TÜBİTAK'ın Kanal İstanbul raporu!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı konuşmasında TÜBİTAK'ın projeyi yanlış bulduğunu aktardı...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada TÜBİTAK'ın Kanal İstanbul raporundan bahsetti. Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında projenin ortaya çıkaracağı sonuçlardan bahsetti.
Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, 'Siz isteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul yapılacak' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a projeyle ilgili TÜBİTAK raporunu referans gösteren Kemal Kılıçdaroğlu TÜBİTAK raporu hakkında şöyle dedi:
"TÜBİTAK dediğimiz Türkiye’nin gözbebeği bir kurum, 14 madde halinde bu projenin ne kadar yanlış olduğu yazmış"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun göndermede bulunduğu TÜBİTAK raporunun detaylarını ise CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca kamuoyuyla paylaştı.
CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Kanal İstanbul projesi ile ilgili TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nin (MAM) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderdiği ÇED raporu görüşünü tüm detaylarıyla madde madde kamuoyuna açıkladı.
Gülizar Biçer Karaca “Ben yaptım oldu” mantığıyla, akla, bilime aykırı Kanal İstanbul projesinin hayata geçirilme lüksü yoktur. Kanal İstanbul ÇED Raporu'nda yer alan TÜBİTAK MAM görüşünde itirazlar yer alıyor, TÜBİTAK uzman olmayan ekipçe hazırlanan ÇED raporu bilimsel değildir’ diyor. Kanal İstanbul hayata geçerse Marmara Denizi biter, Karadeniz ekosistemi çöker” diye konuştu.
TÜBİTAK’IN TESPİTLERİ
Gülizar Biçer Karaca'nın madde madde açıkladığı, Kanal İstanbul projesinin gidişatını doğrudan etkileyecek TÜBİTAK MAM Raporu'nda yer alan saptamalar:
TARAMA VE DÖKÜM FAALİYETİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİNİ ÖNLEMEYLE İLGİLİ BİLGİLER YETERSİZ VE BİLİMSEL TEMELE DAYANMIYOR
Deniz ve göl tabanından çıkarılacak 90 Milyon m3 malzeme deniz dolgusu ve denize boşaltma seçeneklerinin nasıl uygulanacağı konusunda, yeterli ayrıntı ve bilimsel temele dayalı çevresel etkileri ve bunların azaltılmasına yönelik detaylı planlama yapılmamıştır.
MARMARA DENİZİNE BOŞALTILACAK MALZEMENİN ÇAMUR VE ORGANİK KARBON DEĞERİ ÇOK YÜKSEK
Reaktif organik madde ve insan kaynaklı organik/metal kirleticilerin denize ve deniz ekosistemine zarar verme riski var.
-TÜBİTAK ANALİZ RAPORUNA GÖRE KARADA BERTARAF EDİLMESİ GEREKEN ATIKLAR, ÇED RAPORUNDA DENİZE DOLDURULMAK İSTENMEKTEDİR.
DİP TARAMA ÇAMURLARININ BERTARAF İŞLEMİN FİZİKSEL, KİMYASAL VE BİYOLOJİK RİSKLERİ VAR
– Deniz tabanında beklenenden daha geniş bir alanda ekosistem tahrip olacak
– Yüksek miktarlardaki çamur boşaltım faaliyeti nedeniyle oluşacak bulanıklık akıntı ile daha geniş alana yayılacak. Bu konuda hiçbir bilgi ve öneri yok.
– Binlerce ton organik madde yükü ile Marmara denizinin oksijen dengesini olumsuz yönde etkileyecek, su dolaşımının zayıf olduğu bölgelerde oksijeni tamamen bitirecek.
– Boşaltılacak madde, Marmara Denizi su konlunu ve dip canlıları açısından, akut ve kronik etkilere yol açma riski taşıyor.
– Küçükçekmece gölü ve kanal kazıması sırasında kirlenmiş malzemenin akıntı ve rüzgar etkisiyle çözünmüş besin iyonları, metallerin ve organik madde Marmara Denizi kıyısal alanında kirlilik yaratacak
-Sonuç Olarak, ÇED raporunda yer alan dip tarama faaliyetinin çevresel/ekolojik etkilerinin belirlenmesi konusunun, bilimsel temellere dayandırılmadığı ve uzman deniz bilimcileri tarafından yapılmadığı görülmüştür.
-KARADENİZDEN MARMARAYA GİRECEK SU, TAHMİN EDİLENİN EN AZ 2 KATI OLACAK
Çed raporundaki model çalışmasında, ortalama 20 km3/yıl sıyın Karadenizden Marmara Denizine gireceği tespit edilmiş. Ancak, kaynaklara göre, bu rakamın 20 km3/yıl'ın en azından 2 katı olacağı görülmüş.
-KARADENİZDEN MARMARAYA TEK TABAKALI (İSTANBUL BOĞAZINDAKİ İKİ TABAKALI AKIŞ REJİMİNDEN FARKLI) SU AKIŞI OLACAK.
Bu durumun, Marmara Denizi bütüncül ekosistemini bozacağı düşünülüyor.
-ÇED RAPORUNDAKİ DENİZ SUYU ÖLÇÜMLERİ, ETKİ ÖLÇME VE ANLAMADA OLDUKÇA YETERSİZDİR.
Daha uzun dönemli veriler üzerinden, deniz bilimciler( kimyasal, fiziksel, biyolojik oşignograflar) tarafından yapılması gerekiyor.
-BATI KARADENİZ KIYI ŞERİDİ, ÖZEL DOĞAL PLAJ ÖZELLİĞİ İLE KORUNMASI GEREKİRKEN, KAZILAR SONRASI ÇIKACAK MALZEMENİN BERTARAFI İÇİN HEBA EDİLECEK.
-DÜNYA GENELİNDE DERİN EKOSOSİSTEMLERİN ANLAŞILMASI İÇİN VE KORUNMASI YÖNÜNDE YOĞUN ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLÜRKEN, SADECE BİZE AİT OLAN BİR İÇ DENİZİ KORUMA VE YAŞATMA SORUMLULUĞU SADECE BİZLERDE İKEN, BUNUN TAM TERSİ BİR FİKİR VE ARGÜMANLARDAN UZAK DURULMASI KUVVETLE GEREKLİDİR.
-ÇED RAPORUNDA, HARFİYAT ATIKLARININ DENİZ EKOSİSTEMİNİN ETKİLENMESİNİ ÖNLEYECEK TEDBİRLERDEN BAHSEDİLMEMİŞTİR.
-SU İHTİYACININ ARTMASI, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE BAĞLI ETKİLERİN BEKLENDİĞİ DÖNEMDE, KANALIN TAT SU AKIFERLERİNE ETKİSİNİN ARAŞTIRILMAMIŞTIR.
-KANALA DUYULAN İHTİYAÇ, SADECE GEMİ TRAFİĞİNE VE KAZALARA BAĞLANMIŞTIR. EKOLOJİK, SOSYAL VE EKONOMİK FAYDA MALİYETİ ARAŞTIRMASI YAPILMAMASI EKSİKLİK.
-SOSYAL ETKİ ALANI OLARAK SADECE DAR BİR ALANDA KANAL ETRAFI GÖSTERİLMİŞ. OYSA ETKİ ALANI, TÜM MARMARA DENİZİ VE ETRAFINDAKİ YERLEŞİMLERDİR.
Kılıçdaroğlu, Akşener ve İmamoğlu Kanal İstanbul Çalıştayında!
Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kentsel dönüşüm çağrısı!
Kanal İstanbul'da Boğaz’dan daha sık mı kaza olacak?