Kent Haberleri

Tophane Meydanı nasıl kayboldu?

İstanbul SMD Başkanı Ersen Gürsel Taraf Gazetesi'ndeki yazısında "Tophane Meydanı'nı nasıl kaybettik?" sorusuna yanıt verdi.. Gürsel yazısında: "İstanbul'un en güzel meydanlarından biri olan Tophane Meydanı kayboldu" dedi...

Galata Köprüsü'nden geçtiğimizde Karaköy'den Kabataş'a giderken Kemankeş Caddesi boyunca sağ yanınızda binaların oluşturduğu duvarlar başlar. Köprüde bıraktığınız denizi, bir daha ancak 2,5 km. sonra Fındıklı Parkı'na geldiğinizde görebilirsiniz. İstanbul'un en güzel kıyılarından birinin denizle olan ilişkisi, bundan yarım asır önce, geçici olarak inşa edilmiş olan antrepolar tarafından kesilmiştir. Daha da önemlisi Tophane Meydanı bellek kaybına uğramıştır. Ve bu kıyı üzerinde güzel bir camisi, çeşmesi, saat kulesi ve çeşitli anıt yapılarıyla birlikte yer alan İstanbul'un en güzel meydanlarından biri olan Tophane Meydanı da gözlerden saklanmış, hatta neredeyse kaybolmuştur. 


Yıllar sonra bu kıyının yeniden planlanması gündeme geldiğinde geçmişin hatalarını düzeltmek yerine daha da vahim plan kararları mı alınıyor, bilmiyoruz. Bunu bilmek için, gazetelerde iptal edildiğine dair haberler çıkan Galataport projesinde ya da yerine gelecek yeni projelerde ne olduğunu bilmemiz gerekiyor ama yönetimde ya da plan kararlarının paylaşımında şeffaflık olmadığı için bunları bilme şansımız olamıyor. 

Oysa, 500 yıl önce inşa edilmiş olan Tophane, Beyoğlu İlçesi'nin Marmara Denizi'ne açılan kapısıdır. Meydanın askerî kimliğinden sivil kimliğe geçişi son zamanlarda gündemdeki bir başka tarihî yapı olan Topçu kışlalarının yıkılmasıyla başladı. 


Tophane, Topkapı Sarayı ile Beyoğlu Yönetimi arasındaki bir liman özelliğindeydi. Camille Rogier'nin Paris'te basılan büyük renkli albümünde, bu iskelenin renkli görümünü yansıtan çok güzel bir resmi vardır. İskele yüksek ağaçlarla gölgelenmiş, şirin bir Boğaz köyü havasındaydı. Pera Bölgesi'ndeki elçiler, Topkapı Sarayı'na gidiş ve dönüşlerini bu iskeleden yaparlardı. 1894'te Galata Rıhtımı'nın yapılmasıyla meydanın liman işlevinin azaldığı görülür. 


Bu meydanda Topçu kışlaları hariç, bir kısmı hâlâ ayakta olan ama kimsenin dikkat etmeden önünden geçtiği yapıların tümü şunlardır: Tophane-i Amire (1453-1470), Kılıç Ali Paşa Külliyesi-Camii (1581), Medrese, Hamam, Türbe (1588), Tophane Çeşmesi (ilk anıtsal meydan çeşmesi, 1732), Tophane Kışlaları, 1790), Nusretiye Cami (muvakkithane, 1852), Tophane Kasrı (kasır ve saray olarak ilk örnek, 1852) ve Saat Kulesi (üzerinde saat kulesi bulunan ikinci meydan, 19. yy. ikinci yarısı). Tophane Kasrı padişahların istirahat köşkü ve aynı zamanda askerî eğitimlerin izlendiği bir mekândır. Osmanlı Yönetimi'nin İstişare Meclisi Toplantıları'nın yapıldığı bu bina, Lozan sonrası Boğazlar Komisyonu, 2.Dünya Savaşı sırasında İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi gibi çok önemli toplantılara tanık olur. 


İSTANBUL MODERN MÜZESİ

 Bu meydana dair izlerin bir kısmını, İstanbul'un en popüler müzelerinden biri olan İstanbul Modern Müzesi'ne giderken görürsünüz çünkü bu müze, mimar Sedad Hakkı Eldem'in projelendirmeyi reddetmesine rağmen zamanın Bayındırlık bakanının ısrarla yaptırdığı 4. 

antrepoda yer alır. Dolayısıyla Üsküdar'dan Topkapı Sarayı'na kadar, İstanbul kentinin en güzel deniz manzarasını İstanbullular ancak müze kafeteryasından görme şansına sahiptirler. 

İstanbul Modern Müzesi'nin İstanbul'un kültür yaşamına katkılarını gerçekten çok büyüktür ancak kanımızca yanlış yerde projelendirilmiştir. 500 yılda zamanla oluşan kentin en önemli hafıza mekânı, tarihî çevreyi bir depo binasını korumak adına neden yok ediyoruz? 


GALATAPORT ÖRNEĞİ

 Bu bölge yarım asırdır kent insanına kapalıdır. Yeni nesil kentli, kendisinden izole edilen bu alanın farkında bile değildir. Oysa bu alanın turistik ve ticari bir liman olarak geliştirilmesi yönünde yeni projeler üretilmektedir. Yeni iptal edilen Galata projesi buna örnektir. Bu tür kamusal alanların kamu tarafından ve kamu için planlanması gerekliliğini bir kenara, bu projelerin içeriği gerek sivil toplum gerekse kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Galataport örneğindeki gibi ÇED raporunun bile açıklanmaması ve STK'lar tarafından toplantılarının basılması gibi olaylar geçmişte kalmalıdır, özelleştirme ile elde edilecek gelirler, tarihe mal olmuş, kent kimliği ile özdeşleşmiş, üzerine anıtsal yapılar bulunan kentsel hafıza mekânların değerinden daha mı caziptir? Galataport'un iptal edilmiş olması bir fırsat olarak kabul edilmelidir. Eğer doğru projeler üretilmezse, Beyoğlu'nun yine denize kapanacağını öngörmek gerçekten çok da uzak değil gibi geliyor. 


Örneğin, Venediklilerin yıllarca verdiği mücadelede sağduyu hâkim oldu. Kente turist getiren gemilerin kent dışında parklamasına karar verildi. Barcelona kenti eski limanı ise kent dışına alındı ve bu alan kentin sosyal yaşam alanına katıldı. Kentsel dönüşüm projelerinin temel amaçları bu iki örnekte olduğu gibi kamunun ihtiyacı olan sosyal alanı üretmek ya da geliştirmek değil midir? 


Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları'nın başkenti İstanbul'un tarihî limanı eski işlevini yitirmiş olsa dahi, iki kıtayı suyla birleştiren kentin en önemli merkezî bölgesidir Tophane. Geleneksel yaşam biçimlerinden, 21. yüzyılın çağdaş yaşamına kadar uzanan tarihî süreçte, liman merkezini bir değer olarak kavrama ve günümüz gereksinimlerine metropol boyutları içinde uyarlama düşüncesi ve "geçmişi geleceğe taşıma projesi" bilinci içinde, kentin bu alanına yeniden bakmayı gerekli görmekteyim. Kentin sahip olduğu değerlerin belirli bir amaç doğrultusunda öne çıkartılması düşüncesi, var olan "değerlerin" yeniden yaşama katılması olarak algılanabilir. Dünya kültür tarihine mal edilebilecek bir bölgenin kentsel hafıza mekânının yeniden yaşam alanına dönüştürülmesi hayal değil İstanbul kenti için birçok önemli kazanımdır. 

Galataport'un iptal edilmiş olması bir fırsat olarak kabul edilmelidir. Eğer doğru projeler üretilmezse, Beyoğlu'nun yine denize kapanacağını öngörmek gerçekten çok da uzak değil gibi geliyor. 


Ersen Gürsel-Taraf