24 / 12 / 2024

Sultanahmet Adliyesi binasının müze olması gündemde!

Sultanahmet Adliyesi binasının müze olması gündemde!

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın hizmete girmesiyle boşaltılan Sultanahmet Adliyesi'yle birlikte bir devir de kapandı. 1955'ten beri hizmet veren adliye, üç askeri darbeye tanıklık etmişti



Kapısına "elveda" pankartı asılan tarihi binanın müze olarak korunması gündemde

Sultanahmet Adliyesi Elveda yazılı bir pankartla, 56 yıllık görevine veda etti. Dosyaların saçıldığı mahkemeleriyle yeni akıbetini bekleyen bina, inşa edildiği günden beri sorunlarla boğuşuyordu. Önce uzun yıllar yerine karar verilememiş, sonra inşa edildiği yerin tarihi kalıntılar üzerinde olduğu anlaşılmış, planına uygun şekilde büyütülemediği için hep yetersiz kalmıştı.

İstanbulda ilk adliyeler Tanzimat döneminde kurulmuştu. Çağdaş yargıya doğru ilk adımların atıldığı dönemde hazırda bina olmadığı için üniversite olarak hizmet veren Darülfünun Binası, bu görevi 1908de II. Meşrutiyetle beraber devraldı, Cumhuriyet döneminde de sürdürdü. Darülfünun binası, Ayasofya yakınında antik Senatonun yerinde bulunan Defterhane üzerine kurulmuş, Fossati kardeşler tarafından tasarlanmıştı.

İnşaatı bir türlü bitmedi

25 yıl boyunca İstanbulun merkez adliyelerinden biri olma görevini sürdüren binanın 1933 yılında yanması adalet sisteminin sekteye uğramasına neden oldu. İstanbulun başkent payesinden indirildiği, bütün kalkınma projelerinin  Ankara  için düşünüldüğü yıllardı. Bu yüzden adalet sarayı ihtiyacı uzun süre karşılık bulmadı.

Artık ihtiyaç göze batacak kadar büyüdüğünde bu sefer yer tartışmaları, faaliyetlerin hemen başlamasına engel oldu. İstanbulun dört bir yanında süren inşaat faaliyetlerinde Osmanlı devrini hatırlatan tarihi eserlerin yok edildiği iddiaları yer arayışlarına sekte vurdu. Günümüzde Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılan İbrahim Paşa Sarayının yıktırılması fikri infial yarattı, İkinci Dünya Savaşının başlaması üzerine duraklama dönemine giren istimlak çalışmaları savaşın bitimine ertelendi.

İlk proje yarışması 1949da açıldı. Dönemin ünlü mimarlarından Sedad Hakkı Eldem ve Ord. Prof. Emin Halid Onat imzalı bir proje, yarışmayı kazanarak yeni İstanbul Adliyesini tasarlama hakkı elde etti. 1951de inşaat başladı, 1955te bitti. Binanın aslında 6 bloktan oluşması planlanıyordu ama yine binanın yapımı sırasında göz ardı edilen bir ayrıntı tarihe takıldı. Binanın yapıldığı yerin Bizans döneminden bir yapı olduğunun anlaşılması inşaatı tamamen durdurdu.

Sultanahmet Adliyesi bu bir türlü bitmeyen inşaatı, bitmediği için bir türlü yetmeyen yapısıyla uzun zamandır şikayet konusuydu. Teknik imkanlarının yetersizliği yüzünden, Gülhane, Sirkeci, Beşiktaş ve Levente bulunan dört ek binada hizmet vermeye devam eden adliye Çağlayandaki İstanbul Adalet Sarayının hizmete girmesiyle birlikte boşaltıldı.

Müze olabilir

Kapanış töreninde adliyede yılları geçmiş hâkimler, savcılar, avukatlar hazır bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı bir konuşma yaptı. Çolakkadının konuşması binanın geleceğine dair ipuçları da taşıyordu: Hepimizin bu binada anıları var. Ancak Çağlayandaki adliye çok modern bir merkez oldu. Adliyedeki dosyalar ve evrak arşiv yönetmeliğine göre taşınıp değerlendirilecek. Binanın anahtarları bizde. Büyükşehir Belediyesinin burayla ilgili kent müzesi projesi var. Ancak henüz netleşen bir karar yok. Boş koridorlar artık mübaşir sesleriyle çınlamıyor.

Avukatlar ne diyor

ALışveriş Merkezine Bile Metro var
Avukat Hülya Gülbahar:

Kentin değişik yerlerinde dağınık bir halde bulunan adliyelerin tek bir binada toplanması olumlu bir gelişme. Ancak şehir planlaması yaparken, alışveriş merkezlerine metro koyup, dünyanın en büyük adliye sarayına metro durağı koymamak gibi akıldışı ve mantıksızlıkların sadece bize özgü olduğunu düşünüyorum. Bunun dışında güvenlik nedeniyle avukatların her türlü arama ve kontrole tabi tutulması, değiştirilmesi gereken ilk uygulamalardan biri. Kamu görevlisi olan avukatların hızlı ve huzurlu bir şekilde çalışabilmesi bina güvenliğinden daha önemli bir sorun olsa gerek.

Yenİ Adliye Modern Cezaevİ Gİbİ
Avukat Kemal Aytaç 

Ben yeni yapılan Çağlayan Adliyesini modern bir cezaevine benzetiyorum. Adliye dıştan büyük gözüküyor olabilir ancak duruşmalar 50-60 kişinin zar zor sığabildiği salon denemeyecek ufaklıkta odalarda yapılıyor. Ankara Adliyesinde bulunan büyük salonlar burada yok. Büyük kapsamlı duruşmalar nerede yapılacak ben onu sormak istiyorum. Bunun yanında İstanbulun çeşitli yerlerinde dağınık bir halde bulunan adliyelerin tek bir binada toplanması olumlu bir gelişme. Ancak büyük bir adliye sarayı yapacağız diye herşeyi oldukça karışık hale getirmişler. Koridorlar, merdivenler daracık ve adliyenin havalandırma sorunu var. Son olarak, adliye girişinde yapılan hukuk dışı aramalara bir an önce son verilmesi gerekiyor. Sultanahmet ve Bakırköy Adliyelerinin kendine göre bir usulü vardı. Avukatların girişleri avukat kapılarından yapılıyordu. Burada ise görevini yapmakta olan avukatların her gün arama ve taramaya tabi tutulması ayıp. Hukuk dışı olan bu arama hususunda İstanbul Barosu yakın zamanda bir tavır gösterecek.

Trafik Sorunu Boğuyordu
Avukat Hikmet Şenses

Sultanahmet Adliyesi kapasite açısından oldukça yetersiz kalıyordu. Bu sebepten dolayı yeni bir bina yapılmasının gayet doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü İstanbul gibi büyük bir şehir daha modern ve yeterli bir adliyeye ihtiyaç duyuyor. Ancak trafiğin böylesine yoğun olduğu bir yere adalet sarayının inşa edilmesini yanlış buluyorum. Sultanahmet Adliyesinin binası bazı avukatlar için özel bir anlam teşkil edebilir ancak bana pek bir şey ifade etmiyor. Sonuçta benim için yargılama yargılamadır.

İlçe adlİyelerİnİn bİrleşmesİ Yerİnde
Avukat Osman Sultuybek

Sultanahmet ve Çağlayan Adliye binalarına her şeyden önce çok geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor. Bence Sultanahmet gibi tarihsel dokunun olduğu bir alana adliye binasının yapılmış olması yanlış bir uygulamaydı. Tarihsel yapıya uygun bir binanın inşa edilmesi gerekirdi ve o sebepten ötürü binanın en baştan buraya yapılması yanlış alınan bir karardı. Çağlayan adliyesinin bu sorunlara cevap verip veremeyeceğini ileri zamanlarda göreceğiz, ama günde 70 bin kişilik insan ve trafik sirkülasyonunun döndüğü bir yerin düzgün çalışabilmesi için kapasitenin yeterli olması gerekir. Bunun dışında, ilçe adliyelerinin de tek bir çatı haline alınması gayet olumlu bir değişiklik. 1970li yılların sonlarına doğru alınan bir kararla ilçe adliyeleri ortaya çıkarılmıştı ve kanımca bu yanlış bir uygulamaydı.

YeNİ Adlİye Kaba ve Yetersİz Görünüyor
Avukat Pelin Şirin 

Elbette herkes tarafından bilindiği gibi Sultanahmet Adliyesinin en büyük sorunu alan yetersizliği, teknolojik imkanların yetersizliği gibi fiziksel imkansızlıklardı. Örnek olarak Sultanahmet binası oldukça havasızdı ve kötü kokuyordu. Bu durum nispeten daha modern inşa edilmiş Çağlayan Adliyesinde giderilmiş bulunmaktadır. Ancak Sultanahmet gibi İstanbulun tarihi açıdan merkez semtinde bulunan eski İstanbul Adliyesi gibi, Çağlayan Adliyesi de mimari açıdan değerlendirildiğinde oldukça kaba ve estetik açıdan oldukça yetersiz. Ayrıca doğrudan hukukla ilgili olmayan kişilerin bilmediği bir durum var. Çağlayan Adliyesi yalnızca Sultanahmet Adliyesini değil, Sarıyer, Beyoğlu, Eyüp, Şişli gibi adliyeleri de bünyesinde toplayacak. Birbirinden bu kadar uzak mesafelerde bulunan adliyelerin bir binada toplanması çok ciddi ulaşım zorlukları yaratabilir.
Radikal/Ayça Örer-Alpbuğra Bahadır Gültekin


Geri Dön