Dış Piyasalar

Tedmur antik kent için endişeler artıyor!

Suriye'de DAEŞ terör örgütünün ele geçirdiği antik Tedmur (Palmira) kentinin geleceğiyle ilgili endişeler giderek artıyor. Başkent Şam'daki Tarihi Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Mamun Abdulkerim, "Endişeli bekleyişimiz sürüyor." dedi.

Suriye'de DAEŞ terör örgütünün ele geçirdiği antik Tedmur (Palmira) kentinin geleceğiyle ilgili endişeler giderek artıyor. 


Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1980'de Dünya Mirası Listesi'ne alınan ve Ortadoğu'nun en önemli arkeolojik alanlarından biri kabul edilen antik kentteki tarihi eserlerin, DAEŞ ile rejim güçleri arasındaki şiddetli çatışmalarda ağır hasar gördüğü sanılıyor. Kentin son hali, bölgeden görüntü alınamadığı için şimdilik bilinmiyor.


Başkent Şam'daki Tarihi Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Mamun Abdulkerim, "Endişeli bekleyişimiz sürüyor. Antik kent, tamamen silahlı kişilerin kontrolü altında ve akıbeti bilinmiyor" dedi. 


DAEŞ'in kentteki tarihi eserleri yağmalayıp karaborsada satmasından, daha sonra da Tedmur'u yerle bir etmesinden endişe ediliyor.  


Antik kentin bağlı olduğu Humus Valisi Talal Barazi de yaklaşık 65 bin nüfusa sahip Tedmur'daki halkın büyük kısmının evlerini terk ettiğini söyledi. 


DAEŞ'in Tedmur ve çevresinde 13 Mayıs'ta başlattığı saldırılarda şimdiye kadar 450'den fazla kişinin yaşamını yitirdiği sanılıyor. 


"Çölün Gelini"


Çölün ortasında, palmiye ağaçlarıyla çevrili Tedmur, tarihi öneminin yanı sıra başkent Şam ile diğer kentleri birbirine bağlayan kavşak noktası olarak da tanınıyor. "Çölün Gelini" olarak da bilinen ve başkente 215 kilometre uzaklıktaki kentte sonradan kiliseye çevrilmiş tapınaklar, mezarlar ve sıra sütunlar yer alıyor. Antik kentte 3 bin kişi kapasiteli bir amfitiyatro da bulunuyor. 


İlk kez M.Ö. 2. binyılda kurulduğu sanılan kent, Helenistik çağda gelişmiş, daha sonra Roma İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelmişti. Kent, Roma İmparatorluğu ile Asya ülkeleri arasında ipek ve baharat taşıyan kervanların en önemli uğrak noktalarından biri olmuştu. Kentin asi kraliçesi Zenobia, Roma'nın otoritesine başkaldırıp Palmira İmparatorluğunu kurmuş, daha sonra Anadolu'nun doğusunu, Fırat ve Dicle havzasının bir bölümünü, Suriye'yi, Sina Yarımadası'nı ve Mısır'ın bir kısmını ele geçirmişti. M.S. 272'de Roma İmparatoru Aurelian, kaybedilen toprakları almak üzere Palmira'ya sefer düzenlemiş ve Kraliçe Zenobia ile oğlunu esir alarak İtalya'ya götürmüştü. Sefer sırasında Romalı  askerler tarafından yağmalanan kent, bir daha toparlanamamıştı. 


Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasının ardından Bizans İmparatorluğu'nun eline geçen kent, askeri üs olarak kullanılmış ve kentteki tapınaklar, kiliseye çevrilmişti. 


Suriye'deki iç savaştan önce Palmira, ülkenin en önemli turistik merkezlerinden biriydi. Her yıl binlerce turist, antik kenti görmek için bölgeye akın ediyordu. 


UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova da "Palmira, çölün ortasında olağanüstü bir arkeolojik site. Bu antik kentin yıkımı, sadece savaş suçu değil, insanlık için de büyük bir kayıp olacaktır" diyerek duyduğu endişeyi dile getirmişti. 


DAEŞ, mart ayında Irak'taki Nimrud ve Hatra antik kentlerini yerle bir etmiş, militanlarının Musul'daki müzede tarihi eserleri balyozlarla yok etmesini gösteren videolar yayınlamıştı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, saldırıyı "savaş suçu" olarak nitelemişti.


AA