Genel

Trump Towers'ta sokak çocukları için 12 ünlüden 12 daire!

Habertürk muhabiri İzzet Çapa, sosyal sorumluluk projesi 'Sokak Lambası' için Trump Tovvers'ta mimar partnerleriyle birlikte 12 daireyi dekore eden ünlülerin neler yaptığını araştırdı

İşte Çapa'nın ünlülerin dekore ettiği dairelere yönelik izlenimleri...

Buyrun bakalım... Ben de kendimi 'Atom Karınca' gibi çalışkan sanırdım. Beş dakika bile boş vaktim yok ya... Ama 'tembelliğim' yüzünden bir güzel 'fırça' yedim bizim Sandra'dan... Şimdi 'Sandra da kim' demeyin... Anlatıyorum, bekleyin... Sandra Arslanoğulları, Trump Towers'ta gerçekleştirilen 'Sokak Lambası' projesindeki mimar partnerim olur... Bir süre önce yine bu sütunlarda söz etmiştim sevgili Mustafa Taviloğlu'nun önayak olduğu bu aktiviteden... Türkiye'nin 12 önemli iç mimarı, 12 ünlü isimle birlikte 'Trump Towers'ta 12 daireyi dekore ediyorlardı. Geliri sokak çocuklarına bağışlanacak olan bu projede, bendeniz de o isimlerden biri olarak seçilmiştim... 12 deyince... 12 rakamı, numerolojide güç gizem ve otoriteyi temsil eder. İsa'nın 12 havarisi vardır. 12 ay, 12 burç... Avrupa birliği bayrağındaki yıldızların sayısı ülke sayısıyla ilgisi olmamasına rağmen 12'dir. Hatta Amerika'da mahkemelerde jüri üyeleri de genellikle 12 kişidir. Bence en önemlisi 12 Ocak'tan 9 çıkarınca 3 Ocak olur ki bu da benim doğum günü tarihimdir. Kısaca olayı şöyle de özetleyebiliriz; 12 daire, 24 ego... 12 mimar ve 12 ünlü isim bir araya gelince, başka türlüsü de düşünülemez zaten. 'Ego'ların çaktırmadan tavan yaptığı, kıran kırana bir mücadele ortamı yani... Son günlerde işlerim bir yoğunlaştı ki sormayın. İşte bütün bu koşuşturma arasında bir türlü Trump Towers'a gidip kendi dairemin dekoruyla uğraşacak vakit bulamadım. Sandra da zaten fırçayı bu yüzden attı; "Herkes dairesini bitirmek üzere siz üniversite sınavına son iki günde hazırlanan tembel talebelere benziyorsunuz" diye... Komşularımın çalışmalarını anlatmaya başlayınca da benim de gazetecilik damarım kabardı.

AYŞE ARMAN'IN KOCAMAN YATAĞI

Hadi buyrun gezintiye karşı komşum Ayşe Arman'ın dairesinden başlayalım... İçeri girdiğinizdeki ilk izlenim şu: Sanki Ayşe evlenmeden önceki Ayşe'yi düşüne¬rek dekore etmiş burayı. Çünkü yatak odasını sadece kocaman bir yer yatağı kaplıyor. Yer yatağı dediysek 21. Yüzyılın yer yatağı... Geri kalan ise zaten bir salon. Ne çocuk için yer var, bırakın çocuğu ekstra bir nefese bile yer yok. Ayşe ve mimarı Mahmut, Arman'ın röportajlarını duvar kâğıdı haline getirip tavanı ve bazı duvarları bunlarla süslemişler. Şunu söyleyebilirim eğer bu bir yarışma olsaydı bu çılgın daire benim birincim olurdu.

SULTAN'IN ODASI MİNİ BİR EMEK SİNEMASI GİBİ

Bir de Türkan Şoray'ın dairesine bayıldım. Ama Türkan Sultan, Yeşilçam'da uyguladığı o ünlü 'Şoray Kanunları'nı dekore ettiği daireye de yansıtmış anlaşılan... Çünkü yatak odasını es geçmiş. Filmlerde yıllarca yatak odasına girmeden çocukları olmuştu. Normaldir. Aslında buraya Türkan Şoray'ın dairesi demek yanlış. Burası sanki onun 32 kısım tekmili birden filmlerini oynatan mini bir Emek Sineması. Her ne kadar seyirci koltukları Emanuelle türü olsa da... Odalardaki projeksiyon makinelerinde sürekli olarak Şoray'ın filmleri dönüyor. Bu arada daire bitmiş ama görevliler makinelerdeki görüntü sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Çözemezlerse durum vahim... Çünkü bütün duvarlar bembeyaz kalacak... Burak da Hülya Avşar'ın banyosuna âşık oldu. Kim Novak'ın ünlü evinden mi esinlenmiş bilemem ama her tarafı camla kaplı banyoda kimse onu göremezken Hülya yıkanırken İstanbul'u seyredebilecek. Hepimiz fantezilerimizi gerçekleştiriyoruz burada ya belki de Hülya'nın ki de budur. Berlin in Berlin'deki leğene yüz basar bu banyo.

Umit Hanım'ın orkideleri

Ümit Boyner'e gelince... O da eşi Cem Boyner'in av merakından esinlenmiş olmalı ki 'safari' tarzında, tik' ağırlıklı bir daire yapıyor. Çocuklarının resimlerinin yanı sıra, birkaç mask da getirmiş. İster misiniz, eşinin avladıklarından bir de 'buffalo kafası' yerleştirsin duvarlardan birine Bu arada Ümit Hanım'ın dairesinde bir 'orkide krizi' yaşanıyor. Daireye konan orkideler, fazla yaşamadan göçüp gidiveriyormuş...

KUTLUAY'IN SİYAH ODASI

İbrahim Kutluay ise siyah rengin hâkim olduğu bir daire yapıyor. Bunu duyunca Amerikalıların 'bachelor pad' dedikleri daireleri hatırladım. Belki bir benzerlik vardır. Ne bir basket topu ne bir kupa gördük etrafta. Ama Mudo'ya onlarca çerçeve ısmarlamış. Çocuklarının resmini mi koyacak yoksa basketbol hayatından kesitleri mi sergileyecek onu bilemiyorum.

CAROLİNE KOÇ'UN ADI BİLE YETTİ

Biz daireleri teftiş ederken Caroline Koç'un geldiği söylentisi yayılınca aniden dairesinin önünde hummalı bir faaliyet başladı. Önceden gönderdiği ve koridorda duran, üzerinde "Karolina" yazan açılmamış koliler sihirli değnek değmişçesine birkaç dakikada açıldı ve yerlerine taşındı. Caroline evinden süsleriyle birlikte muhteşem bir Noel Ağacı da getirmiş. Ağaç hemen kuruldu.

ACUN'UN KOLİLERİ HALA KAPALIYDI

Acun'a gelince... Gittiğimizde daha dairesine gönderdiği koliler açılmamıştı. Bizimkiler her denilenin tersini yaptığı için üzerinde 'açmayın' yazan kolileri didiklediler. İçinden Acun'un ödülleri, spor ayakkabıları ve motosiklet kaskı çıktı. Hatta daha sonra bunların dizilmesine yardım bile ettiler ki resimleri rahat çekebilelim. Şeytan akıllı bunlar.

SİREN ERTAN'IN MÜTHİŞ İLGİSİ

Bu '12 dev ego" arasında projeye en çok zamanını adamış isim Siren Ertan... Dairesinin dekoruyla bire bir ilgilenmiş. Koltuklarından, aksesuvarlarına kadar her şeyi mimarıyla birlikte bizzat seçmiş. Çalışkan kadın vesselam. Siren'in dairesinin kurdelesini, burada vereceği 5 çayında keseceğiz.

DAİRE GALERİYE DÖNÜŞMÜŞ

Tıpkı Türkan Sultan gibi, Oya Eczacıbaşı da yatak odasını iptal etmiş. Oya Hanım, tüm dairevi koleksiyonundan getirdiği değerli parçalardan oluşan bir galeri haline getirmiş. Eh, onun gibi bir sanatseverden de ne beklenir ki...

Pekii, "Ya sen ne yaptın İzzet" derseniz... Hiç sormayın. Dedim ya anca yumurta kapıya dayanınca harekete geçtim. Sandra dünya tatlısı bir kız ama itişip duruyoruz onunla da... Sonuçta biraz 'annem tarzı' bir şeyler olacak anladığım kadarıyla benim daire. Bu arada içimdeki anarşisti de unutmamak lazım... O da şimdilik grafitilerle duvarlara yansıyacak gibi görünüyor. Bu arada Sarp ile Burak bana sürpriz yapıp grafitilerin arasına başımda aşçı şapkası elimde gazetem Habertürk olan bir karikatürümü sıkıştırmışlar... Biraz şişman olmuş ama neyse...

İzzet Çapa / HABERTÜRK