19 / 11 / 2024

TAEK, Ankara Üniversitesi'ni binasından çıkarıyor!

TAEK, Ankara Üniversitesi'ni binasından çıkarıyor!

TAEK, beş yıl önce Ankara Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsüne giriş katı tahsis edilen binanın boşaltılmasını istedi. Üniversite, radyasyonla çalışan cihaz ve donanımlara sahip Enstitü binasının taşınmasının devlete olarak büyük yük getireceğini sav




         Üniversite yetkilileri, DPT tarafından 4 milyon TLlik yatırımlarla
 radyasyonla çalışan cihaz ve donanımlara sahip Enstitü binasının taşınmasının
 devlete ekonomik olarak büyük yük getireceğini savunuyor.
         Yetkililer, üniversite bünyesinde enstitünün yerleşeceği bir binanın
 bulunmadığını, ayrıca enstitüde kullanılan cihazların radyasyon yayması ve yüksek
 teknolojiye sahip olması nedeniyle özel tasarımda bir binanın yapılmasının
 gerekli olduğunu belirtiyor.
          Ankara  Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Doğan Bor, enstitünün
 temellerinin Ankara Nükleer Araştırma Merkezi adıyla Atom Enerjisi Komisyonu
 tarafından AÜ kampüsü içine yaptırılan binada üniversite ile yakın işbirliği
 içinde faaliyet sürdürmek amacıyla 1967 tarihinde kurulduğunu anlattı.
         Bor, AÜ kampüsü içinde Türki Devletler Nükleer Araştırma ve Eğitim
 Merkezi (TÜDNAEM) olarak faaliyet gösteren binanın 2009 yılında kapatılarak, aynı
 yıl TAEKin eğitim faaliyetlerini düzenlemek amacıyla binanın üst katına
 yerleştirildiğini ifade etti.
         Nükleer Bilimler Enstitüsünün ise 2006 yılında AÜ Mühendislik Fakültesi
 Fizik Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinin öncülüğünde iyonize edici
 radyasyonun tıpta ve çevresel izlemelerde uygulanması vizyonu ile kurulduğunu
 bildiren Bor, kampüs içinde mülkiyeti TAEKe ait olan binanın giriş katında
 faaliyetlerini sürdürdüklerini, TAEKin ise binanın üst katında 10-15 kişilik
 ekibiyle çalışmalar yaptığını söyledi.
         TAEKin eski idaresinin enstitünün kurulması için büyük çabalar
 sarfettiğini ve enstitünün kurulumu için Beşevler yerleşkesinin bir kısmını
 üniversitenin kullanımına 5 yıl süreli bir protokolle 30 Ocak 2006da verildiğini
 anlatan Bor, bu tarihten sonra üniversitenin binayı tamamen yeniden inşa ederek
 tüm laboratuvarları radyasyonla çalışacak cihazlara uygun bir şekilde
 yapılandırdığını ve bu yatırımların 300 bin TLyi aştığını söyledi.
         Enstitünün tüm teknik alt yapısının da DPTden sağlanan yaklaşık 4 milyon
 TLlik destekle hazırlandığını bildiren Bor, halen Türkiyede bir nükleer tesiste
 çalışacak sağlık fizikçisi, radyasyondan korunma uzmanı gibi meslek gruplarını
 yetiştirmekte olan tek kuruluşun Nükleer Bilimler Enstitüsü olduğuna işaret
 etti.
         TAEK ile ortak yürütülen eğitim programları için laboratuvarlara yeni
 cihaz ve donanımların enstitü tarafından alındığını, ayrıca TAEK
 laboratuvarlarında yapılacak çalışmaların doğruluklarının karşılaştırılacağı
 laboratuvarların da enstitüde bulunduğunu belirten Bor, Enstitülerinin
 radyasyonun kullanıldığı medikal incelemelerde hastaların ve çalışanların
 aldıkları radyasyonların saptanmasına ve bu amaçla kullanılan cihazların
 performanslarına yönelik olarak bir çok çalışmayı Türkiyede ilk kez yaptıklarını
 belirtti.

         "HİÇ BİR BİLGİLENDİRME YAPILMADAN BİNAYI TERKEDİN DENİLİYOR"

         Prof. Dr. Bor, TAEKden sözleşme bitiminin son gününde hiçbir görüşme,
 bilgilendirme yapılmadan binanın 15 gün içerisinde boşaltılması ihbarnamesini
 aldıklarını savundu.
         Kamu kaynakları kullanılarak alınan milyonlarca lira tutarındaki
 cihazların radyasyondan dolayı böyle kısa bir sürede taşınabilmesinin pratik
 olarak mümkün olmadığını vurgulayan Bor, "Yapılacak yeni binanın, tüm cihaz ve
 donanımlarının sökülmesi ve yeniden montajının devlete vereceği masraflar ve
 olası zararlar dikkate alınmamıştır" dedi.
         Tüm bu zaman süreci içerisinde enstitü bünyesinde verilen eğitimlerin de
 önemli ölçüde aksayacağından söz eden Bor, "TAEK gibi bir kurumun 700–800
 metrekarelik bir yer için, planlanmış, birçoğu gerçekleştirilmiş işbirliklerini
 bir anda yok ediyor olması ülkenin eğitiminin, sağlık sektörünün, nükleer
 araştırma faaliyetlerinin ve başta TAEKin zarara sokulmasından başka bir şey
 değildir" ifadelerini kullandı.
         Yeni binanın yapılmasının ve taşınmanın uzun bir süreç gerektirdiğini, bu
 sürede eğitimi eden bazı yüksek lisans öğrencilerinin bu eğitimlerini
 tamamlayamamalarının söz konusu olduğunu belirtti.
         "TAEK tarafından yollanan ihbarnamede söz konusu binanın nükleer alanda
 ulusal eğitim programlarının ve halkı nükleer konularda aydınlatma amacı ile
 kullanılacağının bildirildiği"ni aktaran Bor, "Gerçekte TAEKin tüm
 yerleşkeleri ve merkezi binanın kapasiteleri dikkate alınırsa, Beşevlerdeki
 yerleşkeye hiçbir ihtiyaç yoktur. Üniversite kampusundaki bir binanın nasıl
 halkın ziyaretine açılacağı anlaşılır bir husus değildir. TAEKin bu tür
 eğitimleri vereceği tesisler Sarayköy ve İstanbul CNAEMde zaten var. Üstelik
 nükleer konularda eğitim için Sinopta beş milyon metrekare yer alındı. TAEK
 CNAEMdeki kendi araştırma reaktörünü lisanslayıp çalıştırırsa eğitim için en
 büyük alt yapıyı elde etmiş olur" diye konuştu.
         Halen üniversite bünyesinde Enstitünün yerleşeceği bir binanın
 bulunmadığını bildiren Bor, ayrıca kullanılan cihazların radyasyon yayması ve
 yüksek teknolojiye sahip olmasının da özel tasarımda yeni bir binanın yapılmasını
 gerektirdiğini söyledi.

         "İSTİFA ETTİ"

         Bu arada, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Borun söz konusu binaya ilişkin
 yaşanan gelişmeler üzerine Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu Üyeliği görevinden
 istifa ettiği ve istifa dilekçesini Başbakanlıka gönderdiği öğrenildi.

         "BU KARAR BİZİ ÇOK ÜZDÜ"

         Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ ise olayın kendilerini
 çok üzdüğünü ifade ederek, "Enstitümüzde medikal görüntüleme alanındaki
 radyasyon riskleri üzerine önemli araştırmalar yürütülüyor. Bu konunun ne kadar
 önemli olduğunu Japonyadaki kazada gördük. Sadece nükleer reaktörlerdeki
 radyasyon tehlikesi değil, aynı zamanda tıbbi araçlardaki radyasyon dozları da
 halk sağlığı açısından son derece önemli. Bunların doğru kalibrasyonunun
 yapılması, bu konuda eğitimlerin verilmesi için enstitümüz çok ciddi araştırmalar
 yürütüyor" dedi.
         TAEKle 5 yıl önce yaptıkları işbirliği ile enstitünün görevlerini
 yapması karşılığında, kendilerine bina tahsis edildiğini anlatan Taluğ, şöyle
 konuştu:
         "TAEKin bize tahsis ettiği alanda biz başka bir işle uğraşmıyoruz.
 Kaldı ki bu bina yapıldıktan sonra TAEKin 11 katlı bir binası yapıldı Yani
 TAEKin Ankara Üniversitesi yerleşkesindeki tek ve küçük binaya gereksinimi var
 mı bilmiyorum. Türkiyede bu kadar önemli bir kurumun bu küçücük binaya
 gereksinimi varsa diye üzülüyorum. Yani bu gereksinimini karşılayamıyorsa ve
 Ankara Üniversitesini bu binadan atarak karşılayabilecekse bu duruma da
 üzülürüm."
         TAEKin binada nükleer alanda eğitim faaliyetleri yürütmek istediğini
 dile getiren Taluğ, "Dünyanın hiçbir yerinde bir üniversite kampüsü içinde o
 üniversiteyle alakası olmayan bir kurumun bulunması söz konusu olamaz. İkinci
 zorluk ise bizim taşınmamızla ilgili olarak cihazlarda ortaya çıkacak sorunlar.
 Ayrıca ekonomik olarak radyasyonla çalışıldığı için buna uygun binanın yapılması
 gerekecek. Bu da devlete ekonomik olarak bir yük getirecek" diye konuştu.
         Taluğ, kendilerinin görüşü alınmadan binadan çıkarılmaları yönündeki
 kararın alınmasının kendileri için "üzüntü nedeni" olduğunu söyledi.
         Prof. Dr. Taluğ, sözlerini şöyle tamamladı:
         "Biz TAEKle çalışmak istiyoruz. Yaptığımız işi iyi yaptığımıza
 inanıyoruz. TAEK protokolü uzatmadı ve biz de bunu Siz bu işleri kendi başınıza
 yapın" olarak algıladık. Nükleer santral kuracak bir Türkiyede üniversite
 içindeki bir katlık bir alanı ihtiyacı, ancak bu enstitünün binasıyla
 karşılanacaksa buna da söyleyecek sözüm yok. Sadece üzüldüğünü söyleyebiliyorum.
 Bu kararı TAEKin yeniden değerlendireceğini umut ediyorum. Ankara Üniversitesi
 gibi kendisi ile işbirliği yapmak isteyen büyük bir üniversiteye sırtını
 çevirmeyeceğini, bu üniversite ile yaptığı anlaşmaya ilişkin kararını yeniden
 değerlendireceğine inanmak istiyorum."

         "TAEK BAŞKANI ALPER NE DEDİ

         TAEK Başkanı Zafer Alper ise Beşevlerden Konya Yoluna kadar uzanan,
 Ankara Üniversitesinin Tandoğan yerleşkesinin de bulunduğu arazinin asıl
 sahibinin Milli Emlak Genel Müdürlüğü olduğunu söyledi.
         Milli Emlakın 1960lı yıllarda söz konusu arazinin yüzde 95ini Ankara
 Üniversitesine, yüzde 5lik bölümünü de TAEKe tahsis ettiğini belirten Alper,
 söz konusu yerde bulunan TAEKe ait binanın geçici kullanıma yönelik olarak bir
 protokol ile üniversiteye verildiğini kaydetti.
         Hukuken 15 gün önceden bildirmek şartıyla binayı geri alabileceklerini
 ifade eden Alper, "Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi adında bir merkez kurduk.
 Burayı nükleer konusunda halkın eğitimi için kullanacağız, şehir içinde başka
 binamız yok" dedi.

         "BİNAYA İHTİYAÇLARI VARSA NİYE YÜZME HAVUZU YAPSIN"

         TAEK olarak söz konusu araziyi ve binayı Ankara Üniversitesine verme gibi
 bir mükellefiyetlerinin olmadığını, çünkü yerin Milli Emlaka ait olduğunu
 vurgulayan Alper, şöyle konuştu:
         "Biz üniversite ile geçici süre ile işbirliği yapmışız. Bu arada
 üniversite de zamanını kullansın ihtiyacı varsa bina yapsın diye. Arazide bir
 sürü boşluk var. Bunlar ne yaptılar, gittiler yan tarafa yüzme havuzu yaptılar.
 Yani binaya ihtiyaçları varsa niye yüzme havuzu yapsın.
         Benim burada gördüğüm hukuken pek sağlam olmadıkları bir konuda gereksiz
 bir uğraşı içine giriyorlar. Biz tüm üniversitelerin olduğu gibi onların da
 faaliyetlerini destekliyoruz. Kesinlikle bir husumetimiz yok. Konu zaten
 mahkemede, hukuk (onlara ait) derse onların olacak, bize ait derse bizim olacak.
 Ama gidişat pek lehlerine gitmediği için sansasyonel bir şeyler yapma içinde
 görüyorum kendilerini."

         ERDAL İNÖNÜ DE İZİN VERMEMİŞ

         Söz konusu araziyi Ankara Üniversitesinin geçmiş yıllarda da istediğini
 ve açılan davaların üniversite aleyhine sonuçlandığını ifade eden TAEK Başkanı,
 araziyi Ankara Üniversitesine vermeyi düşünmediklerini vurguladı.
         Alper, "Ankara Fen Fakültesi de bu arazinin olduğu yerde. Bu fakültenin
 bir numaralı diploma sahibi merhum Erdal İnönü. Erdal İnönü 1990lı yıllarda
 Başbakan Yardımcısıyken ona da çok rica ettiler üniversite rektörleri, (siz
 başbakan yardımcısıyken alıverelim bu araziyi) diye... O zaman dahi İnönü izin
 vermemiş. Kaldı ki dediğim gibi izin vermeyle alakalı bir durum da değil zaten.
 Arazinin sahibi Milli Emlak" diye konuştu.
         Alper, yargıya intikal etmiş bir konuyu basın önünde tartışmak
 istemediğini, fakat binaya nükleer santral konusundaki eğitimler nedeniyle
 ihtiyaçları bulunduğunu sözlerine ekledi.

AA


Geri Dön