Genel

Sürdürülebilirlik anlayışıyla çevre dostu yeşil binalar inşa ediliyor!

Yeşil binalar çevresel farkındalığı ön plana çıkararak sürdürülebilirlik bilincini artırıyor...


Araştırmalara göre binaların çevresel farkındalığı öne çıkartacak yapıda tasarlanması, insanların sürdürülebilirlik bilincini arttırıyor ve daha çevre dostu kararlar almasını sağlıyor.


Günümüzde, modern çevre hareketi olarak ele alınan kavram, aslında üç aşamalı uzun bir süreç sonrası ortaya çıkmıştır. Rachel Carson'un tarım alanlarında kullanılan, insanlar ile doğal yaşam için tehdit oluşturan toksik maddelerin kuşlar üzerindeki etkisini anlattığı 1962 tarihli "Sessiz Bahar" kitabı modern çevreciliğin ilk aşamasının başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Carson'un kitabı, küresel sorunlara yol açabilecek çevre kirliliğinin insanlığı ilgilendiren en önemli konular arasına alınması gerektiğini öne sürmüştür ve tüm dünyanın dikkatini çevrecilik kavramına yönlendirmiştir. Bu kitabın yarattığı farkındalık sonucu aşırı tüketimin biryan ürü olan toksik maddeleri, daha genel anlamda çevre kirliliğini engellemeye yönelik hukuki düzenlemeler başlamıştır.


Çevre hareketinin ikinci aşamasını ise dünyadaki kirliliğin olumsuz etkilerine tepki vermek için örgütlenen insan toplu­lukları oluşturmuştur. 1970'lerin başlarında yaygınlaşan ve çevre alanında çalışan sivil toplum örgütleri, gündemlerine nüfus artışı, nükleer silahlar, geri dönüşüm, hava/su kirliliği, doğal hayatın korunması gibi konuları almıştır. Hala günümüzde aktif olarak eylemlerini sürdüren bu gruplar, çevrecilik kavramını hükümet politikalarına  entegre etmiştir ve doğayı tahrip edici bazı kararların engellemesini sağlamıştır.


Çevre hareketinin geldiği son aşama ise çevre kavramının yaygınlaşarak, insanların yaşam tarzını değiştirmeyi ve yenilikçi fırsatlardan yararlanmayı öneren bir hal almıştır. Yani çevre hareketleri sonucunda çevrecilik, bir bilim alt dalı ol­maktan öte dünyayı bekleyen felaketleri önleme ve geleceği değiştirme çabasına dönüşmüştür.

Çevre ve Şehir