diye savunma yaparda öbür tarafta bunu kabul ederse olur. 



Taka