Tasarrufa dayalı faizsiz finans sektörü devlet güvencesiyle hak ettiği değere kavuşacak!
Çözüm Tasarruf Genel Müdürü Ebubekir Kaplan, faizsiz konut sisteminde şirketlere getirilecek sermaye şartı ve sıkı denetimlerle yapısal olarak güçlü kurumların vatandaşlara daha iyi hizmet sunabilmelerinin önünün açılacağını dile getirdi.
Vatandaşların sıfır faizli, çok düşük maliyetli tasarruf yöntemleriyle mal sahibi olmasına imkan sağlayan “tasarruf finans sektörünün” yasallaşması için ilk adımlar atılmaya başlandı. Özellikle kayıt dışı ekonomi ile mücadele dahilinde Cumhurbaşkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından tasarrufa dayalı faizsiz finans sisteminin denetlenebilmesi için bir dizi düzenleme getirilmesi için yapılan çalışmalarda son aşamaya gelindi. Devlet güvencesi kapsamında alınmak istenen sistemde faaliyet gösterecek şirketlere de en az 100 milyon lira sermaye şartı getirilmesi bekleniyor. Bu süreçte ilgili kurumların sektöre dair yaptıkları derinlemesine incelemeler, sektör temsilcilerinin fikirlerini alarak ve iş akışlarını denetleyerek yaptıkları çalışmalar sektör temsilcileri tarafından da oldukça olumlu şekilde karşılandı.
Konuya ilişkin değerlendirmeler yapan Çözüm Tasarruf Genel Müdürü Ebubekir Kaplan, “Son yıllarda bu alandaki firma sayısı oldukça arttı ve bu artış bazı riskleri de beraberinde getirdi. En büyük sorun bu alanda bir kontrol mekanizmasının olmamasıydı. Öte yandan sayıları hızla artan şirketlerden kaynaklı algısal problemler ve sürdürülebilir olmayan oranlarla yürütülen satış faaliyetleri de riski daha da artırdı. Regülasyon sürecinin tamamlanması ile birlikte sektördeki kontrolsüz büyümenin önüne geçilmesi, müşterilerin ve kurumların haklarının karşılıklı savunulabileceği bir mekanizmanın kurulması ve güçlü bir altyapısı olmayan şirketlerin neden olduğu haksız/tutarsız rekabetinin önlenmesi mümkün olacak. Böylelikle bu alternatif ve avantajlı finans yapısı çok daha geniş kitlelere ulaşabilecek” diye konuştu.
"Vatandaştan toplanan paralar amaç dışı kullanılmayacak”
Yapılan düzenlemelerle hem sisteme para yatıran vatandaşın mağdur olmasının önüne geçileceğini hem de şirketler için sürdürülebilir finansal bir altyapının oluşturulacağını dile getiren Ebubekir Kaplan, “Sistem bugüne kadar kitle fonlama mantığına yakın bir yapıda, tasarruf odaklı bir şekilde çalışıyordu. Üyelerden toplanan paraların periyodik olarak diğer üyelere aktarılması ve bu sayede çeşitli yatırımlarını yapmaları sağlanıyordu. Sistem özünde tamamen fayda odaklı bir yapıda çalışsa da herhangi bir denetimin ve güvencenin olmayışı en büyük handikap olarak öne çıkıyordu. Burada meydana gelebilecek herhangi bir uygunsuzluk, sadece ilgili firma için değil bütün bir sektör için onarılması güç sorunlara yol açabilirdi. Bu açıdan bakınca tasarruf finans sektörünün regüle edilmesinin ve sistemin yasal bir zemine oturtulmasının artık bir zorunluluk haline geldiğini pekala söyleyebiliriz. Halihazırda sektörde yer alan ve sayıları 50’yi aşan şirketler için asgari sermaye şartının 100 milyon TL olması, faaliyet göstermek isteyen şirketlere finansal projeksiyonlar doğrultusunda vade sınırı getirilmesini bekliyoruz. Bu senaryoda ayrıca şirketlerin sağlayacakları finansmanlar için hazineye belli bir oranda karşılık yatırmaları da gerekecek, böylece vatandaştan toplanan paralar tamamen amacına uygun olarak kullanılacak. Firmaların iç süreçleri, kontrol yapıları, finansal denetim akışlarının da belli bir disiplin dahilinde kontrollere tabi tutulacağını düşünüyoruz. Biz halihazırda kurumumuzu bu yapıya uygun bir şekilde dizayn ettik, bunun da karşılığını alacağımızı düşünüyorum” dedi.
“Sıfır faizle, devlet güvencesiyle tasarruf ederek yatırım yapmak mümkün olacak”
Finansal kiralama, factoring ve leasing sektörüne 'tasarruf finansman şirketleri' olarak dördüncü bir sektör eklenmesinin ülke ekonomisine katacağı değerle ilgili de konuşan Ebubekir Kaplan, “Sistemde şu anda 50’yi aşkın şirket ve 250 binin üzerinde sistemden yararlanan vatandaşın yer aldığı tahmin ediliyor. Sistemin devlet denetiminde yasallaştırılması ile birlikte hem mevcut müşteriler için süreçler daha kontrollü devam edecek, hem de en önemli eşik olan güvence konusu herkes için aşılmış olacak. Proje süreçlerinde karşılaşılan masraf kalemleri ise vatandaşın lehine olacak şekilde ortadan kalkacak. Bu sayede yastık altı paranın tedavüle gireceğini de fazlasıyla söylemek mümkün. Ayrıca biliyoruz ki; sürdürülebilir bir ekonominin temel şartı finansal kontrol ve disiplindir. Bu şartların yerine getirilmesi, sektörde rekabetin makul seviyelere gelmesi durumunda sektör firmaları likidite oranlarını da optimum seviyede tutabilecekler .” dedi.
“Denetlenebilir sistemlerin önemi bir kez daha ortaya çıkacak"
Tasarruf finans sisteminin yasallaşması sürecinde büyük efor sarf ettiklerini ve bütün adımlarını resmi mercilerce yayınlanmış, finans dünyasını ilgilendiren regülasyonlara uygun olarak planladıklarını da dile getiren Ebubekir Kaplan, “Bu süreçte teknolojik altyapı, planlı süreç yönetimi ve denetlenebilir sistemlerin önemi bir kez daha ortaya çıkacak. Bağımsız denetlemeler, şirketlerin mali tablolarında pek çok düzenlemeyi beraberinde getirecek. Çözüm Tasarruf olarak bizler de en başından beri bu dönüşümüne destek veriyor, sahip olduğumuz ISO 27001 Bilgi Güvenliği ve Gizliliği Sertifikası ile tüketicilere bu gelişmelere uygun çözümler sunuyoruz. Sadece bireyleri değil, kurumları da kapsayan, tasarruf merkezli yeni nesil finans anlayışını benimsiyoruz. Düzenlemeler neticesinde ulusal finans ekosistemine katılacak kişi sayısının artacağını öngörüyor, ülke ekonomimizin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.