Genel

The House ve Pera Palas, dünyanın en iyi otelleri arasına girdi!

Geçen hafta Londrada Conde Nast Traveller dergisinin The Hot List 2011i açıklandı. Milliyet Cadde yazarı Çağdaş Ertuna da listeye giren otellerin şerefine W Otelde düzenlenen partiye katıldı. Dünyanın en iyi 65 yeni otelinin içinde İstanbuldan iki otel va

Seyahate meraklı olanlar bilir, Conde Nast Traveller kutsal kitap gibidir. Ne diyorsa inanılır, ne tavsiye ediyorsa gözü kapalı yapılır. Çünkü derginin prensibi bellidir, davetleri kabul etmezler ve bütün yazılar gidilip görülüp objektif yazılır. O yüzden yılda bir defa seçilen Conde Nast Traveller Hot Liste girmek öyle kolay değildir. Çok ince elenip sık dokunur.
2011 listesine Türkiyeden iki yeni otel girdi. Biri yenilenmiş haliyle yılların Pera Palası. Onu anlatmaya bile gerek yok, herkes biliyor. Diğeri ise daha çok yeni bir zincirin son halkası, The House Hotel Nişantaşı.
The House Grubunun kurucu ortaklarından Canan Özdemir ve The House otellerinin pazarlama direktörü Antony Doucet de Hot List partisine katıldı. Conde Nastcılardan özellikle otelin tasarımıyla ilgili övgüler aldılar. Hatta otelin tasarımını yapan Autoban Mimarlıkın ortağı Seyhan Özdemirin Canan Özdemirin ablası olduğunu duyunca daha da şaşırdılar.

Sadece kafe zinciri değil

Biz The Housecuları bir otel zincirinden çok bir kafe zinciri olarak biliyoruz. The House Cafe sayesinde birçok lezzet hayatımıza girdi, sanki onlardan önce naneli limonata yoktu. Hatta bir de dedikodu vereyim. Geçenlerde İstanbula gelen Ben Affleck tek başına Ortaköydeki The House Cafeye gitti. İki naneli limonata içip diyet ızgara tavuk salata yedi. İstanbuldan geçip de oraya uğramayan ünlü neredeyse yok. Bono da Lenny Kravitz de orada yemek yedi.
The House Cafenin şimdi İstanbulda 10 şubesi var. Ankaradan sonra birkaç ay önce Antalya şubesi de açıldı.
Kafeler ve oteller aslında iki ayrı şirket. Kurucu ortaklar ikisinde de yer alıyor. Ama otel zincirinde İrlandalı bir fon olan Kerten Private Equitynin de yüzde 50 hissesi var.

Alicein Harikalar Diyarı gibi

Conde Nast Traveller mayıs sayısında The House Hotel  Nişantaşının yerini öve öve bitiremiyor. Abdi İpekçi Caddesinde, Prada mağazasının üzerinde oluşunu uzun uzun anlatıyor. Otelin Autoban imzalı tasarımının da ne kadar başarılı olduğunun altını çiziyor.
The House Hotel Nişantaşına girmek Alicein Harikalar Diyarına girmek gibi. Tavşan deliği gibi bir girişten asansörle özel bir kulübü andıran lobi ve restorana çıkıyorsunuz diyor. Abdi İpekçi Caddesini Londranın Sloane Streetine benzeterek Hava güzel olduğunda caddedeki masalarda da yemek yiyebilirsiniz diyor. Ne zaman gitmelisiniz sorusuna ise Boğazdaki gece hayatının tadını çıkarmak için yaz başında diye cevap veriyor. Conde Nastcılar Nişantaşına bu kadar bayıldıysa bir de mayıs başında Ortaköyde yeni açılacak olan The House Hotel Bosphorusu görmeliler. Yeni otelin The Hot List 2012ye gireceğine şimdiden eminim.
Milliyet Cadde/Çağdaş Ertuna