Kent Haberleri

Süleymaniye Camii ibadete açıldı!

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce 2007 yılında restorasyon projelerinin ilgili Koruma Kurulunca onaylanmasının ardından başlatılan kapsamlı restorasyon çalışmaları sonucu ile Süleymaniye Camii ibadete açılmaya hazır hale getirildi...

Hiç kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman’a ‘muhteşem’ sıfatını kazandıranlardan biri de dünya kültür mirasına bıraktığı şaheserlerdir. Öte yandan, Mimarbaşı Mimar Sinan’dan yapılmasını istediği bu şaheserlerin dönemin teknolojisi ile birer mühendislik harikası olduğu da tartışılmaz bir gerçektir. Bu iki muhteşem aklın bugüne bıraktığı eserlerden en önemlileri arasında sayabileceğimiz Süleymaniye Cami inşa edildiği tarihten bugüne kadar milyonlarca yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen, hem Osmanlı mimarisinin en başarılı örneklerinden biri, hem de İslam dünyasının en büyük ve en güzel ibadet mekanlarından biri olmuştur.


Vakıflar Genel Müdürlüğünce 2007 yılında başlatılan ve geçtiğimiz günlerde tamamlanan kapsamlı restorasyon çalışmaları sonucunda tüm ihtişamı ile gelecek nesillere, gelecek yüzyıllara ulaşacak.


1550 – 1557 yılları arasında, dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Mimar Koca Sinan’a yaptırdığı Süleymaniye Külliyesi, sanatla politik gücün birleşimini temsil eden yapılar topluluğundan oluşmaktadır.


Süleymaniye Camiinin ön cephesi Kabe’ye dönük olarak inşa edilirken, diğer yapıları ise şehrin diğer kesimlerinden nasıl görüneceği çok önce tamamlanan çizimlerle belirlenmiştir. Günümüzün modern tasarımlarını andıran planlama safhasında, Mimar Sinan tarafından kararname çizimleri ‘kağıd-ı İstanbul’ adı ile muhasebe kayıtlarına geçen kağıtların satın alınması, maket çalışmaları için tutkal ve kitre alımları yapılmıştır. Bu çalışmaların örnekleri ise bulunamamıştır.


Süleymaniye Camii, İstanbul’un en güzel yedi tepesinden biri üzerinde inşa edilmiş, dörtgen bir yapıya sahiptir. Boyutlarıyla Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en önemli inşaat faaliyetlerinden biri olmasına rağmen Kanuni Sultan Süleyman’ın kişisel seçimleri doğrultusunda sade bir yapı olarak inşa edilmiştir.


Kaynaklara göre, Külliyenin inşaatı için 13 Haziran 1550 yılında temel atma merasimi düzenlenmiştir. Caminin temelinin atılacağı gün Kanuni Sultan Süleyman’ın at üzerinde inşaat yerine geldiği, devlet ileri gelenleri, din ve ilim adamları ile orada buluştuğu, tören sırasında yoksullara yardım eden Sultan’ın kurbanlar kestirdiği bilinmektedir. Seçilen zaman geldiğinde mihrap temeline ilk taş konularak inşaata başlanır. Sadece temel kazısının 3 yıl sürdüğü, bu dönemde tersaneden getirilen 3000 forsanın gece gündüz demeden çalıştığı söylenir.


İçten dışa, alttan yukarıya doğru ilerleyen inşaat, kemerlerin örülmesi ve örtü sisteminin kapatılmasıyla tamamlanmıştır. Camiinin dış tasarımında iki değişik mimari özellik dikkat çeker. Bunlar caminin yan galerilerinin genişliği ve caminin katlı yapısıdır. Süleymaniye’nin farklı cepheleri bütünde ve ayrıntıda, hem silüet ve kütle kompozisyonu, hem girinti ve açıklıklarla sağlanan hareketliliği göstermekte; Cami, İstanbul’un neresinden bakılırsa bakılsın farklı bir görüntü sergilemektedir.



Son ve En Kapsamlı Restorasyon


Vakıflar Genel Müdürlüğünce 15/10/2007 yılında Süleymaniye Camii restorasyonuna başlanmasının ardından özgün yapıya yönelik araştırma raspaları, kalem işleri incelemeleri, kurşun işleri yapılmış, yapının tamamen ibadete kapatılmadan restorasyonun sürdürülebilmesi amacıyla, Tiryakiler Çarşısı’na açılan güneybatı kısmı bir paravan ile bölünerek, bu bölümde ibadet edilmesi sağlanmıştır. Süleymaniye Camii, inşa edildiği günden bu yana en kapsamlı restorasyonunu görmüştür. Dönem dönem küçük çaplı restorasyonlar gören Camii de geçmiş çalışmalardan kalma malzemeler analiz edilerek ayrıştırılmış, 2007 yılında başlayan restorasyonda özgün malzemenin hemen hemen aynısı kullanılmıştır. Restorasyonda 200 uzman, konservatör ve işçi çalışmıştır. Kurban Bayramının ilk günü ibadete açılan Süleymaniye Camii, Türk İslam Dünyasının en önemli ibadethanelerinden biridir.



Saklı Çiniler


Süleymaniye Camiinin vurgulanmış bir bezemesi yoktur. Bir çok kaynakta da Çini bezemenin sadece mihrabın iki yanında ve pencereler üzerinde kullanıldığı söylense de bu restorasyon sürecinde Süleymaniye Camisinin 53 metre yüksekliğinde 26.5 metre çapındaki ana kubbesini taşıyan dört fil ayağında tesadüfen yüzlerce yıllık olduğu tahmin edilen çiniler bulunmuştur. Fil ayaklarının kubbeye yakın bölümünde bugüne kadar keşfedilmemiş olan çiniler, sıva raspası sırasında ortaya çıkmıştır. Ayetlerin yazılı olduğu bu sıvalı panoların altında yer alan orijinal çinileri görmek ise çok heyecan verici bir deneyim olmuştur. Yüzyıllar boyunca gizli kalan bu çiniler teknik ekibin profesyonel çalışması sonucunda zarar görmeden orijinal haliyle yerinde bırakılmıştır. 


 

Kubbedeki Küplerin Sırrı


Restorasyon sırasında karşılaşılan ilginç bulgulardan biri de Süleymaniye Camii kubbesinde tespit edilen 265 adet küptür. Küpler, 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik olarak dizilmiştir. Süleymaniye’nin muhteşem akustiğinin bu küpler sayesinde oluştuğu düşünülmektedir.


Vakıflar Genel Müdürlüğü