TMMOB Şehir Plancıları Odası: Yerleşim alanları yalnızca yapılar değil!
TMMOB Şehir Plancıları Odası, fay hattı civarındaki imar yasağının 20 metreye düşürüldüğü iddialarıyla ilgili açıklama yaptı
TMMOB Şehir Plancıları Odası'nın açıklamasında, Marmara depreminden sonra tespit edilen fay hattı civarındaki imar yasağının 20 metreye düşürüldüğü iddialarına ilişkin olarak, "Konuyu basite indirgeyen 'fayın üstünde de sağlam yapı yaparız' tartışması, yerleşim alanlarını yalnızca yapılar olarak gören ve riskleri aşırı artıran bir yaklaşımdır" denildi.
Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulunun yaptığı yazılı açıklamada, Sakarya'nın Akyazı beldesinde depremden sonra tespit edilen fay hattına 150 metrelik uzaklığa ev yapılmamasına yönelik imar yasağının 20 metreye düşürüldüğüne yönelik iddialar hatırlatılarak, bilimsel raporlara göre, bu bölgede 100 kilometre yarıçaplı bir alan içinde, 10 yıl içinde 6 büyüklüğünde yeni bir depremin gerçekleşme olasılığının yüzde 83,8 olduğu belirtildi.
"Böylesi bir tehlikeye maruz bölgenin yapılaşmaya açılmasıyla suç işleneceği" kaydedilen açıklamada, uygulamanın olası sonuçlarının "bile bile cinayet" olacağı vurgulandı.
Mevcut uygulamayla kimlerin ne ölçüde mağdur edildiğinin irdelenmesi, söz konusu haksızlığı gidermek üzere başvurulacak yöntemlerin belirlenmesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, "Konuyu basite indirgeyen 'fayın üstünde de sağlam yapı yaparız' tartışması, yerleşim alanlarını yalnızca yapılar olarak gören ve riskleri aşırı artıran bir yaklaşımdır. Tehlikeli bölgelerde uzun dönemde yığılan insan ve yatırımların karşılaşacağı kayıp olasılıkları düşünülmedik karmaşık ilişkilere ve ölçülere erişir" denildi.
Yüksek tehlike alanında yapılaşma izni sağlama ya da vadetme eğilimi gösteren bir imar planı ya da sürecinin nasıl gerçekleşebilmiş olduğunun da incelenmesi gerektiği kaydedilen açıklamada, yüksek tehlike gösteren yerleşmelere ait planların denetlenmesinin önemli olduğu vurgulandı.
Uluslararası alanda yürütülen afet öncesi risk azaltma çalışmalarının önemine de dikkat çekilen açıklamada, risk azaltma hedefli yeni politikaya uyum gösteren çok sayıda ülkenin yasal ve kurumsal düzenlemeler yaptığı ifade edildi.
Açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
"Türkiye'de ise afet sonrası ve acil durum yönetimi ile sorumlu birimler bir araya getirilerek Afet ve Acil Durum Başkanlığı oluşturulmuştur. Bu birim, acil durum yönetiminde deneyimli bulunmakla birlikte, risk azaltma çalışmaları ve planlamaya ilişkin birikimi ve yetkilerinin bulunduğunu var saymak günümüzün en önemli yanlışları arasındadır. Söz konusu sorumlulukların ve yetkilerin sahibi doğrudan yerel yönetimler, imar ve planlama çalışmalarını yürütmekle yükümlü Bayındırlık ve İskan Bakanlığıdır. Ancak uluslararası ortamda yürütülmekte olan risk azaltma çabalarının söz konusu kuruluşlarımızca yeterince anlaşılmaması Türkiye'de örneğini gördüğümüz türde sorunlara neden olmaktadır.
Doğru kararları zamanında almamanın ya da akıl dışı kararlarla insan hayatını, ekonomik ve sosyal varlıklarımızı riske atmanın, daha sonra 'yaraları sarma' çabalarıyla büyük bedel ödemek anlamına geldiğini anlamak zorundayız. Bilimin ve planlamanın gereklerini yerine getirme sorumluluklarını üstlenmeksizin ortaya çıkan sonuçları 'kader', 'kısmet' açıklamalarıyla geçiştirmek çağımızın yaklaşımı değildir."
AA