Konut

Taksim Camii Vakfı’nın başkanlığını bugün emekli general Mehdi Sungur yapıyor!

Taksim Camii projesinin bugünkü sahibi Taksim Camii Kültür ve Sanat Vakfı’nın Başkanı bir asker, emekli general Mehdi Sungur

11 Ocak 1997'de "Tarikat Liderlerine Başbakanlık Konutunda İftar" yemeği gerçekleşti. Medyada da art arda çıkan "Taksim'e Cami", "Ayasofya ibadete açılacak", "500 tarikat 5 bin şeyh", "Defileler yasaklanıyor" gibi manşetler askerleri harekete geçirmişti. ‘Orgeneral rütbesindeki 9 komutan 72 saat boyunca üst üste toplantı yaptı’ şeklinde haberler yayıldı.

 O günlerde ‘Taksim Camii ve Kültür ve Sanat Vakfı’ nın Başkanı 1994 yılında gerçekleşen yerel seçimlerde benim de aday olduğum Istanbul Büyükşehir Başkanlığ’ına seçilmiş olan Recep Tayyip Erdoğan idi. Bazı kesimler Taksim Camii projesini Cumhuriyet ve Atatürk’e karşı bir mesaj, bir karşı duruş olarak algılıyor ve Taksim Gezisi ne 4 ila 6 minareli Osmanlı stilinde devasa bir cami yapılmasından endişe ediyorlardı.

28 Şubat olaylarından sonra Proje askıda kaldı, ancak o günlerden bu günlere çok sular aktı. Bugün Beyoğlu Imar Planı Taksim Camii’nin yerini belirledi. Vakıf tarafından Cami mimarisinde adını duyurmuş davetli mimarlara beş ayrı proje hazırlatıldı. Bir tanesi öne çıktı. Proje çağdaş bir mimari mesaj sergiliyordu. Dini yapılar mimarisinde otoriteleri içeren uluslararası bir jüri panelinin de görüşleri alındı. Projeyi yürüten Vakıfta Taksim Camii’nin mimarisinin çağdaş bir yorum olması gerektiği, Osmanlı ve Cumhuriyet değerlerini sentezleyerek simgelemenin doğru olacağı fikri egemen oldu. Hakikaten, diğer semavi dinlerin ibadethane mimarileri güncel atılımlar yaparken, Cami mimarisi 500 yıllık Muhteşem Sinan‘ı tekrarlamaya devam ediyordu. Bazı konum ve şartlarda ‘eskinin tekrar’ı yaklaşımı kabul edilebilir olsa dahi mimarinin gününün anlayışını, teknolojisini, malzemesini yansıtıyorsa değerli olduğunu düşünüyordum. Esasen, Mimar Sinan dahi kendini tam olarak kopyalamıştı, çeşitli geometriler ve şemalar denemişti. Rahmetli bugüne ışınlansa şüphesiz modern mimarinin tüm teknolojik imkan ve görüntülerini kullanarak farklı şaheserler yaratacaktı.

Bu projeden korkanlar artık korkmasınlar. Hayatında hiç camiye gitmeyenler dahi öbür tarafa giderken camiden gitmiyorlar mı Taksim Camii Projesinde korkulanların hiçbiri yok. Arsa Fransız Konsolosluğu’nun yanındaki tarihi su deposu Maksem’in arkasında bugün otopark olarak kullanılan küçük bir alan. Burada hal-i hazırda döküntü bir mescit hizmet veriyor, altında umumi tuvaletler bulunuyor. Karşıda, Istiklal caddesinin çıkışında, görkemli Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi, arkasında Vokebecen Katolik Kilisesi var.

Bu arsada tasarlanan küçük ancak muhteşem camiinin projesi Sinan dan dersler çıkarıyor, ancak çağdaş Cumhuriyet Türkiye’sini yansıtıyor. Adı da ‘Taksim Cumhuriyet Camii’. Program itibariyle bir kültür ve sanat merkezi. Konferans salonu ve kütüphanesi var. Camiden bağımsız olarak zemin altında konuşlanan ‘Dinler Tarihi Müzesi’ semavi dinler Musevilik, Hıristiyanlık ve Islam’a yükselişin tarihçesini yürüyen bantlarla ilişkilendirilmiş üst üstte üç ayrı katta sinevizyonlar desteğinde anlatıyor. Böylece, bir bakıma, Taksim Meydanı’nı Dünya medeniyetlerinin buluşma noktası, hoşgörü ve kardeşlik odağı hüviyetini kazanıyor.

Gayrimüslim ülkelere gittiğimizde büyük şehirlerin ana meydanlarında devasa kiliseler ve katedraller var. Beğeni ile geziyoruz. Bunların ultramodern bir mimari yorum ile tasarlanmış olanları da var. Camdan, alüminyumdan teknolojik mimari ürünü kiliseler var. Taksim’de geleneksel camii mimarisinin simgesel değerlerini kaybetmeden çağdaş ’hightech’ bir mimari yorumla Cumhuriyet Türkiyesi’ni yansıtan makul ölçülerde bir cami yapılması yerinde bir karardır. Esasen, 28 Nisan 1997 ten bu yana değiştik, bu konularda hoşgörülü olduk, olaylara daha geniş gözlüklerle bakabiliyoruz. 28 Şubat sürecini tetikleyen nedenlerden bir tanesi olan Taksim Camii Projesi’nin bugünkü sahibi Taksim Camii Kültür ve Sanat Vakfı’nın Başkanı bir Asker, Emekli General Mehdi Sungur.

Proje henüz tanıtılmadı. Bunun nedeni ise gizli olması değil bahis konusu arsayı ‘Dini Tesis Alanı’ olarak gösteren Beyoğlu Imar Planı’na karşı açılan davaların neticelenmesinin ve Sn Başbakan’ın mutabakatının bekleniyor olması.…

 Dileğim, önü açılırsa, ‘Taksim Cumhuriyet Camii ve Dinler Tarihi Müzesi’ projemin tüm kesimler tarafından tartışılarak fikir birliği ve gönül rızası ile gerçekleşmesi… Eserimin bu birlik ve beraberliği sağlayacak nitelik ve düzeyde olduğuna inanıyorum…

Y. Müh. Mimar   Kentbilimci Prof. Dr.  Ahmet  Vefik  Alp