Emlak Terimleri

Tapu tahsis belgesi sahibi tapu sahibi mi hak sahibi?

Bir gayrimenkulde kişinin mutlak/kesin nitelikte olan hak sahipliğini gösteren senede tapu senedi deniyor. Tapu tahsis belgesi sahibi tapu sahibi mi hak sahibi oluyor? İşte sorularınızın yanıtı...

Tapu tahsis belgesi sahibi tapu sahibi mi hak sahibi?

Bir gayrimenkulde kişinin mutlak/kesin nitelikte olan hak sahipliğini gösteren senede tapu senedi deniyor. Tapu tahsis belgesi ise tapu senedi gibi mutlak ve kesin bir mülkiyet hakkı niteliğine sahip değil.


Yargıtay kararında tapu tahsis belgesinde tahsis edilen gayrimenkulün doğrudan doğruya ilgiliye mülkiyet hakkı vermediği hususu belirtiliyor.


Tapu tahsis belgesinin, mülkiyet hakkı sağlaması için bazı şartlar aranıyor. İlk olarak taapu tahsis belgesinin usulüne uygun olması gerekiyor. 


Bunun yanı sıra tahsis yapılan kişilere verilen yerlerin imar planlarında bağımsız parsel haline gelmiş ve bağımsız tapuların oluşturulmuş olması gerekiyor. Ayrıca,  belgenin konusu olan arsa-arazi ile ilgili mali yükümlülüklerin hak sahibi kişi tarafından yerine getirilmesi gerekiyor. Bu husus ile ilgili yargıtay kararı örneği aşağıda yer alıyor:


T.C.

DANIŞTAY

6. DAİRE

E. 1992/4665

K. 1993/2702

T. 28.6.1993

• TAPU TAHSİS BELGESİ ( Niteliği ve Sahibine Kazandıracağı Haklar )

• MÜLKİYETİ NAKLETME VEYA TESBİT NİTELİĞİ BULUNMAMASI ( Tapu Tahsis Belgesi )

• GECEKONDU SAHİBİNE TAPU TAHSİS BELGESİNDEKİ MİKTARDAN AZ YER TAHSİSİ ( Islah İmar Planından Sonra )

• ISLAH İMAR PLANINDAN SONRA GECEKONDU SAHİBİNE TAHSİS EDİLEN ALAN ( Tapu Tahsis Belgesindekinden Az Olması )

2981/m.10


ÖZET : Olayda davacıya gecekondusunun işgal ettiği yer için 400 mı karşılığında tapu tahsis belgesi verildiği, daha sonra yapılan ıslah imar planı ile yapısının bulunduğu yerde oluşturulan 293.58 mı.lik imar parselinin toplam yüzölçümünun 544.37 mı olması ve 67.21 mı düzenleme ortaklık payı alınmasına rağmen davacıya tahsis edilen taşınmazdan düzenleme ortaklık payından daha fazla kesinti yapıldığı noktasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Tapu tahsis belgesinin mülkiyeti tesbit eden bir belge olmaması ve 2981 sayılı Kanunda öngörülen 400 mı.nin azami sınır olması karşısında ıslah imar planı sonucunda davacıya yapısının bulunduğu yerden 293.58 mı yer verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. 

İstemin Özeti: Ankara 7. İdare Mahkemesinin 23.6.1992 günlü, E: 1990/216, K: 1992/657 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.


Savcı F. Ö.`nün Düşüncesi: Uyuşmazlık, davacıya tapu tahsis belgesi ile verilen 400 mı yerin bir kısmının imar islah planı ile başka şahsa verilmesine ilişkin işlemi, İmar Affı Kanunu hükümlerine aykırı olarak düzenleme ortaklık payı dışında kesinti yapıldığı, tapu tahsis belgesi ile belirlenen miktarın bir kısmının tahsis belgesine sahip kimseden alınması sonucunu doğuran işlemde imar islah planı amacına ve 2981 sayılı Yasaya aykırılık bulunduğu gerekçesiyle iptal eden idare mahkemesi kararının bozulması isteminden oluşmaktadır.


Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, mülkiyeti hazineye ait arazi üzerinde mevcut gecekondusu nedeniyle tapu tahsis belgesi içln yaptığı başvuru üzerine işgali altında bulunan 561 mı.lik alan karşılığı olarak 400 mı.lik tapu tahsis belgesi verildiği, imar parselasyon planları yapılırken alınan düzenleme ortaklık payı sonrası davacının gecekondusunu da kapsayacak şekilde 293.58 mı olarak teşekkül ettirilen parselin tapusunun düzenlendiği anlaşılmaktadır.


2981 sayılı İmar Affı Kanununun 10. maddesinin birinci fıkrası, hazineye ait arsa ve araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların gerekli tesbitler yapıldıktan sonra bu yerin hak sahibi adına tahsis edileceğini, ilgilisine tapu tahsis belgesi verileceğini hükme bağlanmıştır.


Yasanın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 19. maddesinin c bendi ile arsa tahsis edecek kuruluşu ilgilisi adına en fazla 400 mı.lik arsa tahsisi yaparak tapu fahsis belgesi düzenleyebileceğini 25. maddesinin ikinci fıkrasında islah imar planına göre kesinleşip satışı yapılacak arsa alanının, tapu tahsis belgesinde yazılı alandan farklı olması halinde gecekondu sahibine satış sırasında mahsup veya ilave borç tahakkuk ettirileceğini belirtmiş bulunmaktadır.


Olayımızda da davacıya sözü edilen yasal düzenlemeye uygun olarak 400 mı.yi geçmemek üzere tapu tahsis belgesi düzenlenerek verilmiş ve daha sonra islah imar parselasyonu yapılırken gecekondusunun da içinde bulunduğu 293.58 mı.den oluşan parsel düzenleme ortaklık payı da hesaplanarak kendlsine verilmiş ve tapuda bu şekilde düzenlenmiştir.


Açıklanan nedenlerle, 2981 sayılı Yasa ve uygulanmasına dair yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılan işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden, söz konusu işlemi iptal eden idare mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir. 


TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakimi H.E.Ç.`in açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:


Dava, tapu tahsis belgesi sahibi olan davacının, yapılan ıslah planı sonucunda kendisine işgal ettiği yerden daha az yer verilerek bu yerin başkasına verilmesine ilişkin işleminin iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince; davacıya tahsis edilen yerden düzenleme ortaklık payından fazla olarak yapılan kesintilerin imar affı kanununa göre dayanaksız olduğu, işgal edilen tapu tahsis belgeli yerin bir kısmının tahsis belgesine sahip olan kimseden alınmasına neden olacak şekilde işlem tesis edilmesinin imar ıslah planının amacına ve 2981 sayılı Kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.


2981 sayılı Kanunun 3290 sayılı Yasa ile değişik 10. maddesinin ( a ) bendinde, bu kanun hükümlerine göre hazine, belediye il özel idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların 12. madde hükümlerine göre tesbit ettirildikten sonra kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu tahsis belgesi" verileceği, tapu tahsis belgesinin ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil edeceği kuralı yer almıştır.


Değinilen bu yasa kuralında sözü edilen tapu tahsis belgesinin taşınmazın mülkiyetini, belge sahibine nakleden veya mülkiyeti tesbit eden bir tapu niteliğinde olmadığı, ancak yasa ile belirli koşulların varlığı halinde gecekondu sahibine verilecek tapuya esas teşkil eden bir belge olduğunda kuşku yoktur.

Olayda ise, davacıya gecekondusunun işgal ettiği yer için 400 mı karşılığında tapu tahsis belgesi verildiği, daha sonra yapılan ıslah imar planı ile yapısının bulunduğu yerde oluşturulan 293.58 mı.lik imar parselinin toplam yüzölçümünun 544.37 mı olması ve 67.21 mı düzenleme ortaklık payı alınmasına rağmen davacıya tahsis edilen taşınmazdan düzenleme ortaklık payından daha fazla kesinti yapıldığı noktasından kaynaklandığı, aynı gerekçe ile de İdare mahkemesince işlemin iptaline karar verildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.


Yukarıda değinildiği gibi tapu tahsis belgesinin mülkiyeti tesbit eden bir belge olmaması ve 2981 sayılı Kanunda öngörülen 400 mı.nin azami sınır olması karşısında ıslah imar planı sonucunda davacıya yapısının bulunduğu yerden 293.58 mı yer verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.


Açıklanan nedenlerle yasaya aykırı olan temyize konu Ankara 7. İdare Mahkemesinin, 23.6.1992 günlü, E: 1990/216, K: 1992/657 sayılı kararının bozulmasına dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 28.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.